Sayıştay'ın şok TRT raporu!..
Sayıştay'ın TRT Raporu'nda televizyonun reyting düşüncesiyle dışarıdan program almaması gerektiği belirtildi.
Sayıştay, son dönemde yapılan yasal düzenlemelerle yeterli kaynağa
kavuşan TRT'nin bu kaynağı etkin ve verimli kullanma yönünde uzun
vadeli bir stratejik planlamaya gitmediğini, birimlerinden gelen
münferit talepleri karşılama yolunu seçtiğini belirtti. Sayıştay,
"(TRT'nin) gelir kaynaklarının siyasi erkten bağımsız ve
ekonomik gelişmeler karşısında etkilenmeyecek bir finansman
yöntemini sağlayacak yapıya kavuşturulması gerekli
görülmektedir" tespitinde bulunurken, bölgesel radyoların
durumunu tartışmaya açtı. Sayıştay, TRT'ye, "Ülkenin en
deneyimli yayın kuruluşu olan Kurum'un izlenirlik sıralamasında
daha iyi bir düzeye ulaşıp reklam gelirlerini artırma gayesiyle
dışarıdan program temin ederek yayınlayan bir yayıncı görüntüsünden
kurtulup, reklam geliri düşüncesiyle hareket etmeksizin kendi
imkânlarıyla program üreten bir yayıncı hüviyetine kavuşması daha
uygun olacaktır" dedi. Denetmenlerin beşte birinin Kürtçe
yayınlara yöneldiği, Arapça bilen bulunamadığı için Arapça
yayınların bir süre denetimsiz yapıldığı ortaya çıktı.
-FATURADAN BAĞIMSIZ
YAYINCILIK-
Sayıştay, hükümetlerin TRT'nin elektrik enerjisi hasılat payları ve
bandrol gelirlerini belirlediğini hatırlatarak "TRT'nin
özerklik ve yayında tarafsızlık ilkelerine göre kamu yayıncılığı
faaliyetlerini sürdürmesi için finansman kaynağının garanti altına
alınması, bu bağlamda, gelir kaynaklarının siyasi erkten bağımsız
ve ekonomik gelişmeler karşısında etkilenmeyecek bir finansman
yöntemini sağlayacak yapıya kavuşturulması gerekli
görülmektedir" tespitinde bulundu.
TRT'nin mevcut imkânlarının etkin ve verimli kullanılabilmesi
amacıyla sürdürülen çalışmalar sonucu son yıllarda önemli
gelişmelerin kaydedildiği ve yayınlanan radyo ve televizyon
programlarının sayısı arttırılırken içeriklerinin de
zenginleştirilmeye çalışıldığını kaydeden Sayıştay, "Kurum
gelirleri ile ilgili yaşanan önemli bir sorun ise bandrol
alacaklarının tahsilatında yaşanmaktadır. 3093 sayılı Türkiye
Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununa göre bandrol alacakları
ile tahakkuk edip tebliğ edilen para cezalarının, 6183 sayılı Amme
Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre tahsil ve takibi
öngörülmüştür. 6183 sayılı Kanunun alacakların takip ve tahsili
için takibata salahiyetli tahsil dairesi şeklinde bir birimi
öngörmesi ve TRT'nin söz konusu birime sahip bulunmaması sonucu,
Kurumca gönderilen ödeme emirleri mahkemelerce iptal edilmekte,
bandrol alacakları ile bandrol para cezalarının takip ve tahsilinde
sorun yaşanmakta ve etkin bir takip ve tahsilat yapılamamaktadır.
Bu durumun düzeltilmesi amacıyla gerekli yasal düzenlemenin
yapılması konusunda başlatılan girişimlerin sürdürülmesi
gerekmektedir" dedi.
Sayıştay raporunun "Öneriler" bölümünde TRT
ürünlerini çoğaltıp pazarlanması konusunda, yüklenici firmanın
yükümlülüklerini yerine getirmediği belirtilerek firma ile ek
protokoller imzalanmak suretiyle sözleşme süresinin uzatılmasına
ilişkin iş ve işlemlerin Trt Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu
Başkanlığınca incelenmesi ve gerekirse soruşturulması istendi.
-DENETMENLERİN BEŞTE BİRİ KÜRTÇE'YE... ARAPÇA BİLEN
OLMADIĞI İÇİN ARAPÇA YAYINLAR DENETLENEMEDİ-
Raporda, Ankara'da görevli 23 yayın denetmeninden beşinin yalnızca
Kürtçe yayın yapan TRT-6 yayınlarının denetiminde
görevlendirildiği, Arapça bilen yayın denetmeni bulunmadığından TRT
Arapça Kanalının programlarının 2012 yılında Başkanlık tarafından
mevzuata uygunluk açısından denetlenemediği belirtildi. Eksiklik
2013 başında giderildi.
TRT'nin merkez ve taşra birimleri için belirlenen kadro karşılığı
personel ile diğer sözleşmeli personelin program kadro sayısı geçen
yıla göre değişmeyerek 10 bin 536 oldu.
-"HİZMETLİ SEKRETER"
SORUNU-
Sayıştay, geçmişte TRT İstanbul Televizyon Müdürünün sekreteri
olarak görev yapan ve Kurum personeli olmayıp temizlik şirketinde
çalışan kişinin, Müzik Kanal Koordinatörü ve İstanbul Televizyon
Müdürünün kaşelerini kullanarak ve imzalarını taklit ederek çok
sayıda fatura düzenlediği tespitine yer vermiş, kurum bürolarında
temizlik hizmeti yüklenicisi ve çeşitli yapımcı şirketler üzerinden
çok sayıda kişinin çalıştırılmasının, hem kanunda belirtilen
istihdam şekillerine aykırılık hem de önemli bir risk oluşturduğunu
hatırlatmıştı.
TRT'nin bu konudaki öneriye cevabında öneri doğrultusunda işlem
yapılacağını belirttiği ancak, asli ve sürekli hizmetlerde
yüklenici personeli istihdamı uygulamasının sonlandırılmadığının
gözlendiği belirtildi. Sayıştay, "Bu itibarla; Doğrudan
genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli hizmetlerin
Kurum'un kendi personeli eliyle sürdürülmesi, bu hizmetlerde hizmet
alımı suretiyle temin edilen yüklenici personel, çalıştırılması
uygulamasına son verilmesi önerilir" diye yinelemede
bulundu.
-TRT'DE 11 ŞEFLİKTE PERSONEL YOK-
Raporda, "Satınalma Dairesi Başkanlığında, bir Başkan, bir başkan
yardımcısı ve 4 şube müdürlüğü bulunmaktadır. Denetim tarihi
itibariyle (Ağustos 2013) Başkanlıkta toplam 50 personel çalışmakta
olup, servis şefliklerinden 11 adedinde ise personel
bulunmamaktadır" saptaması da yer aldı.
-ÜRETİLEN HABER
SAYISI-
TRT'nin Ankara, İstanbul ve İzmir'de bulunan birimlerindeki altyapı
kullanılarak gerek haber, gerekse haber dışı televizyon
programlarındaki yapım ve yayın sayıları ile sürelerinde 2012'de
2011'e göre belli bir artışın sağlandığını kaydeden Sayıştay,
"Bunun yanı sıra, diğer İllerde bulunan Müdürlükler
tarafından çoğunluğu haber amaçlı olmak üzere televizyon
yayıncılığına yönelik faaliyetler Kurum tarafından sağlanan
bilgiler esas alınarak incelendiğinde; günde ortalama haber
üretiminin 4-6 adet olduğu ve gerektiğinde canlı yayın
gerçekleştirildiği ortaya çıktı" bilgisini verdi.
-TRT'NİN HEDEFLERİNE NE ÖLÇÜDE ULAŞILDIĞI
MEÇHUL-
Sayıştay, mevcut teknik altyapının yeterliliği ve bu altyapı
kullanılarak üretilen hizmetlerin nitelik ve niceliğine yönelik
Kurum tarafından öngörülen hedeflere ne ölçüde ulaşılabildiği
konusunda bir mütalaada bulunmanın mümkün gözükmediğini
bildirdi.
-ÇAMLICA VERİCİLERİNİN ARAZİSİ KAMU
KURUMLARI ARASINDA TARTIŞMAYA NEDEN OLMUŞ-
Sayıştay İstanbul-Çamlıca'da bulunan verici istasyonunun yerinin
yapılan imar planı düzenlemesi sonucu değişmesinin söz konusu
olduğunu belirterek kurumlar arasında yaşanan gelişmeleri anlattı.
Buna göre, vericilerin bulunduğu alanın özel proje alanına
dönüştürülmesi için TRT'ye yetki verildi. Çevre Bakanlığı
taşınmazın Maliye Bakanlığına devrini istedi ama TRT taşınmazın
devrinin teknik nedenlerle mümkün olamayacağını belirtti. Buna
karşılık gerekli imar planı değişikliklerinin yapılmakta olduğunun
öğrenildiği ve verici tesisi için Küçük Çamlıca Tepesinin
kullanılmasının gündeme geldiği ve TRT'nin itirazlarının kabul
edilmediği, sonuçta, yapılan imar planı değişikliğinde ise söz
konusu alanda verici istasyonuna yer verilmediği ve ihtiyaç duyulan
verici kulesinin Küçük Çamlıca Tepesinde yapımı hususunda ilgili
taraflarca planlama yapıldığı anlaşıldı.
Sayıştay halihazırdaki taşınmaz ile uygun konumdaki bir başka
taşınmazın trampası uygun bir çözüm gibi gözükürken, mevcut durumda
konunun henüz açıklığa kavuşmadığını bildirdi. Sayıştay,
"Ülkede en fazla dinleyici kitlesinin bulunduğu alana yayın
yapan istasyon ile ilgili ortaya çıkan bu duruma ilişkin
gelişmelerin yakından takip edilerek sorunun çözümüne yönelik
çalışma yapılması gerekmektedir" dedi.
-ANAP,DYP,SHP DÖNEMİNDE BAŞLAYAN ÖZEL YAYINCILIĞIN
YARATTIĞI SORUNLAR HALA ÇÖZÜLEMEDİ-
Özel radyo ve televizyonların belli bir plana uymaksızın yayına
başlamasıyla gündeme gelen ulusal frekans planlaması konusunda 1994
yılından itibaren çeşitli yasal düzenlemeler yapılmış olmasına
karşılık, bu konuda somut bir ilerleme sağlanamadığını, bu durumdan
en fazla olumsuz etkilenen yayıncı kuruluşun ise TRT olduğunu
belirten Sayıştay, "Yayınlarına yapılan çeşitli
enterferansların (Bozucu girişimler) önlenmesi ve yayın şebekesini
genişletmek amacıyla ihtiyaç duyduğu frekansların tahsisi konusunda
çeşitli sorunlar yaşayan Kurum'un konuyla ilgili tek otorite haline
gelen RTÜK nezdinde çözüm aramasının uygun olacağı önceki yıllara
ait denetim raporlarında belirtilmiş, ancak sorunun karmaşıklığı ve
çözümünün çok taraflı bir mutabakatı gerektirmesi yüzünden önemli
bir gelişme sağlanamamıştır" dedi.
-KARASAL SAYISAL TELEVİZYON YAYIN LİSANI
SIRALAMA İHALESİ YENİDEN-
Ulusal Karasal Sayısal Televizyon Yayın Lisansı sıralama ihalesi
ile ilgili işlemlere yeniden başlanılacağı, bölgesel ve yerel
yayınlarla ilgili işlemlerin ise önümüzdeki dönemde tamamlanacağı,
ancak sayısal yayıncılığa geçiş için hazırlanan takvimde
değişikliğe gidileceğinin anlaşıldığını da kaydeden Sayıştay,
Sayıştay, "Ülkede özel radyo ve televizyon yayıncılığına
başlanıldığı tarihten bugüne kadar yaşanılan sorunların çözümüne
yönelik oldukça önemli aşamalar kaydedilmiş olmakla birlikte, 2013
sonunda Ankara'dan itibaren başlaması planlanan karasal vericiler
üzerinden sayısal yayıncılığa ilişkin, TRT'yi de doğrudan
ilgilendiren bazı önemli sorunların henüz çözümlenmediği
görülmektedir" dedi.
-TRT NOSTALJİK GÖRÜNÜMLÜ RADYO ÜRETTİ-
TRT'nin ar-ge birimi olan ARİM'in düşük voltajlı radyo vericileri,
uydu senkronizeli saat, dış çekim aydınlatma sistemleri, ledli
projektör gibi ürünleri üretip sattığı belirtilen raporda,
"Söz konusu Birim tarafından tasarlanıp üretilen bir diğer
ürün ise nostaljik görünümlü radyo alıcısıdır. 2012'de 2500 adet
olarak üretilmiş 2013'te de 5000 adet olarak üretilmesi
planlanmıştır" denildi. Sayıştay bu üretimler için sanayi
kuruluşlarıyla da işbirliğine gidilmesini önerdi.
-BÖLGESEL RADYOLARIN
AKIBETİ...-
TRT'nin yeniden yapılanma çerçevesinde birçok birimini ya tasfiye
ettiği ya da daha verimli kullanma yönünde çalışmalar yaptığı ve
yapmaya devam ettiğini belirten Sayıştay bölge radyoları hakkında
şu saptamada bulundu:
"Ancak yapılan incelemeler sırasında; TRT radyo
yayınlarının hemen tamamının Ankara, İstanbul ve İzmir merkezli
yapıldığı diğer bölgesel radyo müdürlüklerinde çok kısa zamanlı
yayınlar yapıldığı yayınların diğer ulusal yayın yapan TRT
radyolarından da pek farklı olmadığı anlaşılmıştır. Bununla
birlikte söz konusu radyoların ciddi anlamda maliyetinin de olduğu
görülmektedir. Tablodan da görüleceği üzere sırf bölgesel
radyolarda çalışan personel sayısı 139'dur. Buna karşılık günlük
yapılan yayın yok denecek kadar kısa olup bu personele yapılan
yıllık sadece net maaş ödemesi yaklaşık 6 milyon TL'dir. Bu rakama
ayrıca ofis, bina, taşıma vb. giderleri ilave edildiğinde rakamın
daha da yükseleceği aşikârdır. Kurum kaynaklarının etkin ve verimli
kullanılması açısından; Bölge radyolarının değişen teknoloji ve
buna bağlı yayın anlayışı ve Kuruma maliyetleri göz önüne alınarak
geleceğinin değerlendirilmesi önerilir."
-REKLAM GELİRLERİ-
Sayıştay TRTnin hizmet satışından elde ettiği en önemli geliri
durumundaki yurtiçi TV ilan ve reklam gelirlerinin 2010'da 51,1
milyon TL iken 2011'de 83,3 milyon TL'ye çıkarak 64 arttığını,
2012'de ise 84,4 milyon TL olarak gerçekleştiğinden önemli bir
farklılık ortaya çıkmadığını bildirdi ve şöyle dedi:
"Radyo ve televizyon programı oluşturmanın oldukça pahalı
bir hizmet olduğu, kalifiye eleman yanında yaratıcılık
gerektirdiği, kaliteli programlar oluşturulmadıkça reklam ve
sponsorluk gelirlerinin düşeceği, düşen gelirlerle de düşük bütçeli
programların hazırlanabileceği, bu durumun da kısır döngü
yaratacağı radyo ve televizyon yayıncılığının en temel gerçekleri
arasında yer almaktadır. Bu nedenle de yeni bir kanalı oturtmak
için en az beş yıl boyunca iyi program hazırlamayı fonlayacak kadar
kaynağın ayrılması bu sektörde genel bir yaklaşım olarak
benimsenmektedir.
Dolayısıyla, reklâm ve sponsorluk gelirlerinin artırılabilmesi için
nitelikli program yapılması, bunun da maliyetleri artırıcı bir
unsur olduğu göz önüne alınmak durumundadır."
Sayıştay, "Reklam firmasında olan alacak davasının
titizlikle takip edilmesi ve yeni yapılan reklam ortamları
sözleşmesiyle de teminattan fazla borç birikimine yer verilmemesi
önerilir" önerisinde bulundu.
-DIŞARIDAN PROGRAM TEMİN ETMEYİ BIRAK-
Ülkenin yegâne kamu yayıncısı olan TRTnin "toplumun
gelişmelerin her yönünü bilme hakkına uygun olarak başta haber
olmak üzere hizmet sunması" ve "kültür ve eğitime
ilişkin yayın yapılması" gibi iki önemli görevi
bulunduğunu kaydeden Sayıştay, "Ticari yayıncılığa yer
vermedikleri türden bu bilgilerin kamu yayıncısı tarafından hem
düzeyi, hem seyredilebilirliği, hem de toplumsal tutumunu
sağlayacak çeşitlilikte yayınlanması büyük önem arz etmektedir.
Ayrıca, ülkenin en deneyimli yayın kuruluşu olan Kurum'un
izlenirlik sıralamasında daha iyi bir düzeye ulaşıp reklam
gelirlerini artırma gayesiyle dışarıdan program temin ederek
yayınlayan bir yayıncı görüntüsünden kurtulup, reklam geliri
düşüncesiyle hareket etmeksizin kendi imkânlarıyla program üreten
bir yayıncı hüviyetine kavuşması daha uygun olacaktır"
dedi.
-KAYNAK YETERLİ, ETKİN VE VERİMLİ
KULLANMADA UZUN VADELİ STRATEJİK PLAN YOK...-
Sayıştay, yayınlanan program sayısının artırılmasına yönelik TRT
Yönetim Kurulu kararları incelendiğinde, yeni başlanılacak
programlardan elde edilecek faydanın ayrıntılı bir
değerlendirmesinin yapılmadığını ve bu amaçla mevcut altyapının ne
oranda kullanılacağı belirtilmediğini, ayrıca yapılacak yatırım
tutarına yönelik bir öngörüde bulunulmadığını, son dönemde yapılan
yasal düzenlemelerle yeterli kaynağa kavuşan Kurum'un bu kaynağı
etkin ve verimli kullanma yönünde uzun vadeli bir stratejik
planlamaya gitmediği ve birimlerinden gelen münferit talepleri
karşılama yoluna gittiğini de tespitleri arasında saydı.
Sayıştay, program kapsamındaki yatırımların gerçekleşme oranlarının
istenilen düzeyde olabilmesi için mevcut kaynakların ve uygulama
takviminin daha duyarlılıkla tespit edilmesini önerdi.
-ŞÜPHELİ ALACAKLAR-
Sayıştay, elektrik faturalarından alınan ve şüpheli hale gelerek
yargıya intikal etmiş TRT alacaklarına değinirken
"Uygulamada elektrik enerjisi hasılatından alınacak
paylarla ilgili olarak, elektrik üretim şirketleri, otoprodüktör
elektrik üretim şirketleri, bölge elektrik dağıtım şirketleri,
Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü ve Türkiye
Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü ile TRT
Kurumu Genel Müdürlüğü arasında hukuki uyuşmazlıklar ortaya
çıkmıştır. Bu uyuşmazlıkların genel olarak nihai tüketicinin
tanımlanması, sistem kullanım bedellerinin matraha dâhil edilip
edilmeyeceği, matrahın ne şekilde tespit edileceği ve bilançolara
göre belirlenen tahakkuk farkları gibi hususlardan
kaynaklanmaktadır" hatırlatmasında bulundu.
MEDYARADAR