Sevim Gözay'dan Elif Aktuğ'a özel açıklamalar
Yazıyı 'sevgili', televizyon programını 'evli' olmaya benzeten Sevim Gözay; programını, hayatındaki öncelikleri, aşka ve ilişkiye bakışını Elif Aktuğ'a anlattı...
× Sezona yeni kanalında iki programla başladın, biraz
bahsetsene 'yeni cicilerinden'...
Hızlı gelişti evet, nisanda kültür- sanat kuşağını devraldım,
ismini yenileyip 'Artİst' dedik ve başladık. Ekip zaten deneyimli
ve bana çok uygun bir kafada. Genel Müdür Tolga Alişoğlu'yla da,
Program Koordinatörü Özgül Apaçe'yle de çok iyi anlaşıyor ve yol
alıyoruz. Yaz programı da başlarken söylenmişti zaten... Yaz
gecelerine uygun sohbetli, müzikli, neşeli bir program
hedefliyoruz. Adı çok şahane, 'Bazıları Sıcak
Sever'...
MARILYN'E AŞIĞIM
× İki program birden olunca, insan birini daha fazla sever mi
acaba?
'Hepsi benim bebeğim' dermişim. Senin aynı hafta üç röportaj yapman
gibi... Birini az, öbürünü daha fazla sevebilirsin. Gayet tabii bir
şey. Değil iki ayrı program, aynı programın her bölümünü bile aynı
sevemezsin. Dün vasat geçmiştir mesela ama bugün süper olur. Daha
çok seversin. Konukla, konuyla enerjin ne kadar tutuyor, seni ne
kadar ilgilendiriyorsa iyi ve etkili iş çıkar. İnsan malzemesi
sonuçta. Seyirci de olan bitene benzer bir ilgi duyuyorsa hele,
gelsin saadet...
× Programın adına bayıldık; bu adı seçmende Marilyn'e
bayılman söz konusu muydu?
Bayılmak, tam isabet, evet! Bütün dünya gibi ben de aşığım ona
hala... Güzelliğin, dişiliğin, sıcaklığın ve gizemin mükemmel
karışımı. Bir hediye gibi geldi bu dünyaya. Ve kendinden başka
herkesi mutlu edip gitti. Ölümünden 50 yıl sonra bile unutamıyoruz,
yerine kimseleri koyamıyoruz işte. 2012 'Marilyn Monroe
Yılı' ilan edildi dünyada bu yüzden. Tüm konuklarımız ve
seyircilerimizle biz de partiye katılıyoruz, SkyTürk 360
ekranında... Bir yaz programına daha güzel bir isim de olamazdı
bence. Umarım bu sıcak programı herkes sever.
× Sohbet programları esasen birbirine benziyor, senin
işleri farklılaştırmak gibi bir özelliğin var, neler yapacaksın
merak ediyorum doğrusu... Kadronda kimler var?
Çok teşekkürler Elif'çiğim, stres yaptım bak şimdi. Program
içyapım, dolayısıyla aynı kadro devam ediyoruz yola. SkyTürk 360
iyi bir trend yakaladı yılbaşından bu yana. Kısıtlı bütçelere
rağmen niteliği yüksek işlere imza atan butik bir ekran. En önemli
farkı da özgün fikirlere ve çoksesliliğe açık olması. En kıymetli
şey bu artık, biliyorsun! Programa gelince; 12 Haziran'da
başlıyoruz... Canlıyız ve haftada 3 gece ekrandayız. İddiamız ve
hedefimiz; dizi yorgunu izleyiciye tatlı, sıcak, püfür püfür, hiç
bitmesin dedirten 'sarışın' bir yaz geçirtmek... Aşklar, şarkılar,
uzun yaz geceleri, ağustos böcekleri, begonviller, çardaklar, kiraz
dalları, yasemin kokuları, film gibi hikayeler... Özlediğimiz tüm
güzellikler olacak programda.
CANLI YAYIN CADI
KAZANI
× Sana daha önce de sormuştum aslında, yazarlık mı televizyonculuk
mu diye; bu defa hangisinden nasıl bir haz alıyorsun diye
soracağım?
Önceki sefer demiş miydim; televizyonu kocam, yazıyı sevgilim gibi
hissediyorum ben. Yazı baştan çıkarıcı, çünkü çok özgür. Ekranda
olmak ise evlilik gibi... Kuralları, sorumlulukları çok fazla.
Ateşi devamlı harlayacaksın ki sönmesin. Tembellik edip serdiğin an
gözü başkasına kayar! Çok yorucu bir kariyer aslına bakarsan. Fakat
bu sezon bu Artİst, hemen peşinden Bazıları Sıcak Sever derken,
karnımda kelebekler uçuşmaya başladı tekrar... Kocaya yeniden aşık
olmuş gibiyim. Pek bir hoş, pek bir cazibeli görünüyor
gözüme.
× Kendini seyreder misin sonradan, eleştirir misin
kendini?
Hem de nasıl! Canlı yayın tam cadı kazanı bu açıdan. Başlarda
hele... Heyecandan konuşamayıp saçmaladığım oldu. Bırak seyretmeyi,
yayında kendime söylenmeye başladım artık. 'Şöyle dedim ama
böyleydi affet sayın izleyen, ah benim şu sarı kafam'. Çekinmiyorum
izleyiciye dert yanmaktan. Eskiden çok takardım kendime. Vay niye
öyle dedim, niye böyle güldüm diye yer dururdum kendimi. Narsistik
bir sakatlık var oysa o bakışta. Mükemmeliyetçilik diyorlar ama
kendini haddinden fazla önemsemek aslında. Gerek yok kendini o
derece abartmaya. İtici bir şey. Zorlamıyorum o yüzden artık.
Çatlasan da, patlasan da insansın işte. Bunu kabul edince daha
kolay yürüyor hayat.
× Güzelliğinle, kıyafetlerinle ne kadar uğraşıyorsun? Ne
kadar güzelleştiğin konuşuluyor bir süredir. Nedir bunun sırrı
kuzum, bir bildiğin varsa hemen söyle...
(Gülüyor) Çok alemsin Elif! Güzelleştiysem tek sebebi az önce
söylediğim şey. Savaşmayı, didişmeyi bırakıp, kendini ve olayları
kabule geçince daha güzel bakmaya başlıyorsun. İnsanlar da daha
güzel olduğunu düşünmeye başlıyor. Aynalar meselesine gelince;
kılık kıyafetle de uğraşmıyorum artık. Köpeğim Arwen sayesinde
tipim kaydı zaten. Yağmurlu bir günde gör bizi parkta, 'evsiz'
zannedersin yemin ederim. Alışverişi de bıraktım artık. Al, al, al!
Nereye kadar? Ne dolaba, ne eve, hiçbir yere sığamıyoruz
hiçbirimiz. Programda Spazio giydiriyor sağ olsun. Günlük hayatta
da eskilerimi giymeye devam ediyorum. Bol bol da
dağıtıyorum.
× Ekranda neye tahammül edemezsin, hiç seyretmediğin veya
'kaçırmam' dediğin neler var?
Reyting garabetliklerine ve ikiyüzlülüğe tahammülüm yok. Kamera
ışığı sönünce canavarlaşan tiplerin ekrandan sırıtmasına
dayanamam... Bütün o erdemli pozlar falan, midemi bulandırıyor.
Ekranda tutuyor diye kabadayılık kılığına bürünenler de öyle. Dizi
de takip edemedim bu sezon. Bir tek 'Yalan Dünya'yı evdeysem kesin
izlerim. Metni çok zeki ve temas ettiği yerler tam isabet. Galip
Tekin'in 'Acayip Hikayeleri' iyi iş bir de. Bir bölüm seyrettim
geçen gün, kurguya, çekime bittim, tam benlik. 'Şeffaf Oda'yı
izlerim yine yakalarsam.
BABAM FİLM GİBİ ADAM!
× Babalar Günü yaklaşıyor ve biliyorum ki senin hayatında babanın
apayrı bir yeri var, ona bir şeyler söylesene
buradan...
Babacıııım geliyorum, var mı bir isteğin? Bir gün de 'Şunu al'
desin değil mi, yok! Gazete dışında bir şey istediğini duymadım
bugüne kadar. Her şey için şükreden ve daima 'İyiyim' diyen bir
adam. Allah sağlık sıhhat versin... Tanışsan ne hikayeler anlatır
sana, bayılırsın. Film gibi adam. Ustam o benim. Var olmanın ne
demek olduğunu ondan öğrendim.
× Hayatındaki öncelikler nelerdir; işin, aşkın veya köpeğin
Arwen desem? Arwen neler yapıyor anlatsana...
Ah Arwen! Hayatımın yıldızı o benim. Herkes beni televizyoncu-yazar
biliyor ama asıl işim Arwen'e hizmet benim. Mama, tuvalet servisi,
oyun arkadaşlığı, park, deniz sefaları... Hayat Arwen'e güzel
valla. Topuklu ayakkabı giydim mi küsüyor bana. Biliyor çünkü
gidiyorum ve o evde kalacak! Gözleri devirip kafayı yere koyuyor
anında. Bir edalar, bir haller, görmen lazım. Dünyanın en güzel
suratı. 'Anne para kazanıp gelecek sana mamalar alacak' diye
anlatıyorum her sefer. Kuzuların sessizliği işte... Bakıyor kafayı
büküp büküp. Gelince yaramazlık yapmadıysa kesin ödül var. Ben
çıkınca ilk iş mutfağa dalıyor çünkü. Yiyecek ne bulursa getirip
salonun ortasında bir güzel ziyafet çekiyor. Bir kilo baklava yiyip
bütün gün uyumuştu bir sefer. İki ekmek yemişti bir seferinde de.
Çaresiz ev kadını...
BİR DAHA, BİR DAHA AŞIK OLUNMAK İSTİYORUZ
× Bugünlerde hep olaylı biten evlilikler konuşuluyor. Neden
ayrılsak da bitmiyor öfke?
Yaralı insanların ilişkileri de yaralayıcı oluyor. Yapacak bir şey
yok. Aşkı bu kadar yüceltince çakılması çok sert oluyor tabii.
Aşktan daha kıymetli kriterler var halbuki. İyilik- kötülük dengesi
gibi, adalet gibi. Dengelerin gözetilmediği yerde aşktan ziyade
egolar ve hırslar oluyor. Aşk yakan- yıkan bir şey gibi gazlanıyor,
herkesin de işine geliyor ya 'günahkar aşık'
rolü...
× Bu durumu bir miktar da biz kadınlar yaratmıyor muyuz,
bizim derdimiz ne Allah aşkına?
Derdimiz çok basit aslında. Hayatımızın kolaylaştırılması. Aşkla ve
sadakatle sevilmek. El üstünde tutulmak. Hayran olunmak.
İnceliklerle, tutkuyla, şehvetle, sürprizlerle baştan çıkarılmak.
Bir daha, bir daha, bir daha aşık olunmak. Dünyanın en güzel
kadınıymışız gibi hissettirilmek. Bütün istediğimiz bu! Anlayamadı
gitti şu erkekler bizi. Şaka değil gerçekten istiyoruz bunları.
Bundan aşağısı kesmiyor. Tüm metropollerde kariyerli bekar kadın
enflasyonu var öte yandan. İş hayatı ve başarı iktidar sahibi yaptı
kadını.
× Bu da sonunu mu getiriyor ilişkinin?
İlişkiler eskisi gibi 'bir yastıkta kırk yıl'a uygun yürümüyor o
nedenle. Erkeğin suyuna gitmeyi beceremiyoruz ve ilişkide patron
kesiliyoruz. Pamuk Prenses öldü, yaşasın 'çelik' prenses! Ama erkek
doğası buna hazır değil maalesef. İktidarı kadınla paylaşa paylaşa
'feminen'leşti de erkek. Sorumluluk üstlenmek istemiyor artık
eskisi gibi. Eve, kadına, çocuklara bakmaya talip değil.
'Sevişeyim, kaçayım yarın iş var' modunda. Erkeği suçlayarak
çıkamayız ama bu işin içinden. Biz yaptık bunu. Böyle olsun
istemedik belki ama yan etkiler gerçeği...
× Evlilik niye başarı olarak görülüyor peki?
Bu haliyle kabul görmeyi mucize sayıyor çünkü kadın. Eskiden mahzun
olurdu hani gelinler. Annemin bir fotoğrafı var, öyle kırılgan ki
gelinlik içinde. Şimdikiler 32 diş sırıtıyor. Cüzdan sallıyor.
Patron çünkü! Hollywood'un ve magazinin etkisi de çok tabii. Aşk
evliliği trendini de Hollywood'a borçluyuz esasen. Tam evlenecekken
başkasına aşık olup cayan gelin filmlerini düşün! Üst üste izlesen
aşktan soğursun evelallah.
OKUMUŞU OKUMAMIŞI BÜTÜN ERKEKLER KOMPLEKSLİ
× Bir süre önce Serdar Akinan'a bir yazısından ötürü epey sert
cevap vermiştin, erkekler medyada birbirini kolluyor ama kadınlar
aynı şeyi yapmıyor diyordun. Her meslekte bir dayanışma var mı
sence?
Onu bilmiyorum da genel anlamda erkeklerin belli konularda bir
olduğunu/olabileceğini düşünüyorum. Sosyal medya denen filtresiz
ortam bunun ispatı. Aklı başında zannettiğin dünkü çocuk ne
hezeyanlar yaşıyor ulu orta görüyorsun. Kürtaj yasağı
protestocularına 'kaşar' diyor kuşcağız beyniyle mesela. O
kadınlardan biri, tek bir bakışıyla tek ayakta nöbet tutturur
dangalağa halbuki.
Kedi- ciğer ilişkisinden farkı yok bizde kadına bakışın. Okumuşu
okumamışı falan da fark etmiyor. Hücrelerinde var o kompleks.
Birkaç iyi adam var elbette... Ve asla onlara değil lafım. Onlar
olmasa çekilmez zaten bu hayat.
× Kürtajın bu şekilde konuşulması seni rahatsız etti mi,
kadınlar üzerinden yürütülen bu politikayı nasıl
değerlendireceksin?
Rahatsız etmez olur mu! Basiretsiz bir politika. Cadı avı bir nevi.
'Keyfi kürtaj' diye bir şey tasavvur ediyor ve bununla
savaşıyorlar. Kadına hakaret bu. Makul yetişkinlerin doğmamış bir
candan daha değersiz olduğu da büyük riya. Çocuk imgesiyle
yaratılan sulu gözlü politikalar vasatı tavlamaya yarıyor tabii.
Sabır diliyorum cümlemize.
× Başbakan'ı despot bir babaya benzetmişsin geçen günkü
yazında, böyle bir babayı kim ister?
Saygı ve sevgiye
ihtiyacımız var tabii ki. Sevmek zorunda değil kimse kimseyi tabii
ama saygı farz. İktidar da olsan, baba da olsan, seni sen yapan
insanlara saygı duymakla mükellefsin. Hak geçer yoksa. Kul hakkının
telafisi yok.
× Okullara 'karakter' dersi eklenecekmiş, sence işe yarar
mı uzun vadede?
Yarar yarar. Konserve karakter üretmek şahane fikir. Ancak atlanan
şu ki 'karakter' kişisel bir olgu. Okul ve çevre koşulları tıpa tıp
aynı olan iki kardeşi gözlemleyerek çok seri algılanabilir. Doğanın
bahşettiğine müdahale etmek kula nasip edilenler arasında değil.
Endişeye gerek yok öte yandan.
ELİF AKTUĞ