Mazhar Fuat Özkan dağıldı mı?..
Mazhar Alanson: "Grubu özletelim istiyorum. Solo konserimde ise kendi şovumu yaptım, müthiş heyecan duydum. Tekken daha özgürmüşsün; bunun tadını aldım.."
BEATLES'LA BAŞLADIK
Sağlam adamlar, hep Ankara'dan çıkıyor. Siz de Ankara
doğumlusunuz.Müzik de orada mı başladı?
Müzik aslında İstanbul'da başladı; Maarif Koleji'nde okurken...
Bülent Ortaçgil yan sınıftaydı. O, bizden daha iyi bilirdi gitarı.
Biz Beatles dinleyerek başladık bu işe. Ortaokuldayken 'She Loves
You'yu çakmıştı, aklımız başımızdan gitmişti. Gitar aldık bir tane;
hiçbir şey bilmeden başladık.
Sonra tiyatro okumak için konservatuvara gittim. Müzik orada da hep
devam etti.
Beatles şarkıları niye hâlâ geçerliliğini
koruyor?
Şimdi 18 yaşında bir çocuğa da dinletsen
bilir adamların şarkılarını. Benzetmek gibi olmasın ama biz de 40
yıl önce başladık bu işe, o zaman bizi dinleyenlerin çocuklarının
çocukları da bugün MFÖ şarkılarını biliyor.
REKLAMCILARA SORARIM
Bu iş kolay kolay bitmiyor, öyle değil mi?
İnşallah
bitmez ama bir ara verilmesi lazım. MFÖ gibi bir grubun senede
üç-dört konser vermesi gerekirken, biz ayda dört, beş tane verip,
biraz grubu ve repertuvarı yormuş oluyoruz. Artık eskisi gibi sık
sık bir araya gelip üretemiyoruz çünkü.
İlk albümünüz çok derinliği olan bir albümdü...
Hele o zaman için...
'Diday Diday Day' sayesinde oldu o iş. İnsanlar zamanla öbür
şarkıları da keşfetti.
Yalnızlık ömür boyu mu peki?
Yok, o şarkı istisna bir şarkıdır. Diğer şarkılarda yoktur o duygu.
Yani aslında bir bakıma yalnızsındır ama değilsindir. Bestesi
Fuat'ın, sözleri benimdir şarkının. Neticede bir şarkı; şarkılara o
kadar da itimat etmemek lazım. Yalnız insan çok olduğu için şarkı
tuttu. Sen o kadar sevme o parçayı.
'Bodrum Bodrum' adlı şarkınız, oranın marşı gibi oldu
adeta...
Güzel şarkı, ne yapsınlar! Gittiğim yerlerden etkilenip yazıyorum.
Hindistan için de yazdım.
Ama Marmaris veya Datça Datça diye şarkı yazamam; kusura
bakmasınlar...
Nasıl gelişiyor bu yazma süreci?
Ben sözü önce şiir gibi yazarım. Sonra bir defterden başka bir
deftere çekerken şarkı formatına getiririm. Bazen de başlık
bulurum, şarkıyı onun altına yazarım. 'Mazeretim Var Asabiyim Ben'
öyle bir şarkı mesela. Başlığı buldum, Ali Taran'a sordum; "İyi
isim ama çok uzun, oraya buraya nasıl yazacağım bunu?" diye. O da
"M.V.A.B. olarak yaz" dedi. Böyle arada bir reklamcılara
danışırım.
ESKİDEN AYRILMAZDIK
En son albümde eski şarkıları yeni yorumlarıyla
duyduk...
Müziksel olarak fazla bir şey yapamazsın
artık. Her şeyin denendiği bir çağdayız.
Bir de, çok çeşitli müzikleri seven bir milletiz. Yeni bir şeyler
yaparsam, her zamanki balad durumum devam eder.
Sanki müzikte biraz nekahat dönemi var şimdi.
Özkan'ın geçici bir rahatsızlığı oldu, biraz ara verdik.
Ben şimdi bu arayı uzatıp biraz MFÖ'yü dinlendirelim, özletelim
istiyorum. Aynı şarkıyla başlayıp aynı şarkıyla bitirmek olmuyor.
Geçen akşam Jolly Joker'da solo konsere çıktım. Uzun zamandır ilk
defa, son MFÖ konserinde duymadığım kadar heyecan duydum. MFÖ
olarak üç kişinin bazı konularda ortak bir karara varması zorlayıcı
oluyor. Eskiden hiç ayrılmadan beraber müzik üretirdik, şimdi
herkesin kendine göre bir hayatı var.
Bir yandan grup olarak devam edip, bir yandan solo çalışan
müzisyenlere dünyada da bir sürü örnek var.
Tabii, MFÖ
devam edecek.
Fuat iki yıldır solo çalışmalar yapıyor. Ben de yapmak
istiyorum.
Bir iki yerde şovumu yapabildim. 'Ali Desidero'da peruk taktım.
Bunlar MFÖ olduğunda üçümüzün de yapması gereken ve işi zorlaştıran
şeyler. Tekken daha özgürmüşsün, tadını aldım.
BEŞ DAKİKA OYNAYIP ÜÇ SAAT BEKLEMEYE ALIŞAMADIM
Sinemada güzel işler de yapıyorsunuz; 'Her Şey Çok Güzel
Olacak','Hokkabaz', son olarak da 'Kirpi'...
Doğru filmlerdi. Benim film işinde alışamadığım tek şey; beklemek.
Aralarda nasıl vakit geçireceğimi bilemiyorum. Her zaman bana bir
karavan tahsis etmişlerdir sette. Şimdi oynadığım dizide bile var.
Oyun kısmı çok zevkli ama beş dakika sürüyor. Sonra üç saat
bekliyorsun.
Son oynadığınız 'Osmanlı Tokadı' nasıl bir
dizi?
Dizi geçmişten bugüne gelen yeniçerileri anlatıyor.
Karşılaştıkları her şey onlar için yeni. İşin içinde esrarengiz bir
hikaye daha var. Bekle babam bekle, ilerliyoruz işte. Saatler,
sendika olmadığı için herhalde bu şekilde... Robert de Niro, "Biz
oynamak için değil; beklemek için para alıyoruz" demiş ya... Büyük
fedakarlıklarla çekiliyor bu diziler.
YAŞLANDIKÇA DAHA İYİ MÜZİK YAPIYORUZ
Üçünüz birbirinizi buldunuz, sonra o sound nasıl
oluştu?
'Ele Güne Karşı' çıktığında; özellikle gençler
çok sevdi. 'Diday Diday Day' ile Türkiye çapında sevildik. Kasabalı
bizi o şarkıyla sevdi. Türkiye'de ancak kasabalı seni kabul ederse;
Diyarbakır ya da Urfa'da konser verebilirsin. Değilse; İstanbul,
Ankara, İzmir arasında sıkışıp kalırsın. Yaptık işte bir şeyler,
tarz kendini belirledi. Ben her zaman Fikret Kızılok'u örnek aldım.
Türkçe sözleri ve folklorumuzu nasıl kullanacağımızı onu dinleyerek
öğrendim.
Kalamış'tan abimizdi.
O dönemde bir tarafta Cem Karaca'lar, Barış Manço'lar, diğer
tarafta arabesk vardı. Biz enternasyonal bir sound'la çıktık yola.
Yıllardır devam edebiliyoruz.
Hatta yaşlandıkça daha da iyi müzik yaptığımızı düşünüyorum.
KİTAP YAZARKEN EVİ YAKIYORDUM
"'Mazhar Olmak' diye bir kitap yazdım. İçine CD koydum. Bir
seferde oturdum, çaldım, söyledim şarkıları. Öksürüğü, tıksırığı,
detonesiyle... Dünyada başka hiçbir sanatçının, kendi kitabının her
şeyini kendisinin yaptığını, fotoğraflarını yapıştırıp, el
yazısıyla şarkılarının yorumlarını yazdığını sanmam. Evi de
hırpaladım; her yer tutkal parçaları oldu, yangın çıktı
falan..."
MEHMET GARAN / OFFICIEL