İş ve Akademik Dünyanın Anahtarı: Araştırmacılar
İş ve Akademik Dünyanın Anahtarı: Araştırmacılar
Ancak, var olan kadro sınırlamaları ve alınan maaşların düşüklüğü
nedeniyle, yetiştirdiği tüm araştırmacılara, yani doktora alan
herkese, iş imkânı yaratmasının mümkün olmadığı da bilinen bir
gerçek. Ne yazıktır ki, bu araştırmacıların bir numaralı işvereni
konumundaki “iş dünyası” da kollarını açmış, onları beklemiyor.
Fazla “akademik” donanımlı buldukları ve bu sebepten iş hayatının
sert rüzgârlarına karşı dirençlerinin düşük olduğunu düşündükleri
bu “araştırmacılar” da, azalarak da olsa, iş aramaya devam
ediyor.
Fakat nihayet, yetiştirilmiş araştırmacıların iş dünyasına
kazandırılmasının, hem iş hem de akademik dünya için, hepsinin
üzerinde bir ülkenin toplumsal ve ekonomik refahı için, önemli bir
anahtar olduğu global düzeyde kavrandı. Özellikle, tüm seviyelerde
daha çok fen ve mühendislik mezunu vermelerine rağmen, piyasadaki
aktif “araştırmacı” açısından, ABD ve Japonya��nın gerisinde kalan
AB ülkelerinde bu konu gündemde (Japonya��daki her 10 ve ABD��deki
her 9 araştırmacıya AB ülkelerinde ortalama 5 araştırmacı düşüyor).
AB ülkeleri bu durumu önlemeyi ilke edinerek, Lizbon
Stratejisi��yle, araştırmaya harcanan GSMH��nin 2010��a kadar yüzde
1 artmasını hedefledi: Bu da 3 yıl içinde iş dünyasıyla iç içe
çalışacak olan 700,000 araştırmacının daha piyasalara girmesi
demek.
İKİ ÖNEMLİ GİRİŞİM
AB, araştırmacıların işsizliğini önlemek konusunda oldukça aktif ve
iki önemli girişimi var. Birincisi 2006��da lanse ettiği
DOC-CAREERS projesi. Proje, doktora eğitim programları ile kariyer
gelişimi ve iş bulabilme olanaklarını karşılaştırmalı
değerlendiriyor. Eğitim süresince edinilen becerilerin iş hayatına
ne kadar tercüme edilebildiği önemli başlıklardan biri.
İkincisi ise 2006��da yayınlanan “Akademik Dünya ve Sanayi Arasında
Araştırmacıların Hareketliliği: 12 Pratik Öneri” adlı rapor.
Raporun devlete yönelik önerilerinin yanı sıra, iş dünyası ve
akademik dünyaya yönelik önemli ve birçok ülkede de üniversiteler
ve iş dünyası tarafından uygulamaya başlanmış 5 önerisi var:
1. Sanayiyle ortak eğitim programların geliştirilmesi, iş
dünyasının ihtiyaçlarına daha fazla cevap verebilecek öğretim
metotlarının kullanılması.
2. Doktora programlarında bitirme projeleri için iş hayatından da
bir danışman olması.
3. Akademik dünya ve sanayi arasında eleman değişimiyle işbirliği
kurulması.
4. Oluşturulan işbirliklerinin kariyer planlarında objektif
değerlendirilerek önemsenmesi.
5. Akademik dünya ve sanayi arasında “kalıcı” mobilite (Akademik
dünyada profesyonellerin çalışması).
ÜNİVERSİTELERE 3. MİSYON
Akademia ve iş dünyasının işbirliği uygulamaları, profesyonel
yaşamdan kopup, akademik dünyanın bozkırlarında dolanmaya karar
vermemin çok öncesinden beri aklımı çeliyordu. Bu kariyer
değişimini yaparken AB raporunun 5. maddesini uyguladığımdan
haberdar değildim! Ama doğru bir iş yaptığımdan çok emindim. Çünkü
üniversiteye katılana kadar, 9 yılı pazar araştırma sektöründe
olmak üzere, toplam 12 yıllık profesyonel yaşantımda, hep neden bir
akademik perspektifin talep edilmediğini sorguladım.
Akademiklerin “fildişi kulelerinde” fazla “akademik” kalmalarından
duyulan endişelerin dile getirilişini izledim, dinledim. Şimdi
akademisyenlerin dünyasında, benzer sözleri, iş dünyası için
duyuyorum onlar da fazla “teoriden uzak” ve “başlarına buyruk”. Ama
aslında aralarındaki sinerjiden doğabilecek çok güzel projeler var.
Üniversitelere “öğretim” ve “araştırma”nın dışında “girişimcilik”
misyonunu da yükleyen bu boyutun kısmi örneklerine ülkemizde de
rastlıyoruz. Önümüzdeki yıllarda yüksek öğretimin bu misyonla
yeniden şekilleneceğini ve araştırmacı istihdamında artış olacağını
söylemek sanırım kâhinlik olmayacaktır.
PAZAR ARAŞTIRMACISININ HAZİN GERÇEĞİ
Acı ama gerçek, bugün, bir “üniversite araştırmacısı” olarak, pazar
araştırma sektöründe genel müdürlük yaptığım döneme göre çok daha
fazla itibar gördüğümü itiraf etmeliyim. Her iki tarafın gerçeğine,
kısmen de olsa, hakim olabilmenin bunda etkisi büyük. Sektörün
büyüme hızı çok yetersiz; “güven” açısından bazen kendi kendini
baltaladığı ve popüler medyayı yanlış kullandığı da ortada.
Yanı sıra, verilen maaşlar, yükselme şartlarının sınırlılığı ve
çalışma temposu bir araya geldiğinde, “dandik” bir işi “ahmakça”
yapan biri olmakla özdeşleşiyor uzun süredir “profesyonel
araştırmacılık”. İtibar artışı ve faydanın somutlaştırılması gibi
olası katkıları düşünüldüğünde, bu alanda da akademik dünyayla
işbirliğinin olumlu etkisi yadsınamaz gibi gözüküyor.
ZİHNİYET SORUNUMUZ VAR
Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Yılmaz Esmer: “Ülkemizde
yetişen araştırmacı sayısı çok yetersiz kalıyor. En geniş
tanımlarla bile Türkiye��deki araştırmacı/nüfus, gelişmiş ülkelerin
çok gerisinde. Hatta bize yakın ulusal gelire sahip ülkelerin bir
kısmından da gerideyiz. Bunun başlıca nedeni, hiç kuşkusuz uzun
yıllardır bu konuya yeterli ve anlamlı düzeylerde kaynak
ayrılamaması. Bir de zihniyet sorunumuzun olduğunu düşünüyorum.
Henüz temel araştırmanın önemini kavramış değiliz. Yaptığımız iş
çok kısa sürede sonuç versin istiyoruz.
Oysa araştırma-geliştirme çalışmaları ve bilimsel araştırmalar çok
uzun soluklu işlerdir ve etkilerinin bugünden yarına görülmesi
gerekmez. Üniversitelerimiz de araştırmacı yetiştirme konusunda
fazla başarılı olamadılar ne yazık ki… Araştırmanın ve
araştırmacının ödüllendirildiği bir ortamı sağladığımız söylenemez.
Araştırma olarak sunulanların kalitesi de ayrı bir sorun olarak
karşımıza çıkıyor. Çok ciddi fonlar ayrıldıktan sonra, anlamlı bir
teşvik, kalite kontrol ve rekabet ortamı geliştirilmeli.”
DOÇENT KADROLARI ARTIRILMALI
İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Faruk Karadoğan:
“Araştırmanın ve araştırmacının öneminin yeterince anlaşılamaması
ve araştırmacı için gerekli ortamın oluşturulmaması araştırmacı
yetersizliğinin sebepleri. Araştırmacı yetiştirilmesi için
üniversitelerdeki araştırma görevlisi sayısıyla onları özendirecek
yardımcı doçent kadrolarının birbirine uygun oranlarda artırılması
ve araştırmaların yönlendirilmesi gerek. Daha çok araştırmacı
yetiştirmek için ülke kaynaklarının yanı sıra uluslararası
kaynaklardan yararlanılması önemli olduğu gibi, ülke düzeyine
yayılmakta olan küçük ve orta boy sanayi kuruluşlarının da
araştırmayla bütünleşmesi, teknokentlerin yayılması ve etkin
kullanımı, diğer önemli etkenler.”
KİLİT UNSUR: DOKTORALI ELEMAN
Türkiye Bilimler Akademisi Başkanı Prof. Dr. Engin Bermek:
“Araştırıcı gücün artışındaki kilit unsur, çevresinde oluşturduğu
çalışma grubu, yürüttüğü projeler ve yönettiği tez çalışmaları
(eğittiği öğrenciler) ile doktoralı elemanlardır. Ancak, veriler
doktora programlarından mezun olanların sayılarının son on yıl
içinde sabit kaldığını gösteriyor. Bu nedenle, bilim doktoru
yetiştirmeye yönelik sistemin daha verimli kılınması, doktora
eğitiminin aşırı uzamasının nedenlerinin ortadan kaldırılması,
yetenekli öğrencileri doktora eğitimine ve genelde öğretim
üyeliğine çekecek destek ve özendirme mekanizmalarının yaşama
geçirilmesi gerekiyor.
Bilim insanı yetiştirme sürecinde ihmal edilmiş çok önemli bir evre
de doktora sonrası evre. Akademik bir kadro bulamayan
araştırmacılar, doktora eğitimleri dışındaki alanlarda iş aramak
zorunda kalıyor ve önemli bir araştırmacı potansiyeli
kaybediliyor.”
2010 İÇİN ÜÇ ÖNEMLİ HEDEFTEN BİRİ
Technopolis Türkiye Direktörü Şirin Elçi: “Türkiye��de
araştırmacıların niteliğini ve sayısını artırmak, Bilim ve
Teknoloji Yüksek Kurulu��nun 2004��te koyduğu üç önemli 2010 yılı
hedefinden biri. Türkiye, diğer ülkelerle karşılaştırıldığında,
araştırmacı sayısı bakımından çok geride. Sürdürülebilir kalkınma
ve rekabet için inovasyona dayalı bir ekonomi kurmak istiyorsak,
bilgiyi üreten kesim olan araştırmacıların sayıca artmasına ve
niteliklerinin yükseltilmesine yatırım yapmak kaçınılmaz bir gerçek
olarak karşımıza çıkıyor.”
200 MİLYON DOLARLIK CİRO HEDEFİ
Pazarlama ve Kamuoyu Araştırmacıları Derneği Genel Koordinatörü
Jale Elhadef: “Reklam cirosunun 2 milyar dolar olduğu ülkemizde,
hedeflenen araştırma sektör cirosu en az yüzde 10��una ulaşmak, ki
200 milyon dolar hedefini kastediyoruz. Araştırma ‘pazarlama��nın
bir uzantısı olarak sektörde hak ettiği pazar payına dolayısıyla da
araştırmacıya sahip değil diyebiliriz. Ancak bugüne kadar yeterince
araştırmacı yetişmemesi gelecekte de böyle olacağı çıkarımını
akıllara getirmemeli. Araştırma, araştırma kullanımı ve
araştırmacılığın farkındalığını artırdığımız sürece bu
alana-sektöre ilgi de giderek artacak. Dernek olarak ‘Araştırma
Sektör Eğitimleri��ni kurulduğumuz günden bu yana düzenli
uyguluyoruz.” ( www.arastirmacilar.org )
HAREKET, KAYNAK, TEŞVİK VAR
TAGES Yönetim Kurulu Başkanı Leyla Arsan: “Türkiye��de şirketler
inovasyonu oluşturabilmek için değişime, işbirliklerine yöneldi;
fikir üreten, projelendiren, akademik çalışmaları olan ya da
akademisyenlerle çalışabilen, uluslararası hareket edebilen,
teknoloji geliştirmeye, araştırmaya hevesli kişilerle temas etmek
istiyorlar. Özel sektörün yeni çalışanları; bilimsel düşünen
çalışanlar, araştırmacılar. Türkiye bu konuda daha çok çalışıyor.
Bir hareket, kaynak, teşvik var; yararlanılması gerek. Yönetim
danışmanlarının da şirketlerde araştırmacı insan kaynağının
artırılmasına yönelik çalışmaları gerek. Bilgi Çağı��nın Mayıs
sayısında da konu araştırmacılar; okumanızı öneririm.”
www.bilgicagi.com .
AB ÇERÇEVE PROGRAMLARININ FIRSATLARI
TÜBİTAK AB 7. Çerçeve Programı Ulusal Koordinatörü Hüseyin Güler:
“AB çerçeve programları Türk araştırmacıların kariyer olanaklarının
geliştirilmesi için fırsatlar sunuyor. Beyin göçünün tersine
çevrilmesinde “Uluslararası Re-entegrasyon Hibeleri” programı bir
enstrüman olarak kullanılabilir. Bu sayede Türkiye��ye dönmek
isteyen bir bilim insanı yılda 25,000 Euro maaşla ülkemize
gelebilir. Bu miktar 7. Çerçeve Programı��ndan karşılanacak. Bu
olanakları 2006 yılından itibaren ABD��de tanıtmaya başladık.
ABD��de 300��ün üzerinde araştırmacıyla bağlantı halindeyiz. Ciddi
bir talep var. Halen bu programdan yararlanarak Türkiye��ye dönüş
yapan 20��ye yakın bilim insanı var.”
TÜBİTAK AB 7. Çerçeve Programı Ulusal Koordinatörü Okan Kara: “Genç
araştırmacıları ve akademik/bilimsel kariyerinin başında olanları
desteklemenin yanı sıra beyin göçünü engellemek / geriye çevirmek
AB Komisyonu��yla birlikte hazırladığımız 7.Çerçeve Programı Eylem
Planı��nın bir parçası. 7.Çerçeve Programı��nın bir parçası olan
Kişiyi Destekleme Özel Programı, sanayicilerimize AB Komisyonu
fonuyla Ar-Ge elemanı istihdamı olanağı sunuyor. Programlar ve
başvuru süreciyle ilgili bilgi www.fp7.org.tr/mobility ,
ncpmobility@tubitak.gov.tr��den ya da 0 312 468 53 00/
1097-2704��ten alınabilir.”
KOBİ��LER ARAŞTIRMA YAPMAKTAN KAÇINIYOR
ZEGO İletişim Stratejileri Merkezi CEO��su Zeynep Göğüş:
“Türkiye��de araştırmacı sayısının taleple orantılı olarak yeterli
olduğu kanısındayız. Bizce esas tartışılması gereken konu
“araştırma” konseptinin toplumumuzda ne derece kabul gördüğü.
KOBİ��ler, araştırma yapmaktan yüksek maliyetleri neden göstererek
kaçınıyor. Fakat çağımızda bilginin en değerli araç olduğu
unutulmamalı. Ne kadar araştırma yapılırsa maliyetler de o oranda
düşecektir.”