Segah yazdı

İşte her Çarşamba Güneş’te yazı yazmaya başlayan Segah’ın çok konuşulacak ilk konusu!..

Segah yazdı

Bir süredir "Fatmagül’ün suçu ne" sözünü her yerde duyar olduk, hatta bu söz çok gerekliymiş gibi her sohbetin, her esprinin içine eklenir oldu. Bu kadar hassas bir konu nasıl da egzajere edildi ve bu kadar ciddi bir konu nasıl da yüzeyselleştirildi. Hayret ediyorum bize, hepimize!

Oysaki gerçek Fatmagüller bu bedeli o kadar ağır ödüyorlar ki...

Anadolu’da Fatmagül eşittir ÖLÜMDÜR.

Bu insanlık ayıbının adı da namus cinayetidir. Eğer aile cinayetin hukuki sonuçlarını göze alamıyorsa tecavüz mağduru bu masum kadın, aile fertlerinden defalarca şiddet gördükten sonra yine aile fertleri tarafında intihara zorlanır. FİNAL: "Kızımız intihar etti" dir. Her iki durumda da sonuç aynı; yaşam hakkı vahşice elinden alınmış bir can. Can mı? Can tabiki o bir insan. Herkes kadar yaşamayı hakeden masum, günahsız bir insan. Tecavüz gibi bir vahşetin travmasını yaşarken bir de suçu üstlenip ölümü kabullenmiştir. Giderken küsmüştür herkese; en sevdiklerine, ailesine, arkadaşlarına, komşularına, nefes aldığı bu coğrafyada yaşayan herkese. Kimse duymamıştır sesini, kimse el atmamış, kurtarmamıştır onu. Utanç verici bir şekilde uğurlanmıştır ölüme ve O ARTIK YOK!
Ölümle neticelenmeyen tecavüz vakalarında kurban nasıl yaşayabilmiştir sizce? Mağdure, sonuçlarını bildiği için başına gelen vahim durumu hiç kimseyle paylaşmaz, paylaşamaz. Peki böylelikle ölümde kurtuldu mu? Tabiki HAYIR, sadece erteledi ölümünü. Ne zamana kadar? Evlenip gerdeğe gireceği geceye kadar. Azrail, sabırla pusuda beklemektedir. Anadolu’da ailesiyle yaşayan kızlar sonsuza kadar bekar kalamazlar.Bakire olmadığı için korkudan hayatı zindana dönmüş genç kız, düğün günü yaklaştığnda ya kendisi hayatına son verecek ya da kocasının yatağına girdiği ilk gece son nefesini verdiği gece olacaktır. Ne yazık ki O DA ARTIK YOK!
 
Bir de şartlı yaşam hakkı lütfedilen mağdurelerimiz var. Onlara sunulan çözüm mü? Tecavüzcüsüyle evlendirilmek. Bu da ölmektir, yaşarken her gün ölmek. Gerçek hayatta öyle Kerimler falan yok. Tecavüzcüsüyle evlendirilen bir kadının yaşadıkları mı? Yaptığını hak gören, suç olduğuna bile inanmayan bu caniyle ömür boyu aynı evde olmak, onun sözlü ve fiziksel şiddetine maruz kalmak. "Vay o..... diye başlayan hakaretlere ve vücutta ciddi arazlar bırakan öldüresiye dayaklara, işkencelere maruz kalmak. Adı evlilik ya böyle bir caniye bir de her gece seks köleliği yapmak. Böyle nefes almak yaşamak mı? Yani O DA ARTIK YOK!
 
Bitmedi! Ya resmi evraklı Fatmagüller? Yazımı böyle bir hikayeyle noktalayacağım: Bir kız çocuğu 14 yaşında, üzerinde gelinlik, kolunda dedesi yaşında bir adam. Etraftakiler neşeli, davul zurna eşliğinde yenen yemekler, şen kahkahalar... Bu toplantının adı düğün, resmi yanı da nikah. Mahkeme kararıyla yaşı büyütülmüş bu çocuğun, dedesi yaşındaki adamla yatağa gireceği zifaf gecesini kutluyor herkes. Bir kaç saat sonra gerdekle beraber tecavüz başlayacak ve yaşadığı tüm geceler bu tecavüzlere defalarca şahitlik edecek. El birliğiyle hayallerini, hayatını yok ettiğiniz için ne acıdır ki O DA ARTIK YOK!
 
Sevgili kardeşlerim, bir organ farkı yüzünden hemcinslerimizin yaşadığı eziyetlerin küçük bir özetiydi yazdıklarım. Biz hala tecavüzü duyulup unutulacak bir haber, raiting alan bir fim sahnesi zannetmeye devam ederken, onlar kurban verildiler ve maalesef ki avcıları da aslan değil hep sırtlan çıktılar.

Segah