Sacit Aslan: 'İki tel kılın lafı mı olur?'

İKİ TEL KILIN LAFI MI OLUR?...

Ayakligazete.com yazarlarından Hüseyin Özkan’ın yazısını okudum.

Haklı olarak halka açık bir yerde bulunan şöhretli birini görüntülenmesi doğru olabilir..

Anlayamadım konu ise şu; sorulan sorulara cevap vermek mecburiyetinde midir? İşte o tartışılır..

Birinin kaşının olmaması suç değil. Namussuzluk hiç değil... Muhabir arkadaşlar sanki suçlu yakalamışlar gibi.

Dünyanın sonu gibi bir durum. Sanki sizin kaşınızı gasp edecekmiş panik içinde peşpeşe sorular... Kadın cevap vermiyor işte... "Cevap vermiyorsan verme kardeşim" deyip, dönüp gitseniz daha etkili olacaksınız ama yapamıyorsunuz...

İnsanların bazı uzuvları, bazen eksik olur, bazen küçük olur, bazen büyük olur.

Başka derdiniz yokmu mu Allahaşına?.. Kaşları eksilmiş ya da tamamını almışta çizmeyi unutmuşta falanda, filan!..

Ayrıca Bülent Ersoy o gece çok şık ve bakımlı. Yıllardan beri elbiseye, ayakkabıya, çantaya, büyük paralar verdiği herkesce malum..

Kaşı yokmuş!....

Varsın "kaşı"da olmasın birader..

Mesleğindeki başarısını, kaşlarıyla mı buldu ki üzülecek!.. 60 yaşına gelmiş, bu memlekette 36 senedir bulunduğu yeri, yaşadığı bir çok olaya rağmen aynen muhafaza eden ve Assolist diye bildiğimiz kişilerin nerdeyse tamamını altında çalıştıran o "KAŞSIZ" dediğiniz Bülent Ersoy değil mi?... 

Size bir tüyo vereyim!..

Kaşına, gözüne, kıyafetine bakarken çok önemli bir ayrıntıyı kaçırmış muhabir arkadaş, tabi tecrübesizliğinden ve bilgi eksikliğinden olsa gerek!..

Görüntüler dikkatlice bir kez daha bakın... Sağ elinde Fransız alyansı var!.. Nişanlandı mı?.. Belki evlendide kimsenin haberi yok...

Kıl bu, ne kadar önemli ki?... Boşverin bu tüyden kıldan haber kovalamayı da benim size verdiğim tüyoyu hele bir araştırın..

Bülent Ersoy’un, kaşlarını yakalamak, sizi bir yere taşımaz. Terfi ettirmez..

İki tel kaşın lafımı olur allahaşkına.

Gemi batmış sandal arıyorsunuz!..

İstediğiniz kıl olsun.

Sacit Aslan