Kendinizi nasıl motive edersiniz?
Kendinizi nasıl motive edersiniz?
Genellikle kendi kendine motivasyonun artırılması konusu,
insanların belki de cevabını en çok merak ettikleri konuların
başında gelir. Başkası yapabilirken, ben neden başaramıyorum?
Aslında sorunun cevabı da kendi kendini motive etme teknikleri
içinde gizlidir. Yaşamın akıp gitmesi esnasında hayatı öğrenip
tecrübe kazandıkça, daha sonra karşımıza gelen zorlukları daha
kolay yendiğimiz ortadadır. Ayrıca hayatımıza yerleştirmeye
çalıştığımız yeni bir bakış açısı ile başarıyı ve yüksek
motivasyonu sağlamamız daha kolay olacaktır. Bütün bunlarla
birlikte yaşamın kendisinden elde edeceğimiz birçok pratik ve
deneyim sayesinde, ayakta kalma gücümüz de artacaktır.
İşe günaydınla başlayın: Evden ayrılıp yola çıktığınızda, karşınıza
çıkan ağaçlara, çiçeklere bakmayı, tanındıklarınıza gülümseyerek
günaydın demeyi ihmal etmeyin. Çiçeklere bakmak sizi rahatlatacak,
tanıdıklarınıza günaydın demekse hem onların hem de sizin kendinizi
daha iyi hissetmenize yardımcı olacaktır.
Hormonlu yemeyin: Mümkünse yazın yaz besinleri, kışın da kış meyve
ve sebzelerini tüketin. Örneğin; kışın yediğiniz domates sera
domatesidir ve hormonludur. Yazın yediğiniz portakal dondurucudan
çıkmıştır. Hormonlu yiyecekler vücudunuza yarar yerine zarar
verir.
Sorunları normalleştirin: Güne güzel bir moralle başlamak öncelikle
kendimize olan sorumluluğumuzdur. Elbette gün içerisinde iyi, kötü,
stresli olaylar gelip bizi bulacak ve kaçınılmaz olarak moralimizin
de bozulduğu anlar yaşanacaktır. Bunların hayatın cilveleri
olduğunu aklımızda tutup yaşadığımız sürece kimi zaman bizi
rahatsız edebileceklerini kabul etmek gerekir.
Kendinizi şımartın: Değerli olduğumuzu kabul ettikten sonra
kendimizi biraz olsun şımartmayı da ihmal etmeyelim. Acaba bugün
canımız güne kahve ile mi başlamak ister, bir bardak bitki çayıyla
mı yoksa şöyle bir koca bardak süt veya çikolata mı? İçeceğimizi de
seçtikten sonra hoşunuza giden fiziki bir özelliğinizi belirleyip
kendinizi buna odaklayın: “saçların çok parlak” veya “bu yeni diş
macunu dişlerini daha çok beyazlattı” gibi basit bir övgüde
bulunabilirsiniz.
Beslenmenizi gözden geçirin: Beslenme biçiminizi gözden geçirin.
Örneğin size kilo aldıran besinleri iyice tanımalısınız. Ayrıca
hayatınıza yeşil sebze ve meyveleri daha ağırlıklı olarak sokmaya
çalışın. Kırmızı et tüketimi ilerleyen yaşlar için bir takım sağlık
sorunlarını ortaya çıkarabilir. En kısa sürede bir hastaneye gidip
gerekli rutin testlerinizi yaptırın.
Sağlıklı bir vücuda sahip olun: Yaşadığınız sağlık sorunlarını daha
az seviyelere indirmek için öncelikle kendinize bir spor programı
ve bir beslenme programı oluşturmalısınız. Esasında çoğunlukla
sadece diyet veya sadece spor yaparak sağlıklı kalmaya çalışmak
olayın bütününden uzaklaşmanızı da sağlar. Tabi bunlar tek başına
yeterli değildir.
Süper kahraman değilsiniz: Öncelikle şöyle düşünmelisiniz; siz her
şeyi başarabilecek bir süper kahraman değilsiniz. Karşınıza hangi
iş veya durum çıkarsa çıksın düşünce biçiminiz kazanmak
olmamalıdır. Her zaman kazanamazsınız. “Ben elimden geleni
yapacağım ve bundan sonrası için de olumlu düşüneceğim”
diyebilmelisiniz.
Plan yapın: Planlı ve düzenli olmak, bir plan dahilinde ilerlemek
her zaman insana güven verir. Sistematik, planlı/programlı bir
yaşam toplumda sanıldığının aksine, insanı otomat yapmaz. Bu sıkıcı
da değildir. Aksine planlı yaşamak, ne yapacağınızı bilmek, size
güven verir. Kendinizin ne tepki vereceğini bilirsiniz ve dışarıdan
insanlar tarafından saygıdeğer kabul edilirsiniz. Bütün bu etkenler
olumlu pozitif bir güç olarak hayatınızın ilerlemesine katkıda
bulunur.
İnancınızı sorgulayın: Neye, nasıl ve ne şekilde inandığınızı
düşündünüz mü? İnanmak, başarmanın en önemli koşuludur. Gerçekten
inanmadığınız hangi konuyu başardınız? Bir işe başlamadan önce, o
olaya ne oranda inandığınızı düşünün.
Organik tüketin: Yeşil sebze, meyve, balık, nohut, yeşil mercimek,
ızgara kırmızı et, turunçgil, çörek otu, keten tohumu, yeşil çay,
ceviz, Antep fıstığı, nar ve çekirdeği, bal, pekmez, siyah üzüm
çekirdeği, kivi yiyin, en az 1,5 litre içme suyu tüketin. Organik
ürünler tüketmeye çaba gösterin. Hayatınızdan; ekmek, yanmış
besinler, kızartmalar, fast food, cola vb. içecekleri çıkarın.
Tepkilerinizi kontrol altına alın: Evet çabuk sinirlenen ve olur
olmaz şeylere ani reaksiyon gösteren biri iseniz, duygu durumunuzu
ve vereceğiniz tepkileri kontrol altına almayı öğrenmelisiniz.
Normalde tepki gösterdiğiniz bir konuya mutlu olduğunuzda daha az
tepki gösterdiğinizi aklınıza getirin. Sözgelimi araba sürerken
sürekli insanlara sinirleniyorsanız, bunu bundan sonra yapmamak
konusunda karar almalısınız. Zira trafikteki sinirlenmeniz,
kızmanız, bağırmanız çevrenizdeki insanları değiştirmeyeceği gibi
aksine sizlerin sinirlerinin bozulmasına neden olur.
Dolabınızı temizleyin: Eğer çevresel koşullarınızda sizin
moralinizi bozan dış faktörler var ise, vakit kaybetmeden bunları
değiştirmekle işe başlayın. Sözgelimi evinizde sevmediğiniz eşyalar
varsa derhal kurtulun. Giydiğiniz zaman size iyi hissettirmeyen
giysilerinizi dolabınızdan çıkartın. Evinizdeki eşyalardan
giydiğiniz giysilere kadar, hatta gittiğiniz mekanlara kadar
moralinize olumsuz etki edecek tüm dış faktörlerden
korunmalısınız.
Başkalarına yardım edin: Bazı insanlar sadece kendileri için
yaşarlar. Hayat onların ‘ben’lerinde sadece kendileri için sürer
gider. Oysa insanlar sosyal varlıklardır. Bir topluluk içinde
yaşarlar ve her insanın birbirine hakkı dolaylı da olsa geçer.
Başkalarına yardım etmek ve özellikle de ihtiyacı olanlara yardımcı
olmak, insanın motivasyonunu üst düzeye çıkaran önemli
unsurlardandır.
Her gün spor yapın: Her gün en az 30 dakika egzersiz çalışması
yapmalısınız. Eğer ofiste çalışan birisi iseniz en az bir ofis
egzersizi ve evinizde uygulayabileceğiniz en az bir adet egzersizi
en kısa sürede öğrenmelisiniz. Yapacağınız egzersizlerin teknik
olarak size ne gibi faydaları olduğunu öğrenmeniz sizi motive
edecektir.