Mustafa Ceceli: 'Yargısız bir hayat yaşıyorum'
O aslında çok iyi bir aranjör. Şarkıcılar, şarkılarını ona emanet ederken içleri rahat ve ortaya çıkan sonucu çok beğeniyorlar. Dokunduğu şarkılar bir başka geliyor kulağa...
- İlk albümden sonra uzun bir ara verip çıkardınız
'Es'i. Neden bu kadar uzun sürdü hazırlıklar?..
Sanırım
bir gelenek oldu bu. İlk albümümün hazırlıkları da iki sene
sürmüştü. Repertuar kısmında çok ince eleyip sık dokuyorum. Sesime
ve söyleme tarzıma yakışan şarkıyı arıyorum. Sadece 'Es' isimli
şarkının düzenlemesi bana ait değil. Diğer bütün şarkıların
aranjesini ben yaptım.
- Nil Karaibrahimgil'in bir şarkısını seslendirmişsiniz.
Nasıl karar verdiniz?
Albümün çıkmasına iki hafta kala repertuara giren bir şarkı o. Nil
ile kendi albümü için çalışırken bu şarkıyı mırıldanıyordu. Çok
beğendim; kendi albümüne koymadığını öğrenince hemen aldım.
- Şehrazat, Soner Sarıkabadayı ve Eflatun'dan da
şarkılar almışsınız; çok renkli bir albüm çıkmış
ortaya...
Renkli olması güzel bir şey; çok farklı duygular var. Bütün bu söz
yazarı ve bestecilerin sesiyim aslında. Albümü kendime mal
etmiyorum. Bu çok bencilce bir hareket olur. Albüm kapağında ismim
yazsa da ben bu isimleri temsil ediyorum aslında. Bu kadar kişinin
kelimelerinin anlatıcısıyım...
- Bu albümde sadece iki şarkıda Sezen Aksu imzası var;
ilk albüme göre neden daha az?
Bu, beraber verilen bir karar. Sezen Hanım, benim için çok
kıymetli. Her şeyi ondan öğrendim. Bu albümü hazırlarken 'Bence
burada duralım. Kendi çizdiğin yolda ilerlemen için böyle bir şeye
ihtiyaç var' dedi. Kabul ettim.
SEZEN AKSU, SEZER!
- Sezen Aksu herkese şarkı veriyor ama size verdikleri
bir başka galiba... Ne dersiniz?
Belki, beni çok iyi tanımasından kaynaklanıyor. Sezen Hanım'da özel
bir şey var. 2004 yılı sonunda tanıştım onunla. Adı üstünde
'Sezen'... Tanıştığınız an bakar ve sezer. Kelimelerini ona göre
seçer. Sesimi çok iyi bildiği için, şarkıları, 'özel dikilmiş
kıyafet' gibi bana uyar...
- Başka aranjörlerle çalışacak mısınız; yoksa hep kendi
şarkılarınızı kendiniz mi düzenleyeceksiniz?
Sesimi ve tarzımı tanıma sürecindeyim. Bir şarkıyı 'Acaba hangisi
yakışacak?' diye düşünüp 4-5 kez aranje ediyorum. Kapasitemi ve
yapabileceklerimi görmem gerekiyor. Belki ileride başka aranjörlere
şarkılarımı emanet ederim ama büyük bir ihtimalle dayanamam ve bir
ucundan ellerim.
- Başkalarına şarkı yaparken, çok beğenip kendinize
saklamayı düşündüğünüz oldu mu?
Hiç olmadı. Başka bir sanatçı için şarkı üzerinde çalışırken
enteresan bir şey yakalarsam, tek bir şey düşünürüm; o, o şarkının
hakkıdır. Eminim ki o bulduğum sound'u ayırıp kendime kullansam,
bir bereketi olmaz.
- Kendi şarkılarınız, başkalarının şarkıları... Hiç
sıkıldığınız olmuyor mu?
Yok; hayatım yedi gün 24 saat müzik. Eşim, beni işimin başından
kaldırıp sofraya oturtabilmek için hala çok uğraşır. Kaç kere 'Hadi
yemek soğudu' diye ikaz eder. Büyük bir tutku benimki. Veteriner
hekimlik okudum, yarım bıraktım. İşletme fakültesini bitirdim.
Yüksek lisans yaptım... Yine de müziğin peşinden gittim.
'BEN'LİĞİMDEN 'ARIN'IYORUM
- Aşikardır Zat-ı Hak' isimli şarkınızın sözleri çok
farklı. Sizin hayata bakış açınızı mı yansıtıyor?
Son dönemde takip ettiğim Ahmed Hulusi'nin bir kitabının arkasında
vardı bu dörtlük... Sonra bestelenmiş halini dinledim Youtube'da.
Bestecisini aradım; hatta katıldığım bir televizyon programında
duyurdum bulamadığımı. Alper Altuntoprak, bana ulaştı ve albüme
aldım... O şarkı, insanı anlatıyor. Görünenin ötesinde görünmeyen
yüzünüzü fark etmenizi sağlıyor.
- Hep pozitif bir ifadeniz var. Patlama noktanız yok
mudur?
Olmamasına gayret ediyorum. Bu mükemmel çeşitlilikte birine bir
fiili yapıyor diye kızmak ve yargılamak, yeryüzündeki en abes şey.
Şu anda yargısız bir hayat yaşamaya çalışıyorum. Yorumsuz bir
şekilde izliyorum.
- Hiç hata yapmaz mısınız?
Farkındalık düzeyimi biraz daha yüksek tutmaya çalışıyorum. Bu
kadar detayla yaşanır mı? Yaşanır. Hatasız olmak gibi bir gayretim
yok.
- Çocuğunuzun ismi Arın. Siz nelerden
arındınız?
Yapabilirsem benliğimden arınmak istiyorum. Buna tanık olmak
isterim. 'Bencil bir insansın, bundan arın!' gibi değil ama. Bu o
kadar derin bir kavram ki... Gerçek 'ben'i fark etmeniz gerekiyor.
Sonradan edinilmiş, kazanılmış 'ben' değil.
Rihanna bana 'Yes' dedi
- Koyu bir 'Rihannasever'mişsiniz.
Rihanna'yı çok seviyorum. Twitter'da bana cevap verince ortalık
ayağa kalktı! Altı üstü 'Yes' yazmıştı. Sesi çok kuvvetli.
Enerjisini beğeniyorum. Yeni albümü çıktığı saniyede internetten
aldım. Beni sadece romantik slow şarkılar dinliyor zannetmeyin,
arşivim sağlamdır.
ROMANTİKLİĞİMİN SUÇLUSU BENİM
- Duygusal, romantik, sessiz... Bu ifadeler sizinle
özdeşleşti, memnun musunuz algınızdan?
Televizyon, tanıdığınız Mustafa'nın yüzde birini yansıtıyor.
Kabahatli tabii ki biziz; çünkü 12 tane klibimiz var, 10 tanesi
slow şarkı... Sen 10 tane slow şarkıya klip çekersen tabii ki
romantik derler.
- Bu yargıyı kırma çabanız var mı peki?
Bu albümde hareketli şarkılar var. Albümün remiks versiyonu da
olacak. Kırabileceğimi düşünüyorum.
- Sahnede yavaş yavaş dans da
ediyorsunuz...
Her şey 7 Aralık 2007'de başladı. Sezen
Aksu'nun orkestrasında çalıyordum o zaman. Repertuar geldi,
'Unutamam' şarkısı yazıyor. Hangi tondan söyleyeceğini sormak için
aradığımda 'O şarkıyı sen söyleyeceksin' dedi... Sahneye tek başıma
çıkana kadar, Sezen Aksu'nun konserlerinde kendimi hazırladım. Her
şey sahneye ilk adımı atana kadar. İlk başlarda, evet zorlandım.
Dinleyici bunu o kadar güzel bir şekilde karşıladı ki... Sahnede
pişmeme tanık oldular. Bir televizyon programında zıplamak içimden
gelmiyor ama anın koşullarına göre hareket etmeyi istiyorum.
Kendimi izliyorum; sahnedeki Mustafa daha doğru bir Mustafa gibi
geliyor bana.
- Aranjörlerden şarkı söylemeyip, proje albümü yapanları
nasıl buluyorsunuz?
Yapanların hepsi arkadaşlarım. Destekliyorum. İskender Paydaş'ın
projesinde bir şarkı da söyledim. Halkımız da perdenin
arkasındakileri merak ediyor doğrusu.
SERHAT TEKİN