Kıskanç Erkekler...

Kıskanç Erkekler...

Kıskanç Erkekler...

Çoğu insan, “kıskanmak sevginin göstergesidir” dese de kıskançlık; kimi zaman yıkıcı, zorlayıcı, aşağılayıcı tutumlara yol açan, hastalık haline dönüştüğünde hayatı çekilmez kılan bir davranış olabiliyor. Aslında insanın doğasında olan kıskançlık duygusu, terk edilme tehlikelerine ve sadakatsizliğe karşı bir savunma aracı olarak gelişiyor insanda.

Büyümemiş erkekler

Çocukluk döneminde baskılama mekanizmaları tam anlamıyla devreye girmediğinden, çocuklar serbestçe, hiçbir kısıtlamaya gitmeden kıskançlık duygularını sergiliyorlar. Ancak ‘büyümek’, kıskançlık dahil tüm duygu ve dürtüleri kontrol altına almayı öğrenmek bir yanıyla. Hepimiz biliyoruz ki erkeklerin bir kısmı ‘büyüme’nin gerektirdiği yetilere tam olarak sahip olamıyorlar. “Kimdi o konuştuğun adam?”, “Bu kıyafet fazla açık değil mi?”, “Neredeydin?” gibi kıskançlık belirtisi sorularla hayatı zindan edebildikleri de bir gerçek. Oysa kıskançlık, sonuçları karşı tarafı zedelemediği sürece ilişkiyi besleyici ve zenginleştirici olabilir sadece. Soru sormanın sorgulamaya dönüşmemesidir asıl olan.

Kendine güven sorunu

Erkeğin sürekli eşinden şüphe etmesi, onu izlemesi, her lafının altında başka bir anlam araması, gerçekte güvensizlik duygusunun belirtisi. Hem kendine hem de sevdiği kadına olan güvensizlik… Bu güvensizlik, içten içe bir korkuya dönüşür. İhmal edilme, terk edilme, eşini kaybetme, onu başka bir erkekle paylaşma korkusuna…

Bazı erkekler kendi duygularını karşı tarafa yansıtırlar. Buna, “kişi kendinden bilir işi” durumu da diyebiliriz. “Başkalarıyla yakınlaşırsam onlara ilgi duyabilirim, o halde karım başkasıyla yakınlaşmasın ki bana göstermesi gereken ilgiyi başkasına göstermesin” benzeri bir fikirdir erkeğin aklından geçen. Bu fikirden yola çıkarak da yersiz karşı çıkışlar, özgürlüğü kısıtlayıcı istekler gelir. Bazı erkekler sergiledikleri maço ve kaba kıskançlık tavırlarını “sahiplenme” gerekçesine dayandırır. Bunun altında yatan neden, içten içe yaşadıkları terk edilme korkusudur. Hatta sizin çevrenizi saran insanlara karşı da bir kıskançlık duygusu oluşma ihtimali vardır.

Yetersizlik hissi

Çocukluğunda ebeveyn sevgisini tam olarak hissedememiş, sürekli eleştirilmiş erkekler, yetişkin olduklarında yaşadıkları ilişkide kendilerini yetersiz hissedebilirler. Çevredeki herhangi bir erkeğin kendilerinden daha ilginç bir kişilik özelliğine sahip olduğunu düşündüklerinde, eşlerini sorgulayıcı sorular sorarak kıskançlık davranışı sergilerler.

Kıskanılan kadın ne yapar?

Önce erkek arkadaşlarından uzaklaşır; hatta tüm arkadaşlarından uzaklaşabilir. Ne de olsa eşi onu sevdiği için, onun sevgisinin her şeye yeteceğini, arkadaşa ihtiyacı olmadığını düşünerek hayatına sadece eşiyle devam eder. Tabii burada akla gelen soru şu: Ne zamana kadar iki insan birbirine yetebilir? Kıskanılan kadın, sırf eşiyle huzuru bozulmasın diye eşinin kısıtlamalarına boyun eğer, anlamsız isteklerine bağlı kalır. Sokakta eşiyle sorun yaşamamak için sürekli yere bakarak yürür örneğin.

Kıskanç eşle nasıl başa çıkılır?

Sorunu, karşılıklı oturarak konuşmak çözebilir ancak. Duygu paylaşımı ve karşılıklı güven oluşturmak da problemi yok etmekte ilk adım. Bunu nasıl sağlayabilirsiniz? Kıskanç eşinizi, kıskanç tavırlar sergilediğinde, sizin neler hissettiğinizi anlaması için empati kurmaya yönlendirmelisiniz. Her şeyden önemlisi size güven duyması konusunda onu ikna etmelisiniz. Karşısındakine değer veren, onu önemseyen bir kişinin, incitmeyeceği de bir gerçek! Dolayısıyla kıskanç bir eşe bunu anlatmak, caydırıcı olabilir. Kendine duyduğu güvensizlikten dolayı kıskanan bir erkeği, kıskanç tavırlarından alıkoymanın yolu, ona ne kadar değer verdiğinizi hissettirmekten geçer.

Konular Gönül işleri