Melike İpek Yalova'dan özel açıklamalar
“Muhteşem Yüzyıl” dizisine öyle bir giriş yaptı ki, herkes onu konuşur oldu. Melike İpek Yalova ilk defa konuştu...
Aslında soyadınızdan aşinayız size. Bakan kızı olmak
nasıl bir şey
öncelikle?
- Güzel, süper. Çünkü onur verici bir şey yapıyor babanız. Buna
karşılıksa babanızı çok az görerek büyüyorsunuz. Bundan hiç şikayet
etmedim, çünkü her şeyin hayatta bir artı bir eksi tarafı olduğunun
farkındayım. Böyle bir şeyin içinde doğup büyüyorsanız, mutlaka
onun bir götürüsü oluyor.
Bakan kızı olmak, diğerlerinden bir sıfır önde olmak mı
demek? Size ne faydası
oldu?
- Tersine, yaptığım hareketlerin bilincinde olmam gerektiğini
bilerek büyüdüm hep. 7 yaşından beri bu durum böyle. Örneğin, çıkıp
sadece bir kadeh içki içmek kötü bir şey değil, ancak sonuç
itibarıyla elinizdeki o bardak kötü bir görüntü ve ben hep dikkatli
olmalıydım.
Ve siyaset okudunuz...
- Evet, Bilkent Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler, üzerine de
Roma La Sapienza Üniversitesi’nde Kriz Yönetimi
okudum.
Baba mı hep rol model?
- Evet, babasına çok düşkün bir çocuktum. Yaşıtlarım çizgi film
izlerken, tartışma programları izliyordum; izlemek zorundaydım.
Anneniz ne işle meşgul?
- Annem eczacıydı ama emekli oldu. Yalnız yaşamaya çok alışıktım
ama güzel bir çocukluk yaşadım. Daha fazla ilgi ister miydim? Belki
isterdim ama bir şey değişmiyor.
İTALYA’DAKİ MAĞAZADA BENİ PENELOPE CRUZ SANDILAR
Ne zaman siyaset okumaya kadar verdiniz ve devamı nasıl
geldi?
- İlkokul üçten beri düşünüyordum. Siyaset çok çirkin bir şey gibi
yansıtılıyor ama bence çok güzel. Belki de insanlara bire bir
ulaşabildiğiniz tek alan ve bir değişiklik yaptığınızda, bunun pek
çok insanın lehine olabilmesini sağladığınız tek yer. Çok iyi bir
doktor olabilirsiniz ama tek kişisiniz ve yeteceğiniz yerler belli.
Siyasette hem kendi ülkenizi hem de dış politika vasıtasıyla tüm
dünyayı etkiliyorsunuz.
Ve sonra yurtdışına gittiniz...
- Bir ara ABD’ye gidip, sonra da Roma’da master yaptım. Çok
keyifliydi, İtalyanlar Türkler’e çok benziyor.
Siz de İtalyanlar’a benziyorsunuz...
- Beni ABD’de ve İtalya’da İspanyol, İspanya’da ise İtalyan
zannediyorlardı. Bir keresinde İtalya’da bir mağazaya girdim,
Penelope Cruz’a benzettikleri için bir anda tüm kapıları
kapatıverdiler. Durumu bir süre sonra fark ettik tabii, komik ve
şaşırtıcıydı.
BALIKÇIDA KEŞFEDİLDİM
Bir balıkçıda otururken keşfedilmek! Bana pazarda,
alışveriş merkezinde, plajda keşfedilen yabancı modelleri
hatırlattı bu hikaye...
- Gerçekten biraz şaşırtıcı. Yüksel Aksu çok kıymetli
bir yönetmen ve yakın bir aile dostumuzdur. Geçtiğimiz yaz
kendisine “Abi küçük bir rolde oynamak istiyorum” demiştim ama o,
bu işlerin öyle işler olmadığını ve uygun bir senaryo olursa
düşüneceğini söylemişti. O olay orada öyle kapandı. Bir gün
ortağımla Bebek’teki ofisimizdeydik. Ben hayatımda hiç öğle
yemeğinde balık yememişimdir. Arkadaşım da balığı hiç sevmez. Fakat
“Hadi bugün sağlıklı beslenelim” deyip ısrar edince, ona eşlik
ettim. Yan masada Mehmet Günsur, Meral Okay ve Nermin Eroğlu vardı.
Nermin Eroğlu yanıma geldi ve “Ne iş yaptığınızı bilmiyorum ama ben
‘Muhteşem Yüzyıl’ın yapımcısıyım” diyerek kartını verdi...
O anda bilmiyordu tabii sizin Yüksel Yalova’nın kızı
olduğunuzu...
- Hayır, sonradan telefonda konuşurken ortaya çıktı. Çok komik
oldu.
Bu nasıl bir şans böyle!
- Bir şeyi çok istiyorsanız Allah veriyor, ben öyle inanıyorum.
Yine de bu kadar büyük bir şey beklemiyordum. Yüksel Abi’yle de
konuştuğumda, “Beni oyuncu yap” diye gitmemiştim, küçük bir rol
istemiştim.
Peki, kart alışverişinin peşi sıra neler
oldu?
- Görüşmeye gittim. Beni her ne kadar beğenmiş olsa da, bir de bu
işi yapıp yapamayacağım kısmı vardı... Minik bir çekim yaptık,
sonrasında yönetmenlerle tanıştım, onlar da tamam dedikten sonra
rolü aldım.
İlk sahne?
- Okan Yalabık’laydı. Kendisi çok sevdiğim bir oyuncu,
karşısında çok heyecanlandım. Çok garip bir his. O benmişim gibi
gelmiyor, hâlâ da öyle. Başka bir insana bakıyormuşum gibi
hissediyorum. Alışamayacağım galiba bu duruma.
ESTETİK YAPTIRDIĞIM İDDİASI DOĞRU DEĞİL
Benden bir şey olur diyor musunuz?
- Türk insanı çok anlayışlı ve sıcakkanlı. Beni yılların
sanatçılarıyla karşılaştırmadılar. Daha acıyarak ya da çok sert
eleştirilerle değil, “Bu kız oyuncu değil” deyip olduğu kadarıyla
değerlendiriyorlar. Dürüst olmak gerekirse, Yağmur ve Durul Taylan
kardeşlerin çok etkisi var bu durumda. Ben batmadıysam ve ‘eğer
çalışırsa bundan bir şey olabilir’ diyorlarsa, onların etkisi
büyük. Oyuncular da kaprissiz, yardımsever yaklaştılar. Nebahat
Çehre, Halit Ergenç, Okan Yalabık, Meryem Uzerli, Nur Fettahoğlu
tecrübeli oyuncular. Aslına bakarsanız “Ben kimim?” diye sorunca,
hiç kimseyim onların yanında.
Oyuncular özellikle de ilk büyük rolleriyle karşımıza
çıktıklarında ‘güzel’, ‘yok o kadar da güzel değil’, ‘onun yanına
yakışmıyor’, ‘çok seksi’ gibi damgalar yer. Siz aynaya bakınca ne
düşünüyorsunuz?
- Bazen çok çirkin uyanıyorum. Bazen güzel, bazen facia
hissediyorum. Hasta, uykusuz olduğumda herkes gibi kötü
görünüyorum. Bence makyajsızken de makyajlıymış gibi güzel olan,
nefes aldığını bildiğim tek insan Hülya Avşar. Ama başka biri olmak
istemezdim. Bu şekilde mutluyum.
Türkan Şoray’a benzetilmek sizin için avantaj olabilir mi?
Özellikle mi onun gibi bakıyorsunuz?
- Çok beğendiğim ve saygı duyduğum biri ama benim özellikle
benzemek gibi bir çabam olamaz. Bu çalışmakla ya da aynı şekilde
göz kalemi sürmekle olacak bir şey değil. Ben sadece gözüme rimel
sürmeyi ve kalem çekmeyi seviyorum o kadar.
Estetik yaptırmış olduğunuz söylentileri doğru
mu?
- Estetiğe karşı değilim, yaptırabilirim ama henüz estetiğim yok.
Dizide kıyafetler çok dar ve korseli, arkadan da sıkınca öyle gibi
duruyor. Bir insan kendini nasıl iyi hissediyorsa öyle olmalı.
Estetik insanın özgüvenini artırabilir ve bu da önemli bir şey
sonuçta. Ben de ileride yaptırabilirim, kırışmak istemiyorum.
AŞIK OLMAK İYİ BİR ŞEY DEĞİL
Peki aşk? Ne ifade ediyor size?
- Hiçbir şey ifade etmiyor bu saatten sonra. Çok mutsuzum o konuda,
bundan sonra da bir şey ifade etmeyeceğini düşünme hakkımı
kullanmak istiyorum.
Uzun ilişki mi, kısa ilişki mi? Yoksa dikiş
tutturamayanlardan mısınız?
- Uzun süreli bir ilişkim vardı ama kendimi çok
hırpaladığımı düşünüyorum. Şimdiki aklım olsa asla yapmam, kendimi
o kadar üzmem, üzmeyeceğim de.
Ne değişti aşka bakışınızda?
- Aşık olmak iyi bir şey değil!
Kısa... Kısa...
* Ailesi Ankara’da yaşıyor; İstanbul’da tek başına! Kardeşi yok.
4-5 yaşına kadar İstanbul’da yaşamış, sonra Aydın’a geçmiş, sonra
da Ankara’ya yerleşmişler.
* Twitter’daki İpek Yalova, o! Ama çok az giriyor, pek vakit
ayıramıyor.
* Tarihte en sevdiği karakter her Türk gibi Atatürk.
* Yabancı siyasetçilerden Clinton’ı başarılı buluyor. Özellikle
ılımlı olan dış politika yaklaşımını seviyor.
* Hangi düşünceden olursa olsun, Tayyip Erdoğan’a başarısız demenin
haksızlık yapmak olduğunu düşünüyor.
* Saçları hep uzunmuş. Saç bakımı yaptırıyor ve üç ayda bir
boyatıyor. Boyayı sadece saçları daha parlak görünsün diye
yaptırıyor.