SEKİ'YE MEKTUP..

"Sevgili Deniz..."

SEKİ'YE MEKTUP..

Sevgili Deniz;

İstanbul'da insanın içini donduran buz gibi bir hava var ve senin cezaevinde ikinci günün…

Gece boyunca ne kadar gözyaşı döktüğünü, üşümekten çok üzüntüden vücudunun titrediğini tahmin edebiliyorum… Cezaevine götürülürken dediğin gibi hiç kimsenin canı senin kadar çok yanmamıştır bundan emin ol…

Bütün televizyon kanalları günlerdir senden söz ediyor… Seni tanıyan tanımayan herkes hakkında bir şeyler söylüyor…

Kimilerine göre burnun sürtülmeli çünkü sen bunu hak ettin…

Kimilerine göre Nazire Şenlendirici'nin bedduası tuttu…

Kimilerine göreyse birileri seni ihbar etti.

Kimilerine göre şöhretli insanın sonu bu.

Ben bunların hiç birine takılmanı istemiyorum…

Bunlar önemli değil.

Önemli olan bundan sonrası…

Bundan sonra ne yapacaksın?

Cezaevinden çıktıktan sonra içinde bulunduğun durumu reklam malzemesi olarak kullanmak için oturup kitap mı yazacaksın?

Ya da tamamen kendi yanlışlarından düştüğün durumun sorumlusu olarak başkalarını göstererek kendini haklı duruma mı çıkartmaya çalışacaksın.

Yoksa! Erdemli bir insanın tavrını sergileyip, içerde geçirdiğin günlerde “ Ben nerede Yanlış yaptım?” diyerek kendini sorgulayıp, tertemiz yeni bir yol mu izleyeceksin?

Yeni bir yola varım diyorsan emin ol gerçek insanlar karşına çıkıp sana dost elini uzatacaktır…

 Geçmiş olsun…

Suna Üçkarışoğlu /uçankuş