Kadir Doğulu: "Yeni hedefimiz Moğolistan"
Vuslat’ın Aziz’i, ‘Amiral Battık Kaçıyoruss’ adlı oyunun Caner’i Kadir Doğulu, oynadığı sayısız karakterlerle televizyon dünyasında yerini sağlamlaştırıyor.
Akşam Gazetesi'nden Bilgen Bülbül'ün röportajı...
'Vuslat' dizisinin başarısını neye bağlıyorsunuz?
Farklı bir şeyler söyleyen bir iş olsun istedik ve onu yaptık. Bazı dönemlerde Türk dizileri bir kısır döngü haline giriyor. İki kadın bir erkek, zengin adam fakir kadın gibi... Evet! bunlar güzel olduğu için klişe ama iş kısır döngünün nasıl işlendiğiyle alakalı olmaya başladı. Bunu farklı yansıtanlar seyircide yer buluyor. Biz bambaşka bir açıdan aşkı ele aldık. Boyutunu değiştirip, farklı biçimde söyleyip, güzel şeyler yapmak istedik. Biçimsel olarak da farklı olduğu için insanlarda yer ettik ve durdu.
‘Aziz’ karakteri size neler kattı ya da siz ona ne kattınız?
Tüm hazırlandığım karakterlerde kendimden yola çıkarım. Kendimdeki Aziz’i, Ali’yi, Güney’i bulmaya çalışırım. Hazırlanırken de bildiğim temel metot oyunculuklardan yararlanırım. Aziz dizide yaşamsal olarak çok sığ yaşantısı olan biri. Bizim dizimizde inançla, hayatla ilgili çok geniş kapsamlı karakterler var. Aziz bunlara uymuyor o yüzden Kadir, Aziz’den beslendi mi diye soruyorsanız hayır. Hiçbir zaman beslenmedi.
OYUNCUNUN KURALLARI OLMAZ
Kuralları olan bir oyuncu musunuz?
Kuralların olursa oyuncu olamaz. İnsan çeşitlidir. Her tipte insan var. Bir doktorun kuralıyla bir devlet memurunun kuralı aynı olamaz. Bir babayı canlandırdığında ya da bir işadamını canlandırdığında o kurallar sürekli değişir. O yüzden kural koyarsanız baştan oyunculuğunuzun önüne engel koyarsanız.
‘Asla bir kadın karakterine bürünmem’ diyor musunuz?
İlk olarak insan var mı o işinde ona bakarım. Eğer öyle bir insan gerçek hayatta varsa ben de ona hayat veririm. Oyunculuk insanın her halini yansıtma sanatıysa eğer cinsiyetiyle, bakış açısıyla asla ilgilenmem. O olmak için elimden geleni yaparım.
Kendinizi başarılı buluyor musunuz? Başarı kıstasınız nedir?
Kafamı yastığa rahat koyabiliyorsam en azından hakkını verebiliyorsam benim için yeterlidir. Kimsenin beni başarılı bulup bulmalarıyla ilgilenmem.
Son dönemde dijitale dönen Türk dizileri için ne düşünüyorsunuz? Bu Türk dizileri için nasıl bir etki yarattı?
Aslında fayda sağlaması lazımdı ama birkaç güzelmiş gibi görünen başarısız girişimden sonra dijital sektörde de hem bütçeler düştü hem de bakış açısı değişti. Televizyonda aksak giden bir şeyler var. Dijitalde acaba o aksaklığı giderebilir miyiz diye cesurca atılımlar oldu. Televizyonda söylemediğimiz yapamadığımız her şeyi orada söyleriz diye düşünüldü. Ama gördüğünüz gibi elimize yüzümüze bulaştırdık. Dijital mecrayı doğru kullanamıyoruz ama gelişeceğiz.
Bu durum sizce TV dizilerinin sonunu getirir mi?
Mümkün değil. Kentsel yaşamda belki internetli platformlar geniş kullanılabiliyor ama Anadolu’da hâlâ izleyici televizyon izliyor. Ben buna çok değer veriyorum.
Türk dizilerinde en büyük sıkıntı nedir?
Kız evladı sanatçı olmak istediğinde Türk babası onu evlatlıktan reddetmez. Türk toplumundaki baba bunu yapmaz. Bu Türk dizisinin yarattığı bir şey… Hâlbuki kadının, kızın kudretini göstersek reyting kaygımız olmadan, sırf topluma hizmet olarak yapsak o kadar güzel şeylere vesile olacak ki. Çünkü her eve açılan bir kapıdır televizyon.
SETTEN ÇIKINCA KAMP KURUYORUM
Oyunculuk dışında neler yapıyorsunuz?
Kafamı dinlemeye vakit ayırıyorum. Kafa dinlemek benim için yatmak ya da oturmak değil. Ben öyle dinlenemiyorum. Setten çıkar çıkmaz gidiyorum bir yere ve kamp kuruyorum. Bir gün ya da iki gün doğayla iç içe köpeklerimle vakit geçiyorum. Çünkü normal rutinin dışına çıkmak beni dinlendiriyor.
Eşiniz Neslihan Atagül’le de sık sık kamp tatili yapıyorsunuz.
İlgi alanlarımız var ikimizin de ayrı ayrı. O resimle, ben ağaçla, mobilyayla ilgilenirim. Kendime ait atölyem var orada kendime göre bir şeyler yaparım. O yüzden elimizden geldiğince vakit ayırmaya çalışıyoruz birbirimize.
Yeni rotalarınız var mı?
Geçen yaz hedefimiz Moğolistan’a gitmekti onu bu sene yapacağız. Karayoluyla Gürcistan’dan çıkıp Türkmenistan, Tacikistan ve Özbekistan’ı gezip ondan sonra da Moğolistan’a geçip 10 - 15 gün kalacağız.
DÜNYA DİLİ TÜRKÇE'DİR!
Bu seyahatinizde neyi hedefliyorsunuz?
Hedefimiz şu; bizim topraklardaki zenginliğin nerelerden geldiğini bilmeyi anlatmak istiyoruz. Derler ki dünya dili İngilizce herkes İngilizce öğrenmeli. Hayır efendim dünya dili Türkçedir! Çok az İngilizce konuşuluyor. Moğolistan’a gidene kadar Türkçe konuşabiliyorsunuz. Tek kelime İngilizce bilmenize gerek yok. Belki lehçeler, anlamlar biraz değişik olabilir ama mutlaka anlaşırsınız. Biz bunu deneyimlemek için gitmek istiyoruz.
Eşinizin Manisa’daki dizi çekimleriyle uzak kaldınız. Özlem oluyor mu?
3 ayı geçti. Ben bir defa gittim o da bir defa gelebildi. O yüzden bugünlerde özlem ve hasretle ilgili sınanıyoruz. Ama iyi gidiyor. Neslihan’ın set ortamı da güzel… İlgi de gördü. Zaten o kadar ayrı kalıyorsak ilgi de görmeli (gülüyor).
Kampa giderken yanıma az su aldığım için bir su kaynağı bulduğum zaman oraya kuruluyorum...
Kafamı yastığa rahat koyabiliyorsam en azından hakkını verebiliyorsam benim için yeterlidir. Kimsenin beni başarılı bulup bulmalarıyla ilgilenmem.
REYTİNGE GÖRE İŞ YAPMIYORUZ
Eşinizle gelen projeleri neye göre değerlendiriyorsunuz?
İkimiz de reytingi hedefleyerek işler yapmıyoruz. Bana göre başarı kıstası o işi hakkıyla yapıp yapmamakla ilgili. İşi iyi yapıyor muyum yapmıyor muyum ona bakıyorum. Reyting işin kalıcılığını sağlıyor. İstediklerini halka söyleyebilmek için zaman veriyor.
Evliliğinizle ilgili çıkan olumsuz haberler karşısında üzülüyor musunuz?
Biz kendimizi biliyoruz, ne yaşadığımızı biliyoruz. O yüzden kafamıza takmıyoruz.
Hayatınızda eksikliğini hissettiğiniz bir şey var mı?
Kişi kendini bilirse hiçbir şeyi eksik hissetmez. Çünkü nedir eksik olan şey? ‘Şuyum olsaydı mı?’, ‘Yanımda olsaydı mı?’ Kalbi selim olursa insanın eksik bir şeyi kalmıyor tamamlanıyor.
"Amiral Battı Kaçıyorusss" oyunuyla sahnelerdesiniz. Nasıl geliyor tepkiler?
Toplamda 35 oyun var. 11. oyunumuz oynadık. Oyunumuzla İstanbul’un yanı sıra Anadolu’yu da karış karış geziyoruz. Beni en çok Anadolu’yu gezmek ve keşfetmek kısmı şevke getirdi. Çünkü Türk kültüründe insanların neler hissettiğini, nelere güldüğünü anlamak, benim için keşfe açık, inanılmaz değerli bir alandı.