Kadir Çöpdemir: 'Cemaat üyesi değilim'
TRT ekranlarında önümüzdeki günlerde 'Avrupa-Avrupa' adlı bir sit-com başlıyor. Dizide Avrupa Birliği'ne girildikten sonra muhtarlığı elinden alınan bir karakteri canlandırıyor Kadir Çöpdemir...
- Bu aralar neler yapıyorsun Kadir?
Geçen sene TRT'de 'Halil İbrahim Sofrası' diye bir işe başlamıştık.
Güzel bir işti. Yeni sezonda devam edeceğiz diye öpüşüp koklaşıp
ayrıldık, tatile çıktık. Uzun, uzun güzel tatiller yaptım nasıl
olsa dönüşte işe başlayacağım diye. Fakat bir telefon geldi ve bir
anlaşmazlık yüzünden dizinin iptal edildiği söylendi. Dolayısıyla
tatilde dağıldık tabii. Allah'a şükürler olsun döndükten sonra da
Mia Yapım'dan teklif geldi. Şimdi ona angaje olduk. Yazın
gezmekten, tozmaktan, yemekten başka bir şey yapmadım. Aslında
müthiş bir yaz oldu.
- Avrupa Birliği'ne girdikten sonra muhtarlığı elinden
alınan birini oynuyorsun dizide, biraz anlatır
mısın?
Ülke Avrupa Birliği'ne girmiş ama kimse neyle
karşılaşacağını bilmiyor. Mahallenin muhtarı da kendisine çok büyük
katkılar sağlanacağını düşünürken birden bire makamı elinden
alınıyor. Bir anda erksiz, iktidarsız bir muhtar oluyor.
Dolayısıyla Avrupa Birliği'ne karşı, çaktırmadan muhalefetini
sergiliyor... Zaten mizah da oradan doğuyor. Makamıyla beraber
yaşayan, koltuğuyla, pozisyonuyla var olan biri. Fakat bunlardan
sıyrılınca da bir çocuk gibi ürkek, endişeli ve korku içinde
kalıyor.
- Sence Avrupa Birliği'ne girmeli miyiz
peki?
Girmeliyiz çünkü Avrupa Birliği standartları üç tane adamın yemek
yiyip şarap içerken 'Hadi, şöyle yapalım' dediği standartlar değil.
Hukuka, ticarete, sosyal hayata ilişkin birçok standart durduk yere
oluşmamış. Muhalifleri olduğunu bilsem de birey olarak
destekliyorum. Keşke daha önceden bu sürece eklemlenmeye
çalışsaydık. Belki de Hıristiyan olmadığımız için bizi asla
almayacaklar. Gerçi artık bugünün dünyasında bu değerin insanların
gözünde çok ayırıcı olacağını düşünmüyorum. Elbette Müslüman bir
ülke olmamız, değer yargılarımızın onlardan çok ayrı olması
etkileyecektir ama bir de işin sosyal, ticari, politik boyutu var
ki o boyutta da birliğin üyesi olacağımızı
düşünüyorum.
TUTTUĞUNU DEĞİL NASİBİNİ ALIRSIN
- Koltuğunu kaybeden ve bu yüzden kendini çıplak hisseden insanlar
vardır dedin ya sende de böyle konumunu kaybetme korkusu var mı?
Bir gün hiç iş yapamazsam diye dert eder misin?
2000 krizinde işsiz kaldım ve buna benzer şeyler yaşadım. Biz de
popüler kültür figürleriyiz. Yaptığın o iş kabul gördüğü, katma
değer yarattığı sürece sen bir şekilde yaşamını idame ettiriyorsun.
Eğer işin yoksa karakaşın, kara gözün için sana bir ödemede ya da
sevgi gösterisinde bulunulmuyor. Yaşadığım tecrübelere göre
yaptığın iş etkili olursa yoğun bir sevgi ve büyük bir muhabbetle
karşılanıyorsun. Eğer işin olmazsa 'Sakin ol, bunu bil, bu senin
kişiliğine bir hakaret değil' şeklinde düşünmeyi o yıllarda
öğrendim.
- İstediğimiz her neyse o konuda çok da ısrarcı olmadan
sakinliği koruyup beklemeliyiz değil mi?
Babaannemin 'Oğlum, tuttuğunu almazsın, nasibini alırsın' diye bir
lafı vardı. Dolayısıyla nasip, kısmet gibi kavramlara inanıyorsan
haklısın. Hintli filozof Osho da 'Soğu, yüksel ve bekle' der. Bunda
haklısın sadece günün koşulları insanı paniğe sevk etmek yönünde
geçmişe göre biraz daha yoğun. Bu modern hayatın standartları,
sundukları daha yüksek, dolayısıyla geriye düştüğün zaman 'hiçbir
şey ifade etmiyorum, beceremiyorum' paniği oluyor.
HALA EVLENMEYİ DÜŞÜNMÜYORUM
- Birkaç yıl önceki röportajımızda evlilik aşkı öldürür demiştin
hala evlenmeyi düşünmüyor musun? İnsan yalnız kalmaktan korkmaz
mı?
Düşünmüyorum evliliği. Yalnız kalmayı seviyorum. Tabii ki hayatla
yüz yüze, baş başa kalmaktan benim de korktuğum anlar oluyor ama
Allah para ve sıhhat verdiği sürece yalnızlığın çok da önemi yok.
Bu Allah'ın seninle ilgili planıyla ilgili. Paranı, gücünü ve
sıhhatini alırsa o zaman tabii çok korkunç. Duygusal anlamda hayatı
paylaşmak ve şefkat anlamında soruyorsan haklısın. Ben de 45 yaşıma
geldim, çok şey gördüm ve yaşadım. Şefkatli bir bakışın, bir
dokunuşun çok etkili olduğunu bilirim.
- Korkuyor musun acaba evlenmekten?
Evlenmiyorum ama bende de birlikte olduğum kız arkadaşı hemen eve
getirme durumu var. Birkaç ayda 'Al eşyaları, hemen gel, burada
yaşa' durumu oluyor. İnsanlık halidir, hayatı paylaşırsın,
paylaşırsın sonra bir yer gelir ki artık anlaşamaz olursun o
noktada da kanun, nizam filan bir tarafa, ceketini alıp çıkma
özgürlüğünü hissetmek beni rahatlatıyor. Her an üç parça eşyamı
bavula tıkıştırıp 'Hadi hoşça kal' deyip çekip gitme duygusu beni
çok mutlu ediyor. Belki saçma ama bu duygu beni rahatlatıyor.
- Birlikte olduğun kadınlar bunu dert etmiyor
mu?
Ediyor, etmez mi. Kimseye karşı riyakar değilim. İlişkinin başında,
kafadan 'Evlilik ve çocuk istemiyorum ama güzel bir hayat
istiyorum. Çok tatlı sevişelim, söyleşelim, gezelim' diyorum. Kural
bu.
- Sen hiç aşk acısı çektin mi?
Çekmez miyim, deli gibi çekerim. Bu süreçlerde bu küçük gibi
görünen yapımdan beklenmeyecek düzeyde obsesif, içine dönük, büyük
acı çeken birine döndüğümü gördüm geçmişte.
- Aşk acısı çekerken eski sevgiliyi arayıp da 'Gel'
dediğin olur mu, yoksa bağrına taş mı basarsın?
Deliye
döndüğüm zamanlar oldu ama bu geri dön meselesi de biraz çelişik.
Eğer bir problem varsa, aşılmadıysa aşılmamış oluyor. Vazo gibi
kırılınca yapıştırsan da eskisi gibi olmuyor. Aslında, iyi bir
aşığım. Koç burcuyum. Koçlar çok iyi aşıktır, çok romantiktir bu
konuda kendi promosyonumu yapmak istemem ama birlikte olduğum
sürece benden daha büyük Romeo bulamaz kadın. Büyük delilikler
yaparım.
KADININ AKLINI ALIRIM
- Nasıl delilikler yapıyorsun merak ettim?
Kadının aklını alırım, aklını... Maddi gücümün yettiğince
organizasyonlar, manevi tarafımın yettiği kadar da şefkat ve sevgi
gösteririm. Ama Koç burcunun bir dangalaklığı var ki, bir süre
sonra bu enerji kesiliveriyor. Bir kadını en güzel yerlere
götürmek, en güzel şeyleri almak filan onları geç, sırtının terini
alırım, karpuzunun çekirdeğini ayıklar kendi elimle yediririm. Ne
bileyim, elini ayağını silerim. Bir sene çok yoğun ateş, heyecan,
dinamizmle geçiyor. Gel gör ki sonra birden bire her şey
bitiveriyor.
- Bu kadar çok ilgiyi gören kadın 'Ne oldu birden bire'
demiyor mu?
Kendimi çok iyi tanıyorum maalesef, böyle bir durumum var. Ama
karşı taraf da sendeki bu enerjiyi lastik gibi esnetip uzatıp
çoğaltsa, enerjisiyle seni gaza getirse bu süreç uzar. Bak bu
konuda çok iddialıyım, altını çiziyorum, teknik detay vermiyorum
ayıp olur ama yüksek oranda gösterdiğim bu ilgiyi kadın alıyor onu
kahve içmek, su içmek gibi hayatının doğal bir parçası sayıyor.
Öyle zaman geçmeye başlıyor. Halbuki bunu idrak edip şuurlu bir
şekilde 'Çok güzel bir hayat yaşıyorum. Bunu daha da coşturmak daha
çok enerji katmak için ben de şöyle yapayım' demiyor. Açıkçası
kadınların sürprizli olmadığını düşünüyorum.
- Sen kendini sürprizli buluyor musun?
Hem de her anlamda. Kadını salonda, yatak odasında ve
çarşıda çok mutlu etmek gerekir. Salonda otururken muhabbetinle,
esprinle, duruşunla, sıcaklığınla o salonu cennet haline
getirmelisin. Çarşıda gücünün, kudretinin yettiği kadar kadına iyi
şeyler almalısın, iyi yerlerde yemek yedirmelisin. Kadın, güzel
giyinmeli ve bunu da sen sağlamalısın. Tabii yatak odasında da iyi
olmalısın. Psikologlar kadın-erkek ilişkisi için 'Aşk, piramitse
bunun tepesi de sekstir' diyor. Bu üçünü sağlamalısın ki güzel bir
ilişkin olsun. Rahmetli babacım 'Mutlu et, mutlu ol' derdi. Baba
nasihati, hiç aklımdan çıkmadı.
- Kadınlar beceriyor mu mutlu etmeyi?
Kadınların işe uyanıp 'Adamın, mutlu et, mutlu ol gibi teorileri
var. Ben bu adamın aklını almalıyım ki süreç uzasın' diye düşünmesi
lazım. Kadınların 'Böyle iyi işte, gül gibi geçiniyoruz' gibi
doğası gereği bir rahatlıkları var. Bir süre sonra da bu yavru yani
bendeniz 'Yoruldum artık' diyor. 45 yılını devirmiş bir adam olarak
söylüyorum; mutlu olmak için sürprizli olmalarında fayda var.
- Başka ne yapsın kadınlar, ne tavsiye
ediyorsun?
Şaşırtsın. İki satır okuyup da birlikte olduğu adama bir ters
çaksın bakalım... Adam, topa mı meraklı, topla hiç mi ilgin yok
kardeşim, eyvallah, olsun ablacığım. Herhangi bir gazetenin spor
sayfasını açıp bir-iki yazı oku. Sonra da 'Sizin takımın transferi
de bilmem ne olmuş' diyerek adamın ciğerini bir söksene. Biz
erkekler şaşırmak istiyoruz şekerim.
Yaşıtlarımı tercih etmiyorum
- İlişkilerde yaş sınırın var mı?
Benden en az 10 yaş küçük olmasını tercih ederim. Şimdiki kız
arkadaşımla aramda 20 yaş var ve hiç de problem olmuyor. Beni de
dinç tutuyor ayrıca. 45'likler beni affetsin ama kendilerine hiç
bakmıyorlar. Baksınlar kendilerine, hoş olsunlar. Cazibe odağı
olurlarsa iyi olur. Ben de güzel adam değilim. Çirkin bir adam
olduğumu biliyorum ama onu tolere ediyorum. Etli, butlu adamım.
Hayatın başka alanlarındaki organizasyon ve mühendislikle onu
bertaraf ediyorum. Birçok kadın kendini hoş bulur ama bir de
hayatın gerçeği var. Kendilerini çok hoş bulmuyorlarsa başka
alanlardaki mühendislikleriyle bunu bertaraf edebilirler.
- Orta yaşlı kadınların genç erkeklerle birlikte
olmasına nasıl bakıyorsun?
Olsun, güzel olur. Genç biriyle birlikte olmak güzel bir şey. 50
yaşında bir kadının, 30 yaşında bir adamla çıkmasını çok anlamlı
bulurum.
Cemaat üyesi değilim
- TRT'de yaptığın programda Gülen Cemaatini, tarikatları övdüğün
için Cumhuriyet Gazetesi seni eleştirmişti...
Artık
ülke çok ciddi bir sosyal değişim yaşıyor. Vatandaşa 'Tarikatlar,
cemaatler hakkında ne düşünüyorsunuz' diye sormuştum. Cumhuriyet,
şu anda algı bozukluğu yaşayan bir gazete ki gençken ben de
okuruydum. Bence gözleri ve kulaklarıyla seyretmemişler.
- Sen de bir cemaatin üyesi misin?
Ben bu cemaatin bir parçası değilim ama bence bunu kimseye sormamak
lazım. Bu özel bir şey, neden kamuya ilan edilsin ki? İnsanlar
böyle bir şeyi seçebilir. Yurtdışındaki bir aktörün ya da bir
futbolcunun ne yaptığı, hangi gruba mensup olduğu önemli mi? Bize
sunduğu servis önemli. Aktörün, siyasetçinin, futbolcunun cinsel
tercihi bizi ilgilendiriyor mu? İlgilendirmiyor. Adamın bu
tercihleri ağır basar ve işinde bir yanlış yaparsa o zaman dert
etmek gerekir.
Yıllarca Akrep sevgililerim oldu
- Hangi burçların kadınlarına ilgi duyuyorsun?
Yıllarca Akrep burcu sevgililerim oldu. Akreplerin büyük
hastasıydım. Akrepler çok akıl alıcıdır, karizmatiktir, iyi seks
yaparlar. Kiminle takılsam, Akrep burcu çıkıyordu. Sonra ne olduysa
değişti. Şimdi karışık. Böyle diyorum ama ben de öyle zampirik,
kırk tarakta bezi olan bir adam değilim. Evlenmiyorum ama
ilişkilerimde her zaman istikrar vardır. Belki bir tane olmuştur
kısa ilişkim.