Sevişmek lazım!..

Sevişmek lazım!..

Sevişmek lazım!..

Sevişmeyen kadınlar, sevişmeyen erkekler

Daha önce bir yazımda belirtmiştim: "İlişki; ruhun ruha, bedenin bedene iyi gelmesi halidir" diye.
 
Çiftlerle çalışırken, kadın ya da erkeklerin eşleri ile sevişmek konusunda ’isteksizlik’ durumunun yaygın bir problem olduğunu gözlemlemekteyim.
 
Sadece bana başvuran danışanlarımdan yola çıkarak, bu konuda ağırlıklı olarak erkeklerin eşleri ile ilgili daha çok şikayetçi olduklarını söyleyebilirim ama bu konudan muzdarip kadınların da sayısı az değil.
 
Öte yandan, çift terapilerinde eşinin kendisiyle sevişmediği ya da cinsel beraberlik talebi genel olarak reddedildiği için bundan şikayetçi olan kadınlar da var.
 
Bu ülkede, 35 ve 40’ lı yaşlarında hala bakire olan kadınlar da var. Üzücü değil mi?
 
İnsan neden sevişmek ya da seks yapmak istemez?
 
’Sevişmek’ ve ’seks yapmak’ arasında fark var mıdır? Önce ona bakalım.
 
Sevişmenin TDK sözlük anlamı; ’Birbirini sevmek’.
 
Sevişmek,‘sev-‘, yani ‘sevmek’ fiilinden geliyor,  bu köke de ‘-iş’ yapım eki yani işteşlik eki geliyor. İşteşlik eki, bir eylemin karşılıklı olarak yapıldığını anlatır. ‘Sevişme’ de, karşılıklı iki insanın yaptığı bir sevme eylemi.
 
Yaygın görüş, ’sevişmek’ ve ’seks yapmak’ eylemini anlam bakımından birbirinden ayırmak eğilimindedir. Bir karşılıklı olma halinden sözettiğimize göre, sözkonusu da ’insan’ olduğuna göre, sevişme-seks birbirini bütünleyen eylemler topluluğudur.
 
Desmond Morris, insanın cinsel birleşme eylemini hayvandan ayıran önemli bir farka işaret etmiştir; iki ayağımızın üzerinde olduğumuz ve yüzyüze baktığımız için, karşımızdakinin kişiliğinden etkilendiğimizi ve cinsel eylemlerimizin bundan bağımsız olamayacağını öne sürmüştür. Yani işin içine anlam, duygu ve etkileşim örüntüsü girmektedir.
 
Cinsel birliktelik, ikili ilişkilerde olmazsa olmazlardandır ancak yukarıda belirttiğim gibi, dürtüsel olmanın dışında pek çok faktörden etkilenir.
 
Sağlıklı bir beden ve ruh, cinsel yaşamın kalitesini arttırır. Aynı şekilde eşler arasındaki sağlıklı iletişim ve paylaşım da, cinsel yaşamın öncülüdür.
 
Tabii ki bir yetişkin oyunu olarak, cinsel yaşamın içinde fantezi boyutunda yaşanan aniden, hızlı ve farklı heyecanlar verecek durumlar da olacaktır amma velakin ille de kişi değerli ve özel olduğunu hissetmek isteyecektir.
 
Yatakta eşlerin birbirlerini iyi tanıması, ön sevişmeye zaman ayrılması, bu konuda birbirlerine açık olmaları önemlidir.
 
 Yaygın görüş, kadının seks öncesi daha duygusal bir zeminde, romantik davranışlar beklediği ve cinsel eylemin bunların arkasından geldiği ve eşiyle arasında problemler varsa, sevişmek istemediği yönündedir.
 
Böyle hisseden erkeklerin de sayısı az değildir. Erkek de eşiyle kavga etmişse, bir süredir devam eden sorunları varsa, eşine kızgınsa sevişmek istememektedir. Sanki erkek her durumda hazır asker gibi algılansa da, işin aslı öyle değildir.
 
Günümüzde erkeklerin iş stresi, başarı konusundaki rekabeti ve kendisine zaman ayırmadaki sınırlılıklar gibi nedenler cinsel istek ve performansını olumsuz yönde etkilemektedir. Kadının zaman zaman cinselliğe isteksiz olması kadar ,erkeğin de kimi zaman hazır olmadığını söylemesi normal bir durumdur.
 
Kadın açısından baktığınızda ise ev, iş ve çocuk üçgeninde gece kendini enkaz altında kalmış gibi hissedebilmekte ve cinsel yaşamı olumsuz etkilenmektedir.
 
Cinsel istismara uğramış kişilerin de, yetişkin dönemde cinsel yaşamında sorunlar yaşadığını biliyoruz.
 
Zor geçen çocukluk yılları, ebeveynlerle kurulan sağlıksız ilişki de olumsuz etkenlerden.
 
Eğer, cinsel yaşamı olumsuz etkilyecek bir cinsel işlev bozukluğu varsa -erken boşalma, ereksiyon bozukluğu, vajinusmus, orgazm bozukluğu- gibi mutlaka profesyonel bir yardım alınmalıdır çünkü böyle durumlar da giderek eşlerde isteksizliğe sebep olurlar.
 
Ama bunların dışında kadınlarla ilgili önemli olan iki konu var:
 
Birincisi; cinselliğe dair katı ve yanlış inançları olan, yetişme çağında anne ile bu konuda gerekli etkileşimin olmadığı kadınlarda cinsel yaşamda zorlanmalar görülebilmekte. Eşine "Asla sana oral seks yapmam" diye başlayan bir diyalog açıldığında; bunun pis, mide bulandırıcı, ayıp, günah ve zevk vermeyen bir durum olduğu inancı ortaya çıkmaktadır.
 
Halbuki kendinizi vererek ve haz almayı isteyerek yani kendiniz için de seviştiğinizde ve partnerinizin keyif aldığı birşeyden dolaylı olarak sizin de etkileneceğinizi düşünürseniz, ’oral seksi’ de bu çok özel bütünleşmenin küçük bir bileşeni olarak göreceksiniz.
 
Tabii ki öncelikle partnerinize keyif ve haz vermeyi seveceksiniz ancak o zaman oral seks erotik hale gelir.
 
Kadınlarla ilgili ikinci durum, ’obsesif kişilik’ özellikleri. Detaycı, mükemmeliyetçi, aşırı sorumluluk sahibi, görev insanı, takıntılı özellikleri olan kadınların cinsel beraberliğe de görev gibi baktıklarını, öyle deneyimlediklerini, sanki iş yapıyorlarmış gibi davrandıklarını gözlemlemekteyim.
 
Aşırı kontrollü oldukları için sevişmekten, seks yapmaktan haz alma duyumlarını geliştiremedikleri, yanlış ve doğruları siyah ve beyaz kadar iki uçta olduğu için, cinselliği de bu şekilde sınırlamaları nedeniyle zorluklar yaşadıkları görülmektedir.
 
Bu kişilik özellikleri olan kadınlarda, cinsel birliktelik sırasında ’orgazm’ sorunları da daha sık görülmektedir.
 
Hem erkekte hem kadında, cinsel isteksizliği etkileyen diğer pek çok faktör vardır:
 
Metabolik hastalıklar; şeker hastalığı, hormon bozukluğu, şişmanlık gibi...
 
Depresyon da, cinsel isteksizlik yaratan ruhsal bozukluklardan biridir.
 
Eş ile ilgili fiziksel beğeninin azalması.  Kadınların dişi özelliklerini ön plana çıkarma konusundaki isteksizlikleri, erkekleri olumsuz etkilemekte. Erkeklerin  ise kendini bırakmış, bakımsız, giyimine özen göstermeyen ve kilolu olmaları da kadınları etkilemekte.
 
Erkeklerde, testesteron seviyesi de önemli olabilmekte. Bu konuda üroloğa gitmekte yarar olduğu söylenebilir.
 
Efendim, bütün bunların neticesinde en önemli husus; yatakta teslimiyettir. Yatakta bir kadın ve bir erkek olarak tümüyle kendini bırakabilme, en önemli cinsel olgunluk göstergesidir.
 
Kafanın da biraz cinsellikle meşgul olması gerekmez mi? Bu konuda düşünmekten bile kaçına kaçına artık aklına bu tür konular, imgeler ve fantaziler gelmeyen, pornografik materyallere aşırı tepkili ve mastürbasyon bile yapmayan kadınlarımız var; zamanında aile ve çevresi tarafından budanmışlar...
 
Sevişmek lazım... Olmuyorsa, zor oluyorsa soruna doğru açıdan bakıp bu durumu aşmak lazım...
 
Geçmiş yıllarda, oyun yazarı ve şair olan bir arkadaşım şöyle demişti: "Sevişirken öç alıyoruz hayattan". Sahi ne demek istemişti?

Uzm. Psikolog, Psikoterapist Ruşen Nur Arıkan /MİLLİYET İNTERNET SİTESİ

Konular Kadın / Bakım