Şenay Düdek yazdı

Gülben Ergen: "Gülben Ergen, TRT-1’deki programı nedeniyle, pek sahne tekliflerine sıcak bakmıyordu..."

Şenay Düdek yazdı

Akut ve kronik hastalıklarda mineral eksikliklerine dikkat!

Hafta sonu sevgili arkadaşlarım, Akapunktur konusunda süper bir isim Dr. Tayfur Yağcı ve Homeopat Dr. Levent Buda ile La Cigar’da yemekteydik.

Çok şeyler konuştuk. Bitkisel tedaviler... Ortada dolaşan şarlatanlar ve de alternatif tıp... Levent, benim de bir zamanlar IBS (Irıtabl Barsak Sentromu) hastalığında yararlandığım  Homeopati konusunda, Türkiye’de ilk isimlerden. Çok da başarılı. Dünyada pek çok ünlü tarafından kullanılan, bir tamamlayıcı tıp yöntemi olan Homeopati, bütünsel bir yaklaşım. Yani hastalığa değil, hastaya bakıyor. Böylece kişiye özel bir uygulama ortaya çıkıyor. Doğal kaynaklı ilaçlar (bitkisel, mineral vb) ile tedavi amacını güden bu yöntemi, İngiliz Kraliyet Ailesinden, Karl Lagerfeld’e, David Beckham’a kadar pek çok ünlü kullanıyor.

Levent, Klasik Homeopati Derneği başkanı oldu. Türkiye’de, homeopati amaçlı olarak kurulan ilk dernek olması nedeniyle, 127 üyesi olan bu derneğin, bütün üyeleri sağlıkçı. Derneğin amacı Türkiye’de Homeopatiyi yaygınlaştırmak,

Zihni ve ruhu etkiliyor

Sohbet sırasında Levent, 18 Haziran’da, Kaya Thermal Otel’de vereceği, biyokimya tuzları eğitiminden söz etti. Bizlere hayli uzak gibi görünen bu terim, aslında vücudumuz, yaşamımız için çok önemliymiş. Bundan Yaşam Koçu olan Ercan Üşümez’de söz etmişti.  Doktor Wilhelm Schüßler (1821 – 1898), “Biyokimya” terimini, kendi sağ altım metodu için seçmiş. Bu metot, vücuttaki hastalıkların, belli başlı minerallerin eksikliğine dayanılarak, sistematik mineral alımı ile bunların iyileştirilebileceği varsayımı üzerine kurulmuş. SchüBler tuzları, organizma üzerinde, dengeleyici bir şekilde etki eder ve iyileşmeyi teşvik edermiş. Metabolizmanın daha düzgün ve dengeli çalışmasını sağlarmış. Mineraller, vücut fonksiyonları için de önemli bir tamamlayıcıymış. Vitaminlerde olduğu gibi, bunlarda yaşamsal besinlermiş. Pek çok siyasetçi kullanıyormuş. Gıdalar ile almamız gereken, kimyasal elementlermiş (anorganik tuzlar). Vücut bunları içine alır ve işler, fakat kendisi üretemezmiş. Metabolizmanın sorunsuz çalışmasını sağlarlar. Sağlık ve sıhhatten fazlasını desteklerlermiş... Levent anlattıkça, Tayfur’da bu konudaki fikirlerini söyledikçe, konu ilgimi çekti. Bir de Levent, “ Mineraller vücuda, zihne ve ruha etki eder. Bu minerallerin, birbirlerine eşit nispette bulunmamaları, hastalıklara neden olur.” Deyince konuyu daha da açmasını istedim. Bakın ortaya ne kadar önemli, bilmemiz gerekli bilgiler çıktı.
Peki eksiklikler nasıl oluşur
Bir çok akut ve kronik hastalıkta, başarılı bir şekilde kullanılan mineraller vücudu güçlendirirmiş. Eksikliği ise önemli rahatsızlıklara yol açarmış. Peki eksikliklerin nasıl oluştuğuna gelince, buyurun Levent’in sözlerine kulak verin ;
*Mineral madde eksikliğinin en bilinen nedeni, yeterli olmayan ve tek düze beslenmedir. Buna da tek düze gübreleme, doğallığın bozulması, izolasyon ve konserveleme neden olabilmektedir. Bir takım tek düze beslenme şekilleri de, mineral madde eksikliklerini şiddetlendirmektedir. Hiçbir şey değilse bile, örneğin bazı perhiz şekilleri ya da oruç şekilleri buna sebep olabilmektedir.
*Bir diğer neden ise enerjik yüklü bir çevrede bulunmak olabilir. Özellikle de uyku mahallinde (Arz radyasyonu, elektrosmog, aynalardan kaynaklanan yansımalar, vb.)
* Mineral madde dengesinin, sıkıntıya girmesinin ayrı bir nedeni de, kişinin sürekli hücresel zehirlenmesinde (ağır metaller, barsak flora bozuklukları, bağımlılıklar) yatmaktadır ki, bunun belirtileri de genelde, vücudun gösterdiği alerjik reaksiyonlardan fark edilebilir.
*Diş bölgesindeki sıkıntılar küçümsenmemeli ve uzun vadede takip edilmelidir.
* Şayet çalışmakta olunan iş, hiç bir şekilde mutluluk vermiyorsa (Stres) ya da çok büyük baskı altında bulunuluyorsa (Rekabet, performans), değerli mineral maddelerin kaybı yüksek olur.

Kıbrıs Liman’a Gülben’li açılış

Gülben Ergen, TRT-1’deki programı nedeniyle, pek sahne tekliflerine sıcak bakmıyordu. Özellikle de Kıbrıs’dan ve Casino’lardan gelen tekliflere. Fakat Kıbrıs Liman Otel ve Casino sahipleri Ergen’i ikna etmişler. Gülben, kısmetse 26 Haziran Pazar, Liman Casinosu’nun açılışında sahne alacak. Kıbrıs’ın en büyük casinosu olacak olan Liman, 3 bin metrekare... Yalnızca yenilenmesi 25 milyon dolara mal olmuş. On tane mimar çalışmış. İkisi Las Vegas’tan gelmiş. Otelin bütün odalarındaki mobilyalar altın varak. Akıllı bina sistemi ile yapılmış. Lüks abartılmış. Diğer otellerde kalanların bile görmek için geldiği ve şaşkınlıkla gezdiği Liman Casino’da, çalışanların en az iki lisan bildikleri ve çok özel bir sınavdan geçirilerek alındığı söyleniyor. Gülben, bu gece için de çok özel hazırlanıyormuş. Açılışa gelecek olanlar arasında, iş, siyaset, spor dünyasından da çok önemli konuklar varmış...    


İzmir Efesi devam

Başlık size neler düşündürdü ilk anda bilmiyorum. Amma benim için o İzmir Efesi, delikanlısı, Adam gibi adam, dost ve bulunduğu yere yakışıyor. Evet, Mahmut Özgener’den söz ediyorum. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı’ndan...

Sıkıntı aile özlemi

Bu görevini, bu güne değin hiçbir şaibe altında kalmadan, dik durarak, tüm kulüplere aynı mesafesini koruyarak yapan, Rahmetli Hasan Doğan’dan sonra, kaliteyi artırarak, görevine büyük saygınlık getiren Mahmut Özgeren, Mahmut Başkan bence kalmalı. Geçtiğimiz yaz onunla ve dünya güzeli eşi Ayşe ile Çeşme’de bir röportaj yapmıştım. İki oğlu da yanındaydı. Babalarını çok özledikleri belliydi.Dizinin dibinden ayrılmıyorlar, sırtından inmiyorlardı. Eşi Ayşe, Mahmut’un daha geçen yazdan, bu görevi artık bırakmasını istiyordu. Sanırım Mahmut’un üzerinde aile baskısı çok. Amma ne olursa olsun kalmalı. Hiç olmazsa bir dönem daha herkes dişini sıkarak, yani çocukları, eşi ve İzmir’deki tüm yakınları Mahmut’a destek vermeli. Bu başarı göz ardı edilmemeli. Hele hele çıkardığı Şiddet Yasası’nın bu yıl semeresini görecekken... Herkesin, sporla ilgilenen sokaktaki vatandaşın ve de özellikle de Ege ve İzmirlilerin, makamına çok yakıştırdığı sevgili arkadaşım Mahmut kalmalısın...Sevgili Ayşe “Davulun sesi uzaktan hoş gelirmiş” biliyorum...Amma haydi bir dönem daha...Size o yakışır. Tarafsız yönetimi, aslan gibi duruşu ile haydi İzmir Efesi bir dönem daha devam...

Şenay DÜDEK (Hürriyet / EGE)