Selülitin suçlusu ne?..
Selülitin suçlusu ne?..
Selülitlerin asıl sorumlusu kim? Ailemizden aldığımız miras mı, yoksa değişen yaşam tarzımız mı asıl sorumlu? Ne yaparsak yapalım, ne kadar dikkat edersek edelim Türk kadınlarının selülitten kurtulmasının imkanı yok mu? Dar giyinmek, kötü beslenmek ve hareketsiz bir yaşam tarzıyla selülitlerimizi kendimiz mi çoğaltıyoruz? Medikal estetik uzmanları konuyu tartıştı; işte sonuçları...
ELMA TİPLİLERDE OLMAZ
DR. MUSTAFA KARATAŞ
Selülit genetiktir. Armut tipli bir kadınsanız, yani kilo
aldığınızda kalça ve bacak bölümlerinde artış oluyorsa; selülit
kaçınılmazdır. Çünkü kalça ve bacakta artan yağ hücreleri; o
bölümde öbeklenmeye, sonrasında da cilt altı ödemin artmasına neden
olur. Ödem ve yağ doku orada kaldıkça da cilt altı sertleşme
meydana gelir ve cildi içe çekip selülit görünümü oluşturur. Ama
elma tipli bir kadınsanız, yani karın ve bel bölgesinden kilo
alıyorsanız; aşırı kilo artışı olmadığı müddetçe selülitiniz de
olmayacaktır. Görüldüğü gibi aslında en büyük etken genetik
mirasınızdır. Fakat bu genetiği iyi kullanır, kilo almazsanız;
selülitsiz bir bacak hiç de hayal değil.
KESİNLİKTE GENETİKTİR
DR. NİHAT DİK
Selülitin nedeni; yüzde 50 genetik, yüzde 50 hatalarımızdır.
Akdeniz ırkında, baseni daha geniş olan kadınlarda daha fazla
selülit oluşma riski vardır. Spor yapmayan, hareket etmeyen ve
beslenme alışkanlığı kötü olanlarda da görülüyor. Selülitin
derecesini, bizim yanlışlarımız artırır. Sigara, alkol tüketimi,
obezite, gebelik, guatr gibi durumlar genetik olarak var olan
selülit problemini çok daha ileri safhalara taşır. Dar kot
pantalonlar, dar çoraplar, yüksek topuklu ayakkabılar, kafeinli
gıdalar selülitin ekmeğine yağ sürer. Vücut formunda ve metabolizma
hızında değişikliklere neden olacak durumlarda kişi, daha dikkatli
ve bilinçli bir hayat tarzı benimsemelidir.
FSH ARTIŞI TETİKLER
DR. EMRE ÇİÇEK
En büyük suçlu hormonlardır. Kadınlarda; yumurtalıklardan
salgılanan ve dokularda su tutma özelliğiyle selülit oluşumuna
zemin hazırlayan folikülin (FSH) hormonunun aşırı artışı, selülite
neden olur. İkinci neden genetiktir. Üçüncü neden ise damar
yetmezliğidir... Kabız olan kişilerde daha çok görülür, hipotiroid,
doğum kontrol hapı kullanımı, karaciğerin kötü fonksiyonu, hatta
hızlı ve stresli yaşamın yarattığı gerginlik, kaygı ve güvensizlik
gibi ruhsal etkenler bile selüliti artırır.
ÇOCUKLARDA BİLE GÖRÜLMEYE BAŞLANDI
DR. HÜLYA PEKAR
Selülitin suçlusu; dolaşımın bozulması, genetik nedenler,
hormonlar, beslenme tarzı, kabızlık, yetersiz su içme alışkanlığı,
aşırı sıkan kıyafetler, bacak bacak üstüne atarak oturma
alışkanlığı, hareketsiz yaşam, devamlı oturarak yapılan işlerdir.
Akışı yavaşlayan damarlardan sıvı sızar, birikir ve ödem meydana
gelir. Damarlar yeterince kanlanamadığı için yağ hücreleri şişer,
fibröz bantlar sertleşip kısalır, cilt beslenemediğinden dolayı
gevşer. Sonuç; ciltte düzensiz bir görünümdür. Selülitin günümüzde
çocuklarda da sık olarak görülmeye başlaması; beslenme tarzı (fast
food, kola, dondurulmuş gıdalar) ve bilgisayar başında çok zaman
geçirmenin getirdiği hareketsiz yaşam tarzının etkili ve önemli
olduğunu gösteriyor.
ERKEKLERDE OLMAZ
Sarı ırkta selülit görülmüyor. Bunun nedeni genetik olabileceği
gibi, aşırı kabuklu pirinç tüketimine de bağlı olabileceği
düşünülüyor. Erkeklerde selülit görülmemesi ise cilt altı bağını
oluşturan liflerin cilde dik değil de paralel yerleşmesine, cilt
kalınlığının fazla olmasına, testesteron hormonunun yağı azaltıp
kası artırmasına bağlanıyor. Bütün bunların ışığında, bana göre
selülitten; yüzde 20 genetik yapımız, yüzde 80 ise yaptığımız
hatalar suçludur.
KIZGINLIK VE ÖFKE DE SEBEP OLUR
DR. GÖNÜL ATEŞSAÇAN
Yapılan son çalışmalar göstermiştir ki; şişmanlığın, kilo almanın,
dolaşım bozukluğunun beyinde bir kodu var. Eğer sürekli öfkeli ve
kızgın olursak, daima haksızlığa uğradığımızı düşünürsek, sürekli
yağlı ve katkılı gıdalarla beslenirsek, egzersiz yapmazsak; bu
kodlar aktifleşerek dolaşım bozukluğuna ve selülite sebep
oluyor.
HERKESİN Kİ KENDİNE ÖZGÜ
Kızgınlık ve öfke durumunda vücutta serotonin hormonu azalır, dolaşım zayıflar ve özellikle bölgesel yağlanmaya müsait (karın, kalça ve uyluk) bölgelerde yağlanmada artış, dolaşımda azalma ve bunun sonucunda selülit oluşur. Bundan daha da önemlisi; herkeste bu kodları başlatan nedenler farklıdır. Kısaca nasıl ki herkesin kendine has yapısal özellikleri varsa, herkesin selüliti de kendine özgüdür! Kısaca amaç; beyin kodlarını değiştirerek, hormonların normal çalışmasını sağlayarak selülite daha uzun vadeli çözümler getirebilmektir. Selülite beyin kodu yüzde 80 oranında neden oluyorsa, bizim yaptığımız hatalar da yüzde 20 oranında etkilidir.
Esra TÜZÜN