Kadınlarda depresyonun nedenleri!..
Doç. Dr. Nuray Atasoy, depresyonun toplumun ruh sağlığını en çok etkileyen hastalıklardan biri olduğunu söyledi.
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Ruh Sağlığı ve
Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nuray Atasoy,
depresyonun yaşam boyu görülme sıklığının kadınlarda yüzde 25’lere
kadar çıktığını, yani her 4 kadından birisinin hayatlarının bir
döneminde depresyon geçirebildiğini söyledi.
Atasoy, depresyonun erkeklerde görülme sıklığının ise yüzde 5-12
arasında olduğunu belirtti.
Doç. Dr. Nuray Atasoy, depresyonun toplumun ruh sağlığını en çok
etkileyen hastalıklardan biri olduğunu söyledi. Depresyonun
insanların bütün yaşamını etkilediğine dikkati çeken Doç. Dr.
Atasoy, birinci derece yakınlarında depresyon olan kişilerin
hastalığa yakalanma risklerinin de yüksek olduğunu ifade etti.
İşsizlik, ekonomik güçlükler, aile içi çatışmalar, anne, baba ve eş
kaybı gibi olumsuzlukların depresyonu tetiklediğini vurgulayan Doç.
Dr. Atasoy, şöyle konuştu:
EN BÜYÜK NEDEN EVLİLİK
PROBLEMLERİ
"Dünya Sağlık Örgütü’nün son yıllardaki verileri bir hastalığa
bağlı iş gücü kaybı yaratan hastalıklar arasında depresyonun
2020’de 3’üncü sırada olacağını ön görüyor. Şu anda da 5’inci
sırada. Erkeklerde yaşam boyu görülme sıklığı yüzde 5-12 arasında,
kadınlarda yüzde 25’e kadar çıkıyor. Yani her 4 kadından birisi
hayatlarının herhangi bir döneminde depresyonda olabiliyor.
Kadınlardaki depresyonun en önemli etkenlerinden birisi evlilik
problemleri ve aile içi şiddet."
Depresyonun, insanların işlevselliğini önemli ölçüde bozduğunu
kaydeden Doç. Dr. Atasoy, "İş yapma becerisini, sosyal
işlevselliğini, ilişkileriyle baş etme gibi insan hayatındaki her
türlü alanı olumsuz etkileyebiliyor. Mutlaka tedavi edilmesi
gereken bir hastalık. Tehlikeli de bir hastalık. En önemli
tehlikesi intihara neden olması. İntiharların altındaki en önemli
ruhsal problemlerden birisi depresyon hastalığı" dedi.
'HASTALARIN ÜÇTE BİRİ TEDAVİYE
BAŞVURUYOR'
Geçen yıl yapılan bir çalışmada kişilerin depresyonu bir hastalık
olarak kabul etmekte zorlandığı sonucuna vardıklarını anlatan Doç.
Dr. Atasoy, şöyle devam etti:
"Depresyon insanın duygularını, düşüncelerini,
davranışlarını değiştiriyor ama dışarıdan baktığınızda gözle
görülür bir hastalık olarak kabul ettirmeyi kolaylaştıracak çok
belirgin belirtileri yok. Bu nedenle depresyon insanlar tarafından
daha az fark ediliyor, daha az kabul ediliyor ve bu nedenle de daha
az yardım isteme eğiliminde oluyorlar. Edinilen verilere göre
toplumdaki depresyon hastalarının üçte biri tedaviye başvuruyorlar.
Bunların da neredeyse yarısı düzenli tedavi alıyor. Hastalarda
tedavi çok iyi gelmesine rağmen ön yargılar oluşabiliyor. ’Bağımlı
olur muyum, ilaçla iyi olmak beni zayıf yapar mı, kendim mi
başarmam lazım?’ gibi sorular tedaviyi bıraktırıp tekrar depresyona
girmelerine neden oluyor. Bu da hem birey için hem de bireyin
içinde bulunduğu aile için çok büyük kayıplar ortaya
çıkarıyor."
DHA