Senin babanın gözü doymak bilmedi yavrum
Evlendirme programlarının kadrolu bekarları var.
Onlar aylar hatta yıllarca aynı programa gidip geliyor ve bir türlü kendilerine uygun birini bulamıyorlar.
Bazılarının tek amacı ekrana çıkmak, ünlü olmak.
Onlara gelen adayların da derdi tam olarak bu aslında.
O kerameti kendinden menkul kişilerin uyduruk şöhretinden yararlamak.
Herkesin derdi kendi çıkarı yani...
Onlardan biri, artık göre göre yüzünden de kendisinden sıkıldığımız bir adam sonunda muradına erdi.
Gitti kendisinden 25 yaş kadar küçük bir kadınla nişanlandı.
Takmış genç eşini koluna, ağzı kulaklarında...
Yaşı 50'nin üzerindeki erkeklerin kendilerinden 25-30 yaş küçük kadınla beraber olma hevesi çevreye karşı "Bakın bende iş bitmedi" deme telaşından başka bir şey değil asla.
Ağarmış saçlarına bakmadan genç kadınları, hatta daha eşlerinden bile boşanmadan ve dahi utanmadan koluna takanlara sormak lazım: "Güzel kardeşim sen bu insanın senin sadece 'bulunmaz hint kumaşı karakterine' geldiğine gerçekten inanıyor musun?"
Paranız, pulunuz, mevkiniz, şan, şöhretiniz olmasa o genç kızlar size bir dakika katlanır mı acaba?
Böyle bir tiyatronun içine bile bile girmek zavallılık değil de nedir?
Ama bizi ilgilendiren, insanların kompleksleri ve uçkurları yüzünden kendilerini rezil etmeleri değil.
O kadınların "mirastan bize de pay kalsın" hırsıyla dünyaya getirdikleri o çocuklar...
Üzerlerine hayat boyu sürecek bir kavganın, pespaye bir savaşın yükü bindirilmiş çocuklar...
Yıllar geçecek, emri hak vaki olacak ve Allah sıralı ölüm verirse sen gideceksin ama arkanda saçma bir kaos bırakacaksın.
Neden? Seninle sadece mevkin ve paran için evlenmiş ikinci, üçüncü karıların "kâra ortak olmak için" ardı ardına doğurduğundan...
Analarının hayat sigortası ve para kasası olarak gördükleri o çocukların ne suçu var peki?
Yıllar önce Ataköy'de yaşanan bir kepazelik vardı hatırlarsanız.
Oldukça zengin ve mafyatik işlere de bulaşan bir isim rahmetli olunca, bir çok kadınla beraber olduğu, aralarında ünlü bir şarkıcının da bulunduğu kadınların her birinden de birer çocuk yaptığı öğrenilmişti.
Beklenmeyen ölümünden sonra o kadınlar çocuklarına mirastan en büyük payı almak için birbirine girdi.
Bu arada adamın bilinmeyen başka kadınları ve çocukları da ortaya çıkınca iş mezarı kazıp DNA örneği almaya kadar gitti.
Şimdi hayatta olup da 'metreslerini' gerine gerine koluna takan bazı ünlü isimlerin de başına gelecek bundan farklı olmayacak gibi görünüyor.
Belki onların da mezarları kazılacak, ortaya yeni kadınlar, yeni çocuklar çıkacak.
"Senin yatacak yerin yok" sözü bazıları için gerçek olacak.
SACİT ASLAN