'Kuzey Güney'in 'Simay'ı konuştu
Hazar Ergüçlü adı herkese yabancıydı. Ta ki “Kuzey Güney”in kadrosuna Simay rolüyle katılana kadar...
Oyunculuğa profesyonel anlamda Derviş Zaim’in “Gölgeler
ve Suretler”i ile başladığınızı söyleyebilir
miyiz?
- “Gölgeler ve Suretler”de profesyonel değildim. Profesyonel olmama
daha var bence...
Öncesinde bir tiyatro geçmişiniz de var bildiğim kadarıyla.
Nerede ve ne zaman tiyatroya
başladınız?
- Tiyatroya beş yıl önce Kıbrıs’ta, Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nda
başlamıştım. Tiyatronun genç ekibindeydim.
Neden oyuncu olmak
istediniz?
- Benim aklımda oyuncu olmak hiç yoktu aslında. Ailem avukat olmamı
istiyordu ve bu bana da uygun görünüyordu. Ama bir gün kalkıp
Belediye Tiyatrosu’na gidince işler değişti.
Tiyatro aşkı nasıl doğdu
peki?
- Bu benim değil ailemin fikriydi... Ailem tiyatronun kişisel
gelişimime iyi geleceğini düşünüp beni Lefkoşa Belediye
Tiyatrosu’na yolladı. Gerçekten de iyi geldi!
KOSKOCA DERVİŞ ZAİM GELİP BENİ BULDU!
İlk filminiz Derviş Zaim gibi ustanın filmi oldu. Çok heyecanlanmış
olmalısınız.
- Heyecanlanmaz mıyım? Film çekimleri sürerken bile
ben hâlâ şoktaydım. Koskoca Derviş Zaim o kadar insanın arasından
gelip beni bulmuştu. Kendimi dünyanın en mutlu ve şanslı kişisi
olarak görüyordum. O filmin bir parçası olma şansını bana verdiği
için kendisine ne kadar teşekkür etsem az. O kadar çok mutlu
olmuştum ki, hâlâ düşündüğümde heyecanlanıyorum.
Eğitiminize devam ediyor musunuz? Kaçıncı
sınıftasınız?
- Elimden geldiğince devam etmeye çalışıyorum. ıkinci
sınıftayım.
Okul ve dizi çalışmasını bir arada götürmek zor oluyor
mu?
- Çok zor hem de... Hatta bir yerden sonra imkansız oluyor ve
maalesef tercih yapmak zorunda kalıyorsunuz.
BÖYLE BİR DİZİDE ROL ALMAK AKLIMDAN GEÇMEZDİ
Okul için İstanbul’a gelirken “Kuzey ve Güney” gibi reyting
rekortmeni bir dizide rol alacağınız aklınıza gelir
miydi?
- Aklımın ucundan bile geçmedi böyle bir şey. Çok başka
yerlerdeydim.
Sizin nasıl hayalleriniz vardı?
- Ben öncelikle kendimi geliştirmeyi düşünüyordum. Tiyatroyu tam
anlamıyla öğrenip iyi bir oyuncu olmak için tiyatro yapacaktım.
Yani önce öğrenip, sonra yapmayı planlıyordum. Ama ne zaman ne
olacağı hiç belli olmuyor işte… Pat diye karşıma bu fırsat çıktı ve
ben de değerlendirdim. Çünkü bugün karşıma çıkan fırsatın dört yıl
sonra okulu bitirdiğimde de karşıma çıkacağının garantisi yok.
“Kuzey Güney”i izlemeye vaktiniz oluyor mu?
ızliyorsanız kendi oyunculuğunuzu nasıl
buluyorsunuz?
- Çarşambaları çalıştığım için tam gününde takip edemiyorum ama
mutlaka internetten izliyorum. Hiçbir zaman da gördüğüm bana
yetmiyor. Yani her izlediğimde “Burada keşke böyle yapmasaydım,
böyle yapsam daha mı güzel olurdu?” gibi düşünceler geçiyor
kafamdan.
BURAYA İLK GELDİĞİMDE ŞOKE OLDUM
Kıbrıs’ta büyüdünüz, İstanbul’a alışmak zor oldu
mu?
- Kıbrıs aşığı bir insanım, o yüzden çok zor oldu. Oranın yerini
hiçbir yer, hiçbir ülke dolduramaz benim için. Bir de Kıbrıs çok
rahat bir yer. Trafik yok, kar yok, her yer yakın, korna sesi yok,
yaya geçidinde durmayan araba yok, herkes kibar, herkes tanıdık.
Bunlar çok değerli ve güzel şeylermiş meğer! İstanbul’a ilk
geldiğimde şoke oldum haliyle.
İstanbul’da yaşamayı sevmediniz mi yani?
- Sevdim tabii, İstanbul bana çok şey kattı. O kadar rahat bir
yerden sonra ilk başlarda zor gelmişti İstanbul’da yaşamak ama
yavaş yavaş alışınca fark ettim ki ben aslında yaşamayı yani
hayatta kalmayı İstanbul’da öğrenmişim. Burada her şeyi tek başıma
yapmayı öğreniyorum çünkü... Kıbrıs’tayken etrafta yardım edecek
birileri bulunurdu hep...
SİMAY’IN AKSİNE BEN ENTRİKADAN ANLAMAM
Sizin canlandırdığınız Simay, Kıvanç Tatlıtuğ’un oynadığı Kuzey
karakterini bir şekilde elde etti. Siz ve Simay arasında, bu açıdan
bir benzerlik var mı? Siz de aklınıza koyduğunuzu mutlaka yapar
mısınız?
- Hiçbir benzerlik yok. Ben Simay’ın yaptığı gibi insanlara
yapışamam. Onun kadar yüzsüz davranamam hiçbir zaman.
Siz aşkınız için her şeyi göze alır mısınız? Entrikalar
çevirebilir misiniz?
- Her şeyi göze almam. Entrikadan da hiç anlamam. Öyle şeyler
aklıma gelmez ki benim.
Gülbahar Karakuş