Mutlu Bir Cinsellik İçin
Mutlu Bir Cinsellik İçin
Ekonomik kaygılar, monotonluk, çoluk çocuk derken, bir bakmışsınız
hayatınızın aşkı bir yabancıya dönüşmüş. Cinsellikse çoktan bir
lüks olmuş. Oysa sizi birarada tutan en önemli bağ ‘seks‘. Cinsel
hayatınıza gereken özeni göstermek daha mutlu bir aile hayatını da
beraberinde getiriyor. Biz de bu ay evlilik ve aile terapisti İlkim
Öz Tan’la ilişki problemlerini ve çözümlerini sorduk.
EN ÇOK RASTLANAN CİNSEL PROBLEMLER
Ten Uyumsuzluğu: Araştırma sonuçlan bize her
bedenin bir kimyası olduğunu gösteriyor. Ve kadın ile erkeğin vücut
sıvılarının, ter dahil, birbirleriyle uyumlu olması gerekiyor. Ten
uyumunda sorun olmayan çiftler, birbirlerini arzular, gün içinde
özler ve “cinsel aşk” diye tanımladığımız tutkulu duyguyu yaşarlar.
Eğer çiftler arasında cinsel aşk varsa en sorunlu evliliği bile
kurtarmak mümkün olabiliyor. Ama bakıyor evlilikte çok büyük
sorunlar yok ama cinsel aşk da yok, yani ten uyumları sıfır, o
zaman evliliği kurtarmak ne yazık ki imkansız oluyor.
Çiftlerin Seks Hayatında Vücut Saatlerinin
Uyumsuzluğu: Erkeklerin büyük çoğunluğur sabah saatlerinde seksi
seçtiklerini biliyoruz. Erkeğin sabahları erekte olarak uyanmış
olması bunun en etkin sebeplerinden biri. Kadınlarsa daha romantik
olduklarından ötürü akşam saatlerinde eşleriyle sevişmeyi arzu
ediyor. Kadın danışanların şikayetleri genelde şöyle oluyor: “Eşim
sabahları benimle sevişmek istiyor. Onun için hava hoş tabii.
Duşunu alıp çıkacak. Oysa ben banyoya gireceğim, saçımı
kurutacağım, ardından kahvaltı hazırlayacağım, ve sonunda ben de
işe gideceğim. Oysa akşam el ayak çekildikten sonra seks benim için
çok daha zahmetsiz ve duygu dolu. Erkeğin mantığıyla kadının
duygusallığının nokta burası oluyor genelde. Yirmi küsur yıllık
deneyimimde yalnızca bir ya da iki kadın sabahları sevişmek
istediğini söylemiştir.
Çiftlerden Birinin Cinsel İsteksizliği: On
çiftten ikisinde görülen cinsel isteksizlik, elbetteki çiftlerin
cinsel yaşamını oldukça olumsuz etkiliyor. Kimi zaman kadın, kimi
zamansa erkekte görülen cinselisteksizliğin birden fazla sebebi
olabiliyor. Takıntılı kişilerde cinsel isteksizliğe daha fazla
rastlıyoruz. Eşinin ağzı kokusu, diş yapısı, bedenindeki kusurlar,
göbekli olması, fazla tüylü olması, vücuttaki bir leke ya da
biçimsizlik cinsel isteksizliği tetikleyen aşında geliyor. Ayrıca
kadınların en büyük şikayetlerinden biri eşlerinin vücut
temizliklerine dikat etmemesi. Kesilmemiş, içi kirli tırnaklar, ter
kokusu, fırçalanmamış dişler ve ağız kokusu kadınlarda isteksizlik
yaratabiliyor.
Kadınların Cinsel Cezaya Başvurmaları: Kadınlar
öfkelendikleri zaman bu öfkelerini biriktirme özelliğine sahiptir.
Kadının detaycı ve analizci bir beyne sahip olması ve geçmişte
yaşanan olayları, söylenen sözleri ve davranışları unutmaması,
evlilikte sıkıntı yaratan sebeplerin başında geliyor. Kadının eşini
değiştirmek istemesi ve erkek değişmedikçe öfkelenmesi de etkin
nedenlerden biri. Kadın özellikle de Türk kadını eşini
cezalandırmak için cinsel yasağa başvuruyor. Hele ki eşinin
libidosu yani cinsel enerjisi yüksekse, kadın eşini cinsellikten
uzak tutarak cezalandırdığını düşünüyor ama hiç kuşkusuz bu, doğru
bir yol değil. Çiftler arasında zamanla cinsel soğukluk
oluşabiliyor ve aldatmaya kadar giden daha büyük sorunlar
oluşabiliyor.
Kadınlarda Vajinismus: Bu, kadının cinsel ilişki
sırasında vajinasındaki kasların kasılıp eşinin girişine izin
vermemesidir. Çoğunlukla korkudan, özellikle de ilk gece
korkusundan oluşan bir rahatsızlıktır. Genç kızlarımızın cinsel
tabularla baskılanması, cinselliğin ayıp günah olarak gösterilmesi,
bekaret sendromu ve cinselliğin zevk almak değil de acı çekmek
olarak yüklenmesi vajinismusun nedenlerinin başında geliyor.
Yıllarca evli olup da eşiyle cinsel ilişkiye giremeyen pek çok
kadınımızın olması, çok ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Psikoterapi ve gerekiyorsa ilaç tedavisiyle başardı sonuçlar
alınabiliyor.
Erkeklerde Erken Boşalma: Eğer fiziksel bir
sorundan kaynaklanmıyorsa, erken boşalmanın sebeplerinde de yine
psikolojik baskıyı görüyoruz. Toplumun ve ailenin damat adayından,
eşini mutlu etme beklentisi ve baskısı, mutlaka “İlk gecede kızlık
zarını bozacaksın” yüklemeleri, zaten heyecan içinde olan erkeğin
sinir sisteminde yıpranma yarattığından, “ya başaramazsam kaygısı”
yüksek olur ve erken boşalma gerçekleşir. Bir kez erken boşalan
erkek, yine başarısız olacağım kaygısını oldukça yoğun yaşar ve
eşiyle cinsellikten adeta kaçar. Erkekliğinin onuruna yediremediği
için de bunu kimseye söylemez ve doktora gitmez. Tıpkı vajinimusta
olduğu gibi evli olup da senelerce eşine dokunmayan, ayrı
yataklarda yatan erkekler vardır. Günümüz tıp dünyasında tedavisi
çok basit olan erken boşalmayla ilgili yine psikoterapi ve ilaç
işbirliğine başvuruyoruz.
SORUNLARIN ÜZERİNİ ÖRTMEK DEĞİL ÇÖZMEYE KARAR
VERMEK
Eşler arasında sorunların olması, özellikle de evlilikteki cinsel
yaşantıda sorun yaşanması dünyanın sonu değildir. Ten uyumsuzluğu
haricinde tüm cinsel sıkıntıların çözümü vardır. Yeter ki çiftler
bu sorunlarına sahip çıksın. Burada birkaç altın öğüt verebiliriz:
Sorundan kaçmayın, üzerini örtmeyin ve çözümü ertelemeyin.
Unutmayın kı üzerini örttüğünüz ve çözümünü ertelediğiniz
sorunlarınız kısa bir süre sonra size iki veya üç katı sıkıntıyla
geri dönecektir. Eşinizle birlikte yaşadığınız sorununuzdan dolayı,
sadece eşinizi suçlamayın. Tüm suçu eşinize yükler ve çözümü ondan
beklerseniz, haksızlık etmiş olursunuz ve çözüme de ulaşamazsınız.
Karşı tarafı suçlama davranışınızdan vazgeçin. Sorununuza sahip
çıkın. Unutmayın kı evlilik ve cinsellik iki kişiliktir. Her ikiniz
de bu sorundan sorumlusunuz, suçlu değil. Birlikte çözüm üretmeye
çaba gösterin. Eğer çözümsüz kalıyorsanız bir uzmana ya da evlilik
terapistine başvurun. Yardım almaktan çekinmeyin.
BİRBİRİNİZİ SUÇLAMAYI DEĞİL, KONUŞMAYI
SEÇİN
Kavga ve suçlama da bir iletişim yoludur, çiftler birbirlerine
duygu ve düşüncelerini bu şekilde de iletebilirler. Ancak bu yol,
yıkıcı ve evliliği zedeleyici, sevgiyi örseleyici bir yoldur.
Sağlıklı iletişim için; – Birbirinizi dinleyin, karşı tarafın
sözünü kesmeyin. – Birbirinizle empati kurun, eşinizin yerine geçip
onu anlamaya çalışın. – Birbirinizden beklentilerinizi gözden
geçirin ve ne kadar gerçekçi olup olmadığını değerlendirin. –
Eşinize karşı önyargılarınızı törpüleyin. – İletişimin sadece
konuşmak değil dinlemek olduğu gerçeğine gözden kaçırmayın. –
Eşinizle tartışmalarınız olacaktır ama asla aşağılayıcı kırıcı
konuşmayın, küfürleri lugatınızdan çıkarın.
KADINLAR DUYGULARININ, ERKEKLER İÇGÜDÜLERİNİN
DOYURULMASINDAN YANA.
Cinsellik en temel içgüdümüz ancak bu içgüdünün duygularla
süslenmesi gerekiyor. Erkekler eşlerinin işveli cilveli olmaması:
soğuk olmasından şikayet eder en çok. Kadınlarsa eşlerinin
kendilerine duygusal yaklaşmadığından yakınır ve bu yüzden soğuk
davrandıklarını söyler. Kadın danışanlarımın biti şöyle demişti:
“Eşim normal zamanda benimle ilgilenmez. Gün içinde aramaz. Eve
gelince ne yaptın diye sormaz. Ama ben mutfaktayken gelir arkadan
sarılır. İşte o an kendimi çok kötü hissederim. Sadece şimdi mi
aklına geliyorum diye itelerim çoğu zaman. Bu anlamda kadınlar
haklı. Erkekler cinselliği içgüdü yani hayvansı yanlarıyla
yaşamasalar cı duygularını işin içine katsalar, cinsel hayatları
daha keyifli olacak ve eşleri soğuk kadın olmaktan çıkacak. Tabii
burada kişilik yapıları da etkin rol oynuyor. Evlenmeden önce o
kadın çok sıcakkanlı ve isteklitdi de evlenince mi öyle oldu?
Çiftler birbirlerin kişilik yapılarını da iyi
değerlendirmeliler.
TUTKUSUZLUK VE MONOTONLUK CİNSEL HAYATI
ÖLDÜRÜR
Evliliklerde %70 gibi önemli bir oranı kaplıyor cinsel hayat.
Çiftlerin birbirine tutkularının bitmesi ve monotonluk cinsel
hayatın iki güçlü katili.
Çiftler cinsel hayatlarını renklendirmek için neler yapmalı?
- Tutkularınızı öldürmeyin. Tutku kendiliğinden yaşamaz, onu
beslemeli ve özen göstermelisiniz. Birlikteliğinize özel zamanlar
ayırmalısınız.
- Cinselliği sadece yatak odanıza hapsetmeyin. Evinizin her köşesi
cinselliğe açıktır. Monotonluk cinsel hayatınızın en büyük
düşmanıdır.
- Birbirinizle cinselliği konuşmaktan utanmayın. Hoşunuza giden ve
gitmeyenleri eşinize söyleyerek onu yönlendirin. Kimse kimsenin
beynini okuyamaz!
- Eşinize gücenebilir hatta kırılabilirsiniz ama yatağa asla
küsmeyin. Eşinizi cinsel yasakla cezalandırmayın.
- Anne baba rollerinizi bir kenara bırakıp eşinizle baş başa hafta
sonu tatilleri yapın.
- Renkli bir cinsel yaşam için yaratıcılık gerekir. Bu konuda hayal
gücünüzü harekete geçirin.
- Her şeyi karşı taraftan beklemeyin, siz de planlar yapın.
Özellikle kadınlar cinselliği başlatmaya utanır. Bu önyargınızdan
vazgeçin.