Kekeleyen çocuğa ne yapmalı?
Kekeleyen çocuğa ne yapmalı?
Çok çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilen kekemelik, iyileşmemesi
durumunda çocukların sosyal ilişkilerinin bozulmasına hatta
akademik kariyerlerinde başarısızlıklara dahi yol açabiliyor.
Uzmanlar, kekemelik sorunu yaşayan çocuğun sabırla ve dikkatle
dinlenmesinin iyileşme için ilk adım olduğunu belirtiyor. Peki
kekemelik nasıl ortaya çıkıyor, tedavi yöntemleri ve anne babalara
düşen görevler neler? Anadolu Sağlık Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr.
Zafer Atasoy, çocuklarda görülen kekemelik ve tedavi yöntemler
hakkında bilgi verdi.
Konuşma iletişim kurmak, duygu ve düşüncelerimizi aktarmak için
kullandığımız etkili araçlarımızın başında geliyor. Konuşmanın
bozulduğu her durumda iletişimimiz de kurulması aksıyor. Özürlü
konuşma, aile içi ve dışında büyük güçlüklere yol açıyor, çok
çeşitli uyum sorunları ortaya çıkabiliyor. Sorunlar özellikle
eğitim alanında yaşanan olası sıkıntılara kaynaklık ediyor.
Kekeleme iletişimin bozulmasına yol açtığında sıkıntı ve gerginlik
yaratıyor. Alay edilme, konuşmadan dolayı dikkat çekme çocuk için
dayanılmaz bir gerginlik doğuruyor. Bu tür bir durum sonunda da
başta akademik olmak üzere birçok sosyal etkinlikten uzaklaşan
çocuk zarar görebiliyor. Bu etkilenmenin sonuçlarını önceden
kestirmek her zaman mümkün olmuyor.
Kekemelik, sözel anlatımın akıcılığının istemsiz olarak
kesilmesiyle ortaya çıkıyor. Genellikle ses ya da hecelerin
tekrarı, uzatılması, duraksaması ya da sesin tamamen durması
şeklinde ortaya çıkıyor. Bu özelliğinden dolayı kekemelik “Akıcı
Konuşma Bozukluğu” olarak da adlandırılabiliyor. Göz kırpma, yüz
buruşturma, dil ve dudak titremeleri, başın ani atma hareketleri ve
nefes alma düzensizlikleri görülüyor. Telefon konuşması, topluluğa
konuşma, takdim yapma, kendi ismini söyleme, otorite figürlerine
karşı konuşma, iş görüşmesi ve resmi sunumlarda artarak ortaya
çıkabiliyor.
Kekelemesi olan çocukların, olmayanlara göre daha fazla davranışsal
ve duygusal sorun yaşadıklarını tespit edildiğini belirten Anadolu
Sağlık Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Zafer Atasoy şunları söyledi:
“Kekelemede ailesel yatkınlıktan söz ediyoruz ancak bu
değerlendirme genetik bir geçiş anlamını içermiyor. Kekeleme nedeni
ile ilgili yapılan çalışmalarda kekelemesi olan ve olamayan
çocuklar ve ailelerinin özellikleri arasında belirgin fark
görülmedi. Ancak kekelemesi olan çocukların olmayanlara göre daha
fazla davranışsal ve duygusal sorun yaşadıkları tespit edildi. Bu
artış kekelemenin nedeni olabileceği gibi sonucu da olabilir. Diğer
yandan kekelemesi olan çocukların ailelerinin bir kısmında
titizlik, düzen, mükemmeliyetçilik gibi özelliklerin yanı sıra
baskıcı, aşırı koruyucu oldukları da bildiriliyor. Kekeme
çocuklarda çekingenlik, korkma, titizlik, sıkıntılı olma kişilik
özellikleri olarak ön planda. Kekelemenin başlaması sıklıkla ani
oluyor. Köpek kovalaması, şahit olunan kavga gibi örseleyici ve
yoğun duygusal bir durum sonrasında kekemeliğin ortaya çıkması
klinikte sık görülen bir durum. “
Kekeleme ortaya çıktıktan sonra büyük oranda çocuğun gelişim süreci
içinde kendiliğinden sönüyor. Konuşma bozukluğunun dönemleri de
bulunmuyor. Ancak sönmemiş ya da tedavi edilmemiş ve uzamış
kekelemeden ileri dönem olarak söz edilebiliyor.
Kekemeliğin tedavisi için ne zaman bir uzmana başvurmalı?
Diğer tüm sağlık sorunlarında olduğu gibi tedaviye ne kadar erken
başlanırsa, başarı şansı da o denli artıyor. Anadolu Sağlık Merkezi
Psikiyatri Uzmanı Dr. Zafer Atasoy kekemeliğin tedavi süreci ile
ilgili şu bilgileri verdi: “Öncelikle çocuğun bozulmuş olan
konuşmasını düzeltmek için zorlanmaması gerekiyor. Bunun için
konuşması kesilmemeli uyarılarak düzgün konuşması istenmemeli.
Çocuk düzgün konuşmak ister ancak başaramadığı için huzursuzluk
duyar. Yapılacak uyarılar çocuğu daha büyük gerginlik ve sıkıntı
içine sokabilir. Böyle bir uyarı çocuğun kekelemesini artırmaktan
başka bir işe yaramaz. Sabırla, düzeltmeden, ağzından kelime
çalmadan, onun yerine konuşmadan dinlemek tedavi için ön koşuldur.
Benzer bir tutumla karşılaşan ve kekelemesine karşın ilişkisini
sürdüren çocuk kendisini rahat hissedeceği için konuşması da
rahatlar. Kekeleyen çocuğun duygusal olarak rahat bir durum içinde
olmadığının unutulmaması gerekiyor.”
Kekelemesi olan çocuk için anne babanın öncelikle, bu durumun büyük
oranda kalıcı olmadığını bilmesi önem taşıyor. Durumu abartılı bir
tepki ile karşılamamak ve sükûneti korumak gerekiyor. Çocuğun
bilerek yapmadığı, kendisinin bu kekelemeden dolayı acı çektiği göz
önünde tutulmalı. Bu tabloyu ortaya çıkaran etken olarak
gördükleri, çocukları için taşınması zor duygusal durum(lar) varsa
bunu ortadan kaldırma ya da daha kolay taşınabilir hale getirmek
ana baba görevi olarak kabul edilmeli.
2 -6 yaş grubundaki çocukların yüzde 5’inde kekeleme görülüyor.
Kekemeliğe en sık rastlanan yaş grubu ise 3 – 4 yaş arası.
Kekelemesi olan çocukların yaklaşık yüzde 80’i ergenlik öncesinde
belirtilerinden kurtuluyor, bu grup içinde olan kekelemeyi
“fizyolojik” olarak adlandırmak mümkün. Kekemelik toplumda yüzde 1
oranında görülüyor. Erkek çocuklarda kekemelik, kız çocuklara göre
iki misli fazla karşımıza çıkıyor. Bu oran erişkinlik döneminde
artarak 5 misline yükseliyor. Ailesel sıklık oranı yüzde 50
civarında bulunuyor.