Murathan Mungan: 'Umarım şimdi utanırsınız'
Ünlü edebiyatçı Murathan Mungan, Yeni Türkü'nün solisti Derya Köroğlu'yla sevgili oldukları iddialarına blogunda yanıt verdi..
Ünlü edebiyatçı Murathan Mungan, Yeni Türkü’nün solisti Derya
Köroğlu’yla sevgili oldukları iddialarına blogunda "Tatsız
ve zorunlu bir açıklama" başlıklı mektupla yanıt
verdi.
İşte mektup:
Böyle bir yazı yazmak zorunda kaldığım için, önce okurlarımdan özür
dilerim. Onlar benim bu tür açıklamalar yapmaktan hoşlanmadığımı
bilirler. Hepimizin hakikatlere borcu vardır; buna sayın. Hiçbir
zaman iyi bir ’sosyal medya’ takipçisi değildim; şimdilerdeyse bu
mecraya sınırlı zaman ayırdığımı söyleyebilirim. Benimle ilgili
söylenen bir dolu yalan, iftira ve yakıştırmanın günlerin köpüğünde
nasıl kaybolup gittiğini bildiğim için hiçbirinin takipçisi
olmadım. Dolayısıyla, benim "Yeni Türkü topluluğunun solisti Derya
Köroğlu ile bir zamanlar sevgili olduğumuz" saçmalığını ilk
duyduğumda gülüp geçtim. Hatta Derya’yla birlikte güldük. Ama
gördüğüm kadarıyla bu sefer işin tadı kaçtı; oradan buradan duyduğu
yalan-yanlış her şeyi sosyal medyaya aktarmada sakınca görmeyen
insanlar sayesinde bu durum sıradan bir yalan olmaktan çıkıp
konuşulabilir bir şeymiş sanılmaya başlandı.
SOSYAL MEDYA YALANLARI...
Öncelikle şunu söyleyeyim: Biz Derya Köroğlu ile değil sevgili
olmak, yakın arkadaş bile sayılmazdık. Tanıştığımız sıralarda
arkadaşım Meral Özbek ile evlendi. (Kendisi ’Yeni Türkü’nün birçok
şarkısının sözlerini yazmıştır. ’Günebakan’ başta olmak üzere;
’Açelya’, ’Resim’ ve ’Rüzgar’ gibi güzelim şarkıların sözleri onun
elinden çıkmadır.) Derya’nın oğlu Yunus’un annesi, ikinci eşi Sibel
Erülgen de ahbabımdır. Ayrıca zamanında tüm kopyaları kaybolmuş
olan ’Başkasının Hayatı’ adlı senaryomun bir kopyasını kaç yıl
sonra bulup bana getirdiği için, hayatım boyunca şükran duyacağım
insandır kendisi. Gördüğüm kadarıyla Derya, şimdilerde üçüncü
evliliğini yaptığı Ayşe Özgür Köroğlu ile mutlu bir yaşam
sürdürüyor. Anlayacağınız, sosyal medya uydurmacılarının
yalanlarıyla bizim hayatımız birbirini hiç tutmuyor.
BIYIK ALTINDAN GÜLDÜ, GEÇTİ
Şunu özellikle belirtmeliyim ki, Derya Köroğlu hayatımda gördüğüm
’heteroseksüel’ olup da ’homofobik’ olmayan insanlardan biridir.
Olayların mizahi yanına takılmayı bilen muzip özelliğiyle, tüm bu
söylentiler karşısında bıyık altından gülümseyip geçti sanırım. Bu
saçmalıktan bir süre sonra rahatsız olduysa da, bir açıklama yapma
gereği duymamış olması bile bir olgunluk göstergesi sayılmaz mı?
Derya, medya karşısında hep ’Yeni Türkü’ olarak gözükmek istedi,
evliliklerini ’magazine etmekten’ kaçındı. "Cezası" bu mudur?
KİMLİĞİMİ HİÇ GİZLEMEDİM
Benim güya onun için ’Olmasa Mektubun’, ’İstersen Hiç Başlamasın’
gibi şiirler yazıp, Derya’nın da karşılık olarak bunları bestelemiş
olması zırvalıklarına gelince: ’Söz Vermiş Şarkılar’ kitabımda
şarkılarımın yazılma serüvenlerini anlatırım, ’Stüdyo Kayıtları’
kitabımda değinirim, ama okuyan kim! Bir işin aslını öğrenmek
yerine, oradan buradan duydukları yalan yanlışla kirli merakları
kışkırtmak varken... Öncelikle iki şarkının da bestecisi Derya
değildir. İlk şarkı Yunanlı besteci Manos Loizos’undur. Adından da
anlaşılacağı gibi, şarkıyı söyleyeni ’fonetik olarak’ rahatlatsın
diye, ’Ola se thimizun’u ’Olmasa Mektubun’ yapmıştım. Anlayacağınız
ortada ne ayrılık vardı, ne de mektup! Keşke bunu yalnızca bir
şarkı olarak dinlemeyi deneseniz. İkinci şarkının bestecisi ise
Selim Atakan’dır. ’Şarkıcı Kız Kezban’ın Önlenebilir Tırmanışı’
adlı müzikal için yazılmış bu şarkı, dolayısıyla benim ruh halimi
değil, konu gereği ilerleyen yaşında karşısına çıkan genç erkeğe
seslenen müzikalin kahramanı Kezban’ın ruh halini yansıtmaktadır.
İstanbul’a taşındığımız yıllarda söz yazarı ve besteci olarak bir
işbirliği içine girdik Derya’yla, dostluğumuz, arkadaşlığımız
pekişti; ’Fırtına’, ’Dönmek’, ’Aşk Yeniden’ ve ’Ağır Kapı’ böyle
ortaya çıktı. Cezası bu mudur? Ben kendimi ve kimliğimi hiçbir
zaman gizlemedim ama mahremimi korumaya hep özen gösterdim. Sanırım
burada benim kimliğini açıkça üstlenen varlığımdan ötürü
çevremdekileri de içine çeken homofobik bir cezalandırma
mekanizması işliyor. Yazdığım şarkıları söylemekten başka bir
ilgisi olmayan ’heteroseksüel’ bir adamı, ısrarla sevgilimmiş gibi
göstermek, hakkımızda asılsız hikayeler uydurmak, kaç yıldır onca
insanın anılarına eşlik etmiş bu şarkılara yalan tarihler yazmaya
kalkışmak tek kelimeyle ayıptır. Benim diyeceklerim bu kadar.
Umarım utanırsınız.
Murathan MUNGAN