Senaryo Rezaleti!!

Senaryo, hikaye fukarası dizilerden illallah etti seyirci.

Aynı hikayeleri evirip çevirip yandan kenardan değiştirip yeniden çekiyorsunuz yakasını değiştir, kolları sök, eteği kısalt kim anlayacak al sana yeni elbiseye döndü iş.

Millet dizileri izliyor başka eğlence yok dolayısıyla hatırlıyor, 2006 da 'Sırça Saray' hikayesi sağı solu değişmiş, olmuş ‘Serçe Saray’, eski mahalle eski aşk, dul kadın yahu Yasemin Yalçın yeni bitirdi benzeri diziyi daha doğrusu dizi kendi kendini bitirdi, bu yıl aynı konu aynı hikaye bu kaçıncı başka konu hikaye bulamıyormusunuz, bu kadar mı öyküsüz oldu bu millet?

Önce proje diyorsunuz sonra ortada proje yok bastırıp milyon dolarları anlaşıyorsunuz Meryem’le eh o da almıyayım diyecek değil, alıyor paraları ne oynayacağını sormuyor sonra gelen projeler olmuyor kaç tane yazdırılmış olmamış marifet gibi yazıldı çizildi.

Şimdi Halit Ergenç’i proje seçme macerası bekliyor, tamam bunlar büyük paralar, akarken doldurmak lazım da bir oyuncu ne oynayacağını bilmeden alır mı parayı, işin raconu bu mu?

Meryem’i şöhret yapan projeydi, Hürrem’den önce tanıyan var mıydı, milyon dolar ödemek için kendisine kuyruk oluşmuş muydu, hayır. Demek projeler star yaratıyor, tarih, emperyal hisler, harem, kadın, seks kızın şansı yaver gitti Allah için yakıştı da, lakin şimdi işi zor zirveyi aşmak için büyük oyuncu olduğunu kanıtlaması lazım .

Projeye para yatırıp starınızı yaratmak akla gelmiyor mu yoksa starı pazarlamak işin kolay yolu mu, ona da peki ama ortada proje olmadan nasıl oluyor bu?

İşin öbür yüzü ise mevcut dizilerin hikayelerindeki saçmalık.

Herkesin herkesi tanıdığı bitişik nizam gecekonduların olduğu mahallede adamı bahçeye gömüyorlar  kimse fark etmiyor, bu yetmiyor yıllar sonra bir gece adamın biri bahçeye girip bu sefer cesedi gömüldüğü yerden çıkarıyor ev halkı gene fosur fosur uyuyor mahalleli gibi kimse fark etmiyor uykucu bir varoş cesedin gömüldüğü yer.

Bahçeye girip mezarı kazan cesedi taşıyor zengin bir adamın evinin bahçesindeki müştemilatının önüne gömüyor, bu nakli kubur gene kimse tarafından görülmüyor duyulmuyor üstelik zengin evinin güvenlik kameraları filan hikaye herhalde!

Zaten polisin önce başlattığı soruşturmadan da bir şey çıkaramıyor, polis pasif dizide hatta  cesedin gömüldüğünü bilen ve suçlu durumdaki kadınla kırıştırıyor onlar kendi hikayelerindeler.

Bir başka dizimizin finalinde savcı bey Hakkın Rahmetine kavuştu sonra yeni sezonda makamında gördük, adam ya hortladı ya ruhgöçümü (reenkarnasyon) oldu.

Tamam senaryolar, diziler hayal ürünüdür yalan dolandır ama neticede bilimkurgu filan değilse ki onlarda bile müthiş gerçekçi, ikna edici hikayeler var, searyolar gerçeklerin arasına sıkıştırılmış yalanlarla inandırıcı olur, bizim senaryolarda saçmalık arasında gerçek arar olduk.

Adama bu senin kızın diye hiç benzemeyen bir kızı getiriyorlar adam yahu bu bana hiç benzemiyor demiyor, kıza DNA testi yaptırılıyor ve adamın gerçek babası olmadığını kesin olmasına rağmen böylesi önemli bir konu hemşireye verdiği rüşvetle arasında bir sır olarak kaldı.

Adam kızı kendi kızı zanneder, kız adamın babası olmadığını bildiği halde hiç açık vermez! Gecekondu ahalisi bahçesine gömdükleri ceset duruyor zannederler cesedin gittiğinden haberleri olmaz, öte yandan bahçesine ceset gömülü olduğundan zengin adamın haberi yoktur zaten kızının kızı olmadığından da haberi yok adamın...

Dramalar için kriz yazma sanatı derler, saçmalık yazma sanatı değil.

Bu kadar büyük prodüksiyonlarla övünülüyor, büyük paralar, reklamlar, starlara ödenen paralar milyon dolarlar dönen bir sektörde el birliğiyle iyi proje, hikaye, senaryodan vaz mı geçildi diye insan merak ediyor, ve tabii bu minvalde bu iş nasıl yürüyecek diye.

Kadın stara milyon dolar veriyorsunuz, Erkan Özerman’ın seçtiği yakışıklı çocukları paraya boğuyorsunuz da yoksa onlardan senaristlere para mı kalmıyor bilemem. Belki bilmediğim kalemlerde vardır günahlarını almıyayım ama aynı konular dönüp dönüp çekilerek veya yabancı dizilerden koparıp yapıştırılarak olmuyor.

Diziler yürümüyor dayatılanlar arasında bir sıralama yapılınca birileri birinci ikinci filan oluyor tabiatiyle ama sektöre yazık ve izleyiciye ayıp oluyor.

Hani televizyon için aptal kutusu derler, izleyici aptal ya .....artık bu sözü değiştime zamanı izleyici akıllandı da kutu mankafalar toplantısı gibi.

Sacit ASLAN