Kahve Tiryakisi anne adayları dikkat!
Kahve Tiryakisi anne adayları dikkat!
Ülkemizde çay veya kahve içmek pek çok kişi için büyük bir keyif
hatta tiryakilik. Ancak içtiğimiz kahve ve çayın içerdiği kafein
nedeniyle bir o kadar ciddi zararları da var. Özellikle gebelik
sürecinde alınan aşırı kafein bebeğinizin sağlığı açısından geri
dönülmesi imkânsız sonuçlara neden olabilir.
Memorial Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölüm
Başkanı Prof. Dr. Sedat Kadanalı kafeinin, gebelik sürecine olumsuz
etkileri ve bu olumsuz etkileri ortadan kaldıracak önlemler
konusunda bilgi verdi.
"Kafein, doğada en az 63 bitkinin tohumlarında ve yapraklarında
bulunan bir maddedir.
Neredeyse hemen her gün çay, kahve, kola gibi içeceklerle herkesin
tükettiği bir maddedir. Gebelik dönemlerinde de anne adayları
tarafından kafein tüketimi, bilerek veya bilmeyerek içecekler,
yiyecekler aracılığıyla alınmaktadır. Kafein içeceklerle
alındığında hızla vücuda geçmekte ve plasenta aracılığı ile bebeğe
gitmektedir. Vücuda 200 mg kafein alındığında bebeğe kan gönderen
plasentanın içindeki akım % 25 azalmakta ve kafein de bebeğe
geçmektedir. Anne adaylarının göz ardı etmemesi gereken tehlike de
burada başlamaktadır. Anne adayının sahip olduğu kafein yıkımını
sağlayan metabolizma, bebek ve plasentasında bulunmamaktadır. Bu
yüzden de yıkımı sağlanamayan kafein, bebekte daha yüksek
düzeylerde bulunabilmektedir. Annenin metabolik özellikleri; bebeğe
geçen kafein miktarını etkilemektedir, kafein metabolizması genetik
ve çevresel faktörlerden(nikotin gibi) etkilenerek bireysel
farklılıklar gösterebilmektedir. Kafeini hızlı bir şekilde
metabolize ederek yıkan bir anne adayı ile geç metabolize eden bir
anne adayı, aynı miktarda kafeini alsalar dahi, bebeklerine geçen
kafein miktarı farklı olmaktadır.
Uzun süre kafein alan anne adaylarının bebeklerinde, gelişme
geriliği görüldüğü bilinmektedir. Alınan kafein miktarının, bebek
gelişimini nasıl bir şekilde etkilediği ise cevaplanması zor bir
sorudur. Annenin; bireysel, metabolik, çevresel ve genetik
faktörlerinin değişken olması net bir cevap vermeyi zorlaştıran
etkenlerdir.
Konu ile ilgili olarak yayınlanan bilimsel bir çalışmanın
sonuçlarına göre; günde 200 mg kafein alındığında bebek kilosundaki
azalma 60-70 gr olmaktadır. Aynı araştırmada gebelik öncesi günde
300 mg kafein alan; ancak gebelik sürecinde bu miktarı günde 50 mg
a düşüren anne adayları ile kafein miktarı alımını 300 mg de devam
ettiren anne adaylarının bebeklerinin de ağırlıkları
karşılaştırılmıştır. Kafein alımını azaltmayan anne adaylarının
bebeklerinin ağırlıklarında 160 gr. azalma saptanmıştır. Öne çıkan
başka bir veri de kafein alımı arttıkça orantısal olarak bebekteki
gelişme geriliğinin de artmasıdır; yani her mg kafein, bebek
gelişimine olumsuz yönde etkili olmaktadır.
Kafein alımı alkol alımına benzer şekilde bebekte gelişme geriliği
yapmaktadır; hatta her ikisinin birlikte alınması bu olumsuz etkiyi
kat kat artırmaktadır. Vücuttaki nikotin miktarı da bu süreçte,
kafeinin bebek üzerindeki olumsuz etkilerini de adeta
şiddetlendirmektedir. (Nikotin miktarı sigara içimi ile direkt
ilgili olduğu bilinmektedir.) Toplumumuzda da sigara ile çay ve
kahvenin sıklıkla birlikte tüketildiği düşünülürse; bu konu gebelik
planlayan anne adaylarının dikkat etmesi gereken bir noktadır;
çünkü bebeklerinin gelişimini etkileyecek olan bir riskle karşı
karşıya kalabilirler.
Gebelikte bilindiği üzere demir ihtiyacı artmaktadır. Kafeinin
olumsuz etkilerinden biri de burada ortaya çıkmaktadır; çünkü
gebelikte demir emilimini %40’lara varan ölçülerde bozmaktadır.
Kısacası bir anne adayının; demir ihtiyacını sağlamak amacıyla
aldığı demir içeren gıda ve ilaçların sağlayacağı fayda, tüketilen
kafein nedeniyle engellenmektedir.
Kafein alımını sağlayan tek suçlu sanıldığının aksine kahve
değildir. Günlük olarak alınan kafeinin ancak %20-40’ını kahve
sağlamaktadır. Özelikle ülkemizde, bu konuda masum gibi görünen
suçluların başında çay gelmektedir. Çayı; 60 gramında 10-50 mg
kafein yer alan çikolata, kola gibi kafeinli meşrubatlar takip
etmektedir.
Günlük olarak tükettiğimiz yiyecek ve içeceklerin kafein içeriğine
bakmak en iyi yol olarak gözükmektedir. Bu yol ummadığımız içecek
ve yiyeceklerde kafein miktarlarını da öğrenmemizi sağlamaktadır.
Örneğin; “siyah çayda kafein var; yerine yeşil çay içeyim” diyen
çoğu kişi yeşil çayın da azımsanmayacak oranda kafein içerdiğini
bilmemektedir. Bu açıdan bakıldığında her anne adayı kendi yeme
içme alışkanlığını gözden geçirerek almakta olduğu günlük kafein
miktarının farkına varmalıdır. Anne adayı, gebe kalmayı düşündüğü
zaman kafeini mümkünse diyetinden kaldırmalı ya da en azından
yarıya düşürmelidir. İngiltere ve Amerika’da kadınların hamilelik
planladıklarında ve hamileliklerinde günlük kafein alımını 300 mg
altında tutmaları önerilmektedir.
Sonuç olarak kafein; gebelik sürecinde bebekte gelişme geriliği
yapan ve tüketim miktarının artırılmasıyla da bebekte görülen
olumsuz etkiyi de pekiştiren bir maddedir. Gebelik öncesi ve
sırasında kafeini, diyetinizde bulunan hangi yiyecek ve içeceklerle
aldığınızın farkına vararak; kafeini mümkün olduğunca en düşük
miktarda tüketmek ve gebelikte bu alışkanlıklarınız üzerinde
düzenlemeler yapmanız bebeğinizin gelişimi üzerinde olumlu etki
yaratacaktır."