Kemoterapi odasından özel notlar...
Kemoterapi kanser hücrelerini yok eden ilaçlarla kanserin tedavisi. Kanserin tipine ve nasıl ilerlediğine bakılarak tedavi etmek ve kontrol altında tutmak için uygulanan bir yöntem.
Her gün yüzlerce hastanın girip çıktığı İstanbul Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeyiz. Onkoloji Bölümü’nün kemoterapi odasındayız. İyi aydınlatılmış büyük bir oda, içerde yan yana sıralanmış 36 koltuk var tedavi için gerekli cihazlarla donatılmış. Sabah 08.30’da açılıyor ve saat 17.00’ye kadar günde ortalama 100-150 hastaya tedavi uygulanıyor. O yüzden de her gün çok kalabalık.
Odaya bekleme bölümünden giriliyor. Hasta isminin çağrılmasını bekliyor. İsmi okunduğunda ilacı hazırlanıp içeri alınıyor. Hasta yakını ise dışarıda bekliyor.
Personel sayısı yetersiz
Hastalarla 8 görevli ilgileniyor. Birine soruyorum nasıl yetişiyorsunuz hepsine birden diye. Çünkü ilacı hazırlayan, hastaya katateri takan, ilacın veriliş sürecini takip eden, tedavisi bitince hastayı dışarı çıkarıp diğer hastayı çağıran hepsi epi topu bu 8 kişi. “Bazı günler hasta sayısı 150 olunca zor oluyor. Diğer bölümlerden yardım istiyoruz.” diyor. Personel gerçekten de çok özverili çalışıyor.
Hastalar sıra gelmesini beklerken bazen sinirler gerilmiyor değil. Özellikle de öğle arası verdiklerinde. Bunu yapmak zorundalar çünkü bir saat verilen o arada, kemoterapi odasında temizlik yapılıyor. Yerler siliniyor, tozlar alınıyor. Odanın kapısı 13.00’te yeniden açılıyor. Bir saat sonra odaya baktığınızda gözlerinize inanamıyorsunuz, sanki yeni temizlik yapılmamış gibi. Bu kadar kalabalığı hiçbir temizlik kaldırmıyor ne yazık ki. Bir de sabahtan beri temizlenmediğini düşünün.
Kimi 3 yıldır kimi 1 yıldır kemoterapi görüyor
Hastalarla konuşuyorum. Hiçbirinin derdi aman bu iyiymiş diyeceğiniz türden değil. Kanser tedavisi bu. Dolayısıyla birazdan sayacağım vakalar doğru isimler değil. Mesela 50 yaşındaki Gülin hanım kalın bağırsak kanseri. 3 yıldır kemoterapi görüyor. Tarık bey 64, akciğer kanserine geçtiğimiz yıl yakalanmış. Melahat hanım 78 yaşında, şeker hastası ve meme kanseri tedavisi görüyor.
45 yaşındaki Ahmet beyde de 2003 yılında kalın bağırsağında tümör görülmüş. Ameliyat olmuş, kemoterapi görmeye başlamış, 6 ay boyunca 30 seans. Tedavi başarılı olmuş, kontrolleri başlamış, önce 3 ayda bir sonra 6 ayda bir. 5 yıl bu şekilde devam ederken hastalık akciğerde çıkmış bu kez. Yine kemoterapi görüyor daha sonra da ameliyat olmak zorunda.
Sevim hanım meme kanseri, yeşil kartı var. 2 yıldır tedavi görüyor, yazın başında göğsünü tamamen almak zorunda kalmışlar. 8 ay daha kemoterapi alacakmış. Hastaneden doktorlarından çok memnun. Allah devletten razı olsun diyor.
Gözlerinin içi gülmek
Mustafa bey ise çok genç, 22 yaşında, lenfoma kanseri. 3 aydır tedavi görüyor. Gayet olumlu sonuçlar aldığını söylerken gözlerinin içi gülüyor.
Konuştuğum bütün hastalar ve yakınları genelde hastaneden, personelden, doktorlardan çok memnun. Tek şikayetleri çok kalabalık olması. Bir tanesi “Bazen sabah geliyoruz, akşam 5’te çıkıyoruz. Çok yoğun olduğu için gerginlik yaşanabiliyor. Ama herkes elinden geleni yapmaya çalışıyor” diyor.
Onkoloji Kliniği Şefi Doç. Dr. Mustafa Ünsal’ı buluyorum ve soruyorum kemoterapi odasını ve yaşanan sıkıntıları.
Kemoterapi dikkatli yapılması gereken bir tedavi. İlaç damar dışına taşabilir, dokuda harabiyet oluşturabilir. Hastaların bazıları 7 saat görmek bazıları da 1 saat görmek zorunda. Hastalığına ve ilacına bağlı. Odada 36 koltuk var. Bazen kıyamet kopmasının nedeni uzun tedavilerin hepsinin aynı güne denk gelmesi.
Sabah bir grup ilaç veriliyor. Öğleden sonra ikinci grup veriliyor. Bazı ilaçların diğerinden erken verilmesi lazım. Hastalar istiyor ki serum takılsın ilaç verilsin, bir an önce olsun bitsin. Ancak aceleyle yapılırsa ilaç bulantı yapar, kusma artar, ikincisi alerji oluşturabilir. Koltuğa oturuyorsun sağında kanser hastası, solunda kanser hastası. Odadaki diğer kemoterapi görenlerden bir kısmı saçını çoktan kaybetmiş. Birinin midesi bulanıyor, biri tuvalete gitmek istiyor, hemşire yardımcı oluyor. Kemoterapide ilacın kesintisiz verilmesi lazım, diyelim 2 saat alacak bir ilacı, 2 saat kesintisiz almak zorunda. Bu halde tuvalete gitmek tedaviyi olumsuz etkilemiyor mu?
Tuvalete gitmenin sakıncası olmadığını belirten Ünsal, “İlaç alerji de yapabilir. O zaman kesiyoruz. Tabii bu ilaçların verilme süreleri var, bu sürelere uygun davranmamız lazım. Her hastaya ve hastaya uygulanan tedavi protokolüne göre değişir bu durum."
Kanser hastalıklarında psikoloji de çok önemli. Moralinizin iyi
olması lazım. Pozitif düşünmek tedavi sürecini olumlu etkiliyor. Bu
noktada mavi melekler devreye giriyor. Mavi melekler Okmeydanı’nın
gönüllü çalışanları. Mavi meleklerin hastalarla yakından
ilgilendiğini belirten Ünsal, "Mavi meleklerimiz hastalarla
sohbet ediyor, onlara moral veriyor. Her birinde bir yakınının,
arkadaşının kanserle ilgili bir hikayesi vardır. Onlar o yüzden
hastaları çok daha iyi anlıyor ve yardımcı olabiliyorlar.”
diyor.
Çiğdem İşler