'Sır tutmak' sağlığı kötü etkiliyor!
Sır tutarken en büyük zorluğun, sosyal ilişkilerimizde onu saklamak için gösterdiğimiz çaba olduğunu düşünebilirsiniz. Ama aslında öyle değil. Tam tersine bireyler bunu sıkıntısız yapabiliyor. Probleme yol açan, kimsenin yanınızda olmadığı anlarda sürekli bu konuyu düşünmeniz.
Hayatında sır tutmayan kişi yoktur sanırım. Özellikle kendimizle ilgili, başkalarının bilmesini istemediğimiz sırlarımız mutlaka vardır. Dışarıya karşı kendimizi nasıl prezente ettiğimiz, kendimizi değerli hissetmemiz açısından önemlidir. Bu yüzden kendimizle ilgili beğenmediğimiz özellikleri sır olarak tutmayı yeğleriz. Micheal L Slepian ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada, insanların yüzde 97'sinin, herhangi bir anda en azından bir sırrı olduğu, ortalamada bir kişinin yaklaşık 13 sırrı olduğu gösterilmiş. Geniş bir anket çalışmasında, tutulan sırların genellikle; tercihlerle, tutku düzeyindeki isteklerle, seks veya ilişkilerle, aldatmayla, başkalarının güvenine karşı sadakatsizlikle ilişkili olduğu görülmüş. Bunun üzerine Columbia Üniversitesinde, sır tutmanın, insanların iyi hissetme halleri-yaşam kalitelerine etkisi araştırılmış.
Pratikte değerlendirildiğinde, sır tutarken en büyük zorluğun, sosyal ilişkilerimizde onu saklamak için gösterdiğimiz çaba olduğunu düşünebilirsiniz. Ama aslında öyle değil. İşin bu kısmı kişiyi yormuyor. Bireyler bir şekilde bunu sıkıntısız yapabiliyor. Probleme yol açan, kimsenin yanınızda olmadığı anlarda sürekli bu konuyu düşünmeniz. Sır tutmak bizi, yalnız olduğumuz anlarda rahatsız ediyor. Bu da iyi olma haline, yaşam kalitesine negatif olarak etki ediyor. Journal of Personality and Social Psychology dergisinde 2017 yılında yayımlanan bu çalışmanın ardından olayı daha detaylı inceleyen ikinci bir çalışma dizayn ediliyor. Bu defa tuttuğumuz sırrı biriyle paylaşmanın nasıl etki edeceği araştırılıyor. İlginç sonuçlar elde ediliyor. Sırrınızı bir kişi ile paylaştığınızda bu sizin sosyal ortamlarda sırrınızı tutmak için gösterdiğiniz çabayı etkilemiyor. Yine aynı şekilde başkalarından gizlemeye devam ediyorsunuz. Fakat sırrınızı bir başkasıyla paylaşmak, yalnız kaldığınız anlarda sürekli bu konu üzerinde düşünmenizi engelliyor. Sır hâlâ sır olarak kalsa da bir nevi iç rahatlaması yaşıyorsunuz. Bu da iyi olma haliniz ve hayat kaliteniz üzerine pozitif etki ediyor. Bahsettiğim bu araştırma da
Social Psychological and Personality Science dergisinde 2018 yılına yayımlanıyor. Şimdi bir kıyaslama yapalım. Kendimizle ilgili bir sırrı bile tutmak bu kadar zorken, başkasının sırrını nasıl tutabiliriz? İnsan canlısı bencildir. Buna rağmen kendi sırrımızı bile tutmak zor geliyorsa, başkasının sırrını en azından çok yakın gördüğünüz bir arkadaşınızla paylaşmanız beklenen bir hareket. Tabi o arkadaşınız da en az bir kişiyle daha paylaşacaktır. İki kişinin bildiği sır değildir. Mutlaka bir başkasıyla paylaşılmıştır.
Zaman aralığı genişledikçe, kendimizi doğru değerlendirmemiz azalıyor
Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yeni yayımlanan bir araştırmanın sonucuna göre, bireylerin kendini değerlendirmesi, aradan vakit geçtikçe doğruluğunu kaybediyor. Bunu şu şekilde açıklamak daha doğru. Örneğin dün ve bugünkü ruh halinizi değerlendirin. Dün daha sakinken, bugün sakinliğiniz daha az olabilir ve bunu doğruya yakın değerlendirirsiniz. Ama sizden bir hafta önceki sakinliğinizle şimdikini değerlendirmenizi istesem, yüksek ihtimalle algılarınız sizi yanlış yönlendirecektir. Bu çalışmadan çıkarılan en önemli sonuç, kişilerin geleceğe yönelik planlarında kendilerini değerlendirememeleri. Örneğin yeteri kadar birikim yapamamak. Çünkü gelecekteki bir noktada kendinizi değerlendirmek, şu anda bulunduğunuz noktaya oldukça uzak.
DR. SEVDA SARIKAYA / AKŞAM GAZETESİ