'Nurhayat' bilinmeyenlerini anlattı
Gülse Birsel’in yeni dizisi "Yalan Dünya", daha ilk bölümde onu hayatımıza soktu. İzleyiciler 'Nurhayat' yani Gupse Özay'ı bağrına bastı...
Durmaksızın konuşan, hayattaki en önemli misyonu mükemmel ev kadınlığı olan ‘Nurhayat’ı canlandıran Gupse Özay, hep gülüyor, hep güldürüyor ve gerçekten hızlı konuşuyor
Bundan birkaç ay önce, evde arkadaşlarıyla ‘Oldu Teşekkürler’
skeçlerini internette yayınlıyor Gupse Özay. Tüm senaryo ona ait.
“Bizi ancak böyle keşfederler” diyor. Amaç, hem
eğlence hem tanıtım. O sıra, ‘Avrupa Yakası’ndan bu yana TV
ekranında görmediğimiz Gülse Birsel, yeni dizisi ‘Yalan Dünya’nın
Nurhayat karakteri için oyuncu arayışında. İnternette bu videoları
izliyor ve hemen onu görüşmeye çağırıyor. Ardından Beyazıt Öztürk’ü
arıyor, “Sonunda senin nişanlını canlandıracak kadını
buldum sanırım” diyor. Beyazıt, ‘nişanlısı’nı da videoları
da beğeniyor.
Gupse, hem Nurhayat karakterini kapıyor hem de skeçler Beyaz
Show’da yayınlanmaya başlıyor.
“Tanımasın kimse beni”
"Yalan Dünya"nın tanıtım videosunun ekranda dönmeye başlamasıyla, dizinin en dikkat çeken karakterlerinden biri oldu. Üstelik ilk bölümdeki sahnesi beş dakikadan ibaret olmasına rağmen... Başlarda yüzündeki beni, makyajla yok etmek istemiş. Sebebi, dışarıda tanınmak istememek. Sonra ‘Nurhayat’ karakterine uygun olduğunu düşündüğü için vazgeçmiş. “Havaya girmek istemiyorum. Her şey yavaş yavaş ilerlesin” diyor.
Cihangir’de kafede keşfedilmek
Bir ortama girdiğinde, kendini sevdirmekte asla sorun yaşamıyor.
Konu buradan açılınca, Cihangir’in, dizi ve sinema sektöründeki
insanlar için çevrelerini genişletmek açısından işe yarayıp
yaramadığını soruyoruz. Cihangir’de bir kafede keşfedilmek mümkün
mü? “Hiç sıfırdan tanıştığım biri olmadı ama masaya arkadaşımın
arkadaşı gelir, oyuncudur, muhabbet ederiz. Buranın atmosferini
reddedemeyiz. Cihangir bir film platosu gibi” diyor. Ancak ona göre
insanlar, artık kendini internette gösteriyor. Yeteneksizsen,
Cihangir’de bir yönetmene ancak “Merhaba” diyebilirsin.
Çalışma hayatının ilk yıllarına dönüyor. Kafası karışık,
yönetmenlik, oyunculuk, senaryo yazarlığı... Ne iş varsa
gidiyor, dizi setlerinde asistanlık, büyük şirketlerde stajyerlik
yapıyor. Ardından Selin Demirdelen aracılığıyla bir reklam ajansına
giriyor ve sekiz ay sonra metin yazarı oluyor. Dört yılın sonunda
bir sit-com yazabileceğini düşünüp, istifa ediyor. Sit-com
senaryosu, yapımcılar tarafından beğeniliyor fakat ‘birtakım
şanssızlıklar’ diye nitelendirdiği olaylar yüzünden yayınlanamıyor.
Kalbi kırılıyor. Şansını ABD’de denemeye karar veriyor.
Tam umutlar tükenmişken
Umudunu kaybettiği o anda, imdadına Gülse Birsel yetişiyor ve
‘Yalan Dünya’nın deneme çekimine çağırıyor. ÖSYM sınavına girecek
öğrenci gibi heyecanlı. “Bana kuş rolünü yazsa, onu bile
oynayabilirim” dediği Gülse Birsel’in karşısına çıkıyor.
Bugünlerde ‘Gülse Birsel’in yeni keşfi’ diye anılan Gupse Özay’a
bundan önce de oyunculuk teklifleri gelmiş aslında. Ancak senaryoyu
beğenmediği için hiçbirini kabul etmemiş. Nurhayat güçlü bir
karakter. Peki ya bu rol, üzerine yapışırsa? “Bir erkeği
oynarım o zaman” diyor. Sette stresin yüksek olduğu
zamanlar oluyor mu? “Herkes kendi kulvarında, kimse kimseyle
rekabet içinde değil. Kahkahalar gırla gidiyor; ekrana yansıyan bu
güzel enerji zaten” diyor.
Beş teyze, bir hala, 28 kuzen
Gupse’nin nereye gittiği belli. Peki ama nereden geliyor? İzmir’de doğup büyümüş. Anne ve babası Çerkez. Gupse ismi de Çerkezce ‘canımın içi’ demek. Kalabalık bir ailede büyümüş, tam 28 kuzeni var. Beş teyzesi ve bir halası, ailede kadın yoğunluğunun fazla olduğunu gösteriyor. Elbette Nurhayat’ı canlandırırken onlardan da ilham almış. Evden ayrılması zor olmuş. Ege Üniversitesi Sinema ve Televizyon Bölümü’nden mezun olduktan sonra, avukat ağabeyinin yanına İstanbul’a gelmiş. “Ne zaman?” diye sorunca “6-7 yıl oldu. O dönem çok ağladığım için zamanını hafızamdan silmişim” diyor.
“Bir ağlarım, bir gülerim”
O, komik olduğu kadar da duygusal biri. En son ne zaman ağladığını soruyoruz. “Dün ağladım, hatta ondan önceki gün de. Yeni bir işe girdim, stres ve mutluluk bir arada” diyor. Gözyaşlarının dökülmesi için sokakta canı acımış bir kedi görmesi veya dokunaklı bir film izlemesi yeterli. “Sanırım duyguyu tepede yaşamakla alakalı” diyor. Böyle zamanlarda annesinin sözünü tekrarlıyor: “Aşamadığın bir sorun varsa, üzerinden atla geç!”
Ayvalık’ta bİr ütopya
Bugünlerde haftanın dört günü sette. Hayali
gerçek oldu. Peki, bundan sonra? “Ayvalık’ta bir butik otel açmak
istiyorum, tüm gün çıplak ayak gezeceğim” diyor. Yanlış
anlaşılmasın, emeklilik yıllarından bahsetmiyor, en kısa zamanda
gerçekleştirecek. İnat etmiş, ne bir İstanbullu ne de şehir insanı
olacak. Ayvalık’taki bu ütopyada, içindeki komik kadının
söylediklerini senaryoya dökecek.
Bahar Dağlı