Küçük bir hatıra
Hayatta her şey “Baki kalan bu kubbede hoş bir seda”dan ibaret...
Sene 1978 Taşlık Maksim (şimdilerde Swiss otelin olduğu yer) Mehtap'ın parıltısı altında boğazın görüntüsü inci bir gerdanlık gibi...
Kolalanmış bembeyaz örtüler ve şık servis takımları ile donatılmış masalar...
Saat 20.30 giriş kapısı merdivenlerinden inen zarif, şık hanımefendiler ve onlara eşlik eden görgülü, bilgili; haza İstanbul beyefendileri...
Bembeyaz bir sahne, pırıl pırıl yanan ışıklar altında, Necati Tokyay idaresinde 30 kişilik üstadlardan kurulu fasıl “Neyzen Salim Bey'in” Hicaz peşrevi ile başlıyor programına...
Program kadrosu ise bir daha asla gerçekleşemeyecek bir kadro; Ajda Pekkan, Gönül Yazar, Orhan Boran, Semiramis Pekkan, Sevda Karaca ilk aklıma gelen isimler...
Saat 23.45 hepsi birer virtüöz olmuş saz üstadları maestro Hakkı Derman idaresinde Sadettin Kaynak bestesi “Mehtaba Bürünmüş Gece” ara namesi ile başlıyor, 300 kişiden çıt çıkmıyor ve sahneye hiç bir zaman yeri dolmayan BEHİYE AKSOY çıkıyor, bir “Mehtaba Bürünmüş Gece” söylüyor ki ayakta alkışlanarak üç defa okumak zorunda kalıyor...
Geçti gitti o güzelim İstanbul, bir daha ne F.Aslan gelir ne bir B. Aksoy ne de bir MAKSİM...
Hayatta her şey “Baki kalan bu kubbede hoş bir seda”dan ibaret...
Sacit Aslan