'O eli tutmaya' nasıl karar veriyoruz?..
Mevsimlerin üzerimizde yarattığı çok farklı etkiler bilimsel olarak açıklanabiliyor. Aşk da bunlardan birisi... Bahar; Doğa'nın canlanma, yenilenme mevsimi olması nedeniyle çok daha çarpıcı sonuçlar doğurabiliyor.
Florence Nightingale Hastanesi'nden Sağlık Yaşam Merkezi Direktörü
Dr. Özgür Şamilgil'e göre tüp bebek denemelerinde bahar aylarındaki
olumlu hormonal değişim bile, gebelik şansını yüzde 45 artıyor.
Dr. Özgür Şamilgil eş seçiminin bilinç dışı faktörlerini ve aşkın
hormonlar, beden üzerindeki etkisini şöyle anlatıyor.
BEDENSEL SİMETRİ
Hücrelerimiz simetirik olacak şekilde ikiye bölünerek çoğalsa da
genetik hatalar ve çevre faktörleri nedeniyle vücudumuzun iki yanı
tam simetirik olarak doğmuyoruz. Bu yüzden eş seçimimde bilinçsizce
simetriyi hedef alıyoruz. Bunun daha doğurgan, dayanıklı ve
sağlıklı nesiller için bilinçsizce tercih ediyoruz.
YÜZ
Erkeklik hormonu düzeyine bağlı olarak yüz hatları daha
keskin sert kenarlı, anlı ve çenesi geniş olanları, kadınlarda
östrojene bağlı kısmen daha küçük ve yuvarlak çenesi, alnı dar
dolayısıyla gözleri daha belirgin olanları çekici buluyoruz.
BEDENSEL ORANLAR
Erkekler kadınlarda beli ince ve dolayısıyla doğurganlığı
vurgulayan belin kalça çevresine oranı 0.7 civarı olanları tercih
ediyor. Kadınlar ise erkelerde 0.8 ila 1.0 oranını ve geniş
omuzları tercih ediyor. Hormon düzeyleri ve beslenme ile ilişkili
bu oranlardaki bireylerin kalp-damar, şeker, kanser gibi
hastalıklara daha az yakalandıkları biliniyor. Yağ depolarının
açlık sırasında kullanılacak yakıt olması mantığı nedeniyle balık
eti görünümü tercih ediliyor.
YANLIŞ EŞ SEÇMEMEK İÇİN KOKUYA
DİKKAT
Görünüş kadar ten kokusu da çok önemli olabiliyor. Kendimize en
uygun eş adayının ten kokusu bize daha çekici geliyor. Kadınlarda
adet dönemimde, erkeklerde sportif faaliyet sırasında bu koku
artıyor havaya yayılıyor. Simetirik erkeklerde daha yoğun olduğu
söyleniyor. Araştırmalara göre feromen denilen hissetmeden
algıladığımız bu kokular, bağışıklık sistemi ve genetik yapısı
bizden farklı kişileri tercih etmemize yol açıyor. Doğada
melezlerin daha dayanıklı, üretken ve güzel olması buna bağlanıyor.
İlginç bir araştırma bunu ispat ediyor: Sabun ve parfüm kullanmadan
2 gün giyilmiş erkek tişörtlerini koklayan bayanların, kendinden
çok farklı genetik yapıdaki erkeklerin tişörtlerini çekici
buldukları, doğum kontrol hapı kullananların ise bu farkı ayırd
edemedikleri bildiriliyor.
Bilimsel araştırmalara göre Aşk'ın, değişik hormonların ön planda
olduğu üç ayrı kademesi olduğu düşünülüyor. Beyinde oluşan bu
hormonal değişiklikler Akıl Hastalığı'dan pek de farklı değil. Aşık
olmak gerçekte karşı cinsten birinin genlerine duyulan bilinçsizce
bir sevgi olabilir aslında.
AŞKIN KADEMELERİ VAR
Aşık olunca, bedenimideki değişen kimya nedeniyle yanaklarımızı
ateş basıyor, ellerimiz soğuk oluyor kalbimiz telaşlı atıyor,
iştahımız azalıyor, midemize kramplar giriyor, kendimizi dağları
delen Ferhat gibi güçlü ve dayanıklı hissetmeye başlıyoruz. Hatta
ilk bir yıl, beyin geliştirici faktör denilen bir protein de
üretiliyor.
İLK KADEME ŞEHVET:
Cinsiyet hormonları olan östrojen ve özellikle testosteron her iki
cinsde de bulunuyor ve cinsel dürtüyü başlatıyor. Bu kademede her
iki cinsin de aşırı arzuyla sanki gözü dönüyor.
İKİNCİ KADEME CAZİBE:
Beyinden salgılanan dopamin, seratonin, oksitosin böbreküstü
bezlerinden salgılanan adrenalin hakimiyetindeki bu dönemde
iştahsızlık, uykusuzluk, sürekli eşini düşünme durumu oluyor.
DOPAMİNE: Aynı zamanda kokain ve nikotin
tarafından aktive oluyor, neşe, heyecan enerji veriyor. Sevilen bir
müziği dinlemek de aynı hormonu arttırıyor. Aşırı aktiflenmesi
aksine beynin duyarsızlaşmasına neden oluyor.
ADRENALİN: Stres, heyecan hormonu, iştahsızlık,
terleme, kalp çarpıntısı, ateş basması, midede asit artışına neden
oluyor.
SEROTONİN: Delirmiş gibi mantıksız davranışlara
yol açıyor. Takıntı Hastalığı'nda da bu hormonda dengesizlik olduğu
biliniyor. Bu hormonu etkileyen tipte antidepresan kullananların
aşık olamama sorunu olabileceği söyleniyor.
ÜÇÜNCÜ KADEME
BAĞLILIK:
Cazibe sonsuza kadar sürmüyor. Doğan veya doğacak bebeğin
uzun süre bakım gerektireceği gerçeği, eşlerin birbirine bağlılık
duymasını sağlayacak oksitosin ve vazopresin hormolarının
artmasıyla gerçekleşiyor.
Oksitosin - Cinsel ilişki sırasında, gebelikte, emzirme döneminde,
kucaklama sırasında salgılanan sevgi/nefret/kıskançlık hormonu
olarak biliniyor. Annenin bebeğine çılgınca bağlılığından da
sorumlu olduğu biliniyor. Egzersiz sırasında bile salgılandığından,
karşı cinsde bağlılık hissi oluşturabiliyor. Şizofreni tedavisinde
bile oksitosin hormonunun faydalı olabileceği söyleniyor.
VAZOPRESİN: Deney hayvanlarında bu hormon bloke
edilirse eşler birbirini birden terkediyor.
GERÇEK AŞK
İlk kademede dış görünüş ve bilinçaltı algılanan koku ile gelişen
cinsel dürtü ön planlandayken, davranışları uyumlu, genetik
yapıları biribirine uygun çiftlerin kalıcı ilişkilerindeki romantik
aşkın, MR incelemede beyinde çok daha yoğun aktiveye yol açtığı
gösteriliyor.
Aşk Kalpte değil beyinde gelişiyor...
HÜRRİYET İNTERNET SİTESİ