Ödüller İyice Ayağa Düştü!
Televizyonlarda, gazetelerde her gün bir başka haber birileri birilerine ödül verip duruyor. Her gün birileri yılın en iyi sanatçısı, habercisi, magazin gazetecisi, programcısı, dansözü, şantözü seçiliyor.
Hemen hemen hafta da bir gün Ana haber bültenleri yılın en iyi haber bülteninde, yaptığı programda.......Ödülü aldık diye haber yapıyor. Şarkıcıların ve şovmenlerin,\" evlerinde ödül koyacak yer kalmadı.
Durun be kardeşim. Nedir bu ödül bolluğu, hem verende suç hem de koşa koşa gidip alanda.
Ödül dediğin şeyin bir ağırlığı olmalı, her mahalleden bir şarkıcı çıkması gibi her mahalle bir ödül verir oldu. Neye göre, hangi yetkiyle veriyorsunuz bu ödülleri?
Mademki Üniversiteler ödül vermek istiyor, ayrı ayrı vereceklerine toplansınlar hepsi yılda bir kez bütün üniversite öğrencileri arasında yapılan bir oylama sonucu verilsin üniversiteler adına bu ödüller, o zaman daha saygın olmaz mı?
Eskiden bir insanın ödül alması inanılmaz onur verici bir durumdu. Şimdi sanatçılar artık bana ödül vermeyin demeye başladı. Sonuna kadar haklılar da. Ödüller iyice ayağa düştü.
Her kurum bir ödül törenidir tutturdu. Sanırım Beyaz bu yıl 75, Cem Yılmaz 83, Ata Demirer 45 kez,iyi şovmeni, ödülünü aldı.
Bu ödül işinin yeterince suyu çıkartıldı. Artık mahallenin bakkalı manavı ödül vermeye başlamadan bu işe bir çeki düzen vermek gerekiyor.
Bu işte görev sanatçılara düşüyor.
Üniversitelerden ya da herhangi bir kurumdan gelen ödül teklifini kibarca reddedip ödül veren kurumları tek bir çatı altında birleşmeye yöneltmelidirler.
Örneğin her hangi bir sanatçının Tüm üniversiteler adına verilmiş bir ödülü alması diğerlerinden daha gurur verici bir olay olacaktır.
Yok, ödül işinin suyu çıkartılmaya devam edilirse bizim mahallenin bakkalı da yılın en iyilerine ödül vermeye başlayacak.
Aynı mesleği yapan ve yılın en iyisi olan kişiden kaç tane var?... Anlamadım gitti!..
Bu şekilde ödül verilmeye devam ederse almayan kişi kalmayacak ve elde kalan ödülleri hurdacılara satacaksınız.
Ve hep birlikte ödül almak denilen gururu da yıkmış olacaksınız.
Sacit Aslan