Pantolon devrimi
Pantolon devrimi
Erkekler için yaratılmış bu parçanın kadın giyimine adapte edilmesi
bile başlı başına bir radikallik simgesiydi aslında. Az sonra sizi
pantolonun tarihsel yolculuğuna çıkardığımızda daha iyi
anlayacaksınız.
Ancak önce bu sezona bir göz atalım. ‘gerçek’ kadınlar için
‘gerçek’ kıyafetlerin tasarlandığı sezonda, pantolon bir geldi pir
geldi.. Bunda sezonun en popüler sözcüklerinden, ‘gerçek’in etkisi
var. Bu sözcüğün, içinde bulunduğumuz sezondaki mealiyse,
giyilebilir ve fonksiyonel. Yani geçtiğimiz sezonlarda
karşılaştığımız şalvar, harem pantolonu, potur ve havuç pantolonu
gibi kafa karıştırıcı modeller yok artık. Bakınız Stella McCartney,
Celine, Chloe, Gucci ve Burberry defileleri…
Maskülenlik timsali: Pantolona ‘radikal’ sıfatını layık görmemizin
çok geçerli bir sebebi var. Zira 1967’ye kadar bu giysinin kamusal
alanlarda kadınlar tarafından giyilmesi uygun görülmezdi. Androjen
tarzıyla, maskülenlikle feminenliğin sınırlarını belirsiz kılmayı
başaran Marlene Dietrich, 30’lu yıllarda sokakta pantolonla gezdiği
için Fransız polisi tarafından uyarılmıştı. Pantolon giymenin nasıl
bir tehlike arz ettiğini bir düşünün! Yine de bu tehlikeyi göze
alan kadınlar vardı tabii. Coco Chanel, sevgilisi Westminster
Dükü’nün tüvit pantolonlarını giymekten imtina etmezdi. Toplumun
dayattığı her türlü kuralı yıkmak konusundaki gözü pekliğiyle
edebiyat tarihinde yer eden Colette, pantolonu ve elinde
sigarasıyla erkeksi bir tavır takınmakta beis görmezdi. Greta gabro
ve Katharine Hepburn de korkusuzca pantolon giyen Hollywood
İkonları oldular.
1850’lerde Amelia Bloomer tarafından yaratılan ‘bloomer’
pantolonlarla birlikte pantolon tarihi başlamış olsa da 60’lara
gelinene kadar bu giysi toplumda tam anlamıyla kabul
göremedi. Bloomer’ın da bugünkü anlamıyla tam bir pantolon
olduğunu sanmayın tabii. O, sadece eteklerin altına giyilebilen
şalvar görünümlü bol bir pantolondu. Bugünkü pantolon, o zamanlarda
erkeklerin gardırobuna ait bir parçaydı. Kadınların pantolon
giymeleri, kendilerine biçilen rollere başkaldırmaları anlamına
gelirdi. Ne büyük bir tehdit!
Neyse ki tıpkı başkaldıran kadınlar olduğu gibi böyle moda
tasarımcıları da vardı. Paul Poiret sayesinde 1900’lerin başında
şalvar pantolonlar, abajur tuniklerle birlikte giyilmeye başlandı.