Takıntılara son..
Takıntılara son..
Bedenininiz bir yerini kusurlu görüyor ve bu bölgeyi düşünmekten
kendinizi alıkoyamıyor musunuz? Zamanınızın birçoğunu bu kusuru
düşünerek ya da üzülerek mi harcıyorsunuz? Öyleyse beden imaj
takıntınız olabilir. Kişilerin gün içerisinde birkaç dakikasını
görünümü için harcayabileceklerine dikkat çeken uzmanlar, sürenin
uzaması halinde riskin de artacağına vurgu yapıyor.
Beden imaj takıntısı ergenlik döneminde özellikle de kadınlarda sık
görülen durumlardan biri. Bu döneminde vücudunun bir ya da birkaç
bölgesini kafasını takan kişiler günün her saatini o problemle
yaşamak zorunda kalabiliyor.
Belirtilerinden en önemlisi ise kişinin kusurlu bulduğu bedensel
bölgesi ile aşırı uğraşıyor olması. Bu rahatsızlığı olan kişiler
zamanlarının çoğunu kendi kusuru üzerinde düşünerek ve üzülmekle
harcıyor.
Uzman Klinik Psikoloğu Zehra Erol durumu somut bir örnekle
açıklıyor. Gözlerini çok küçük ve çekik gören kişi kendini
çocuksu gösterdiğine inanır. Bu nedenle de ayna ya da cam olan
yerlerden uzak durur. Bu çocuksu görünüşü nedeniyle işe başvurmak,
insanlarla ilişki kurmak oldukça güçtür. Bu kişiler için
çevresindeki insanların kendisi ile ilgili ne düşüneceği ve nasıl
tepki vereceğine zamanını harcar.
Normal şartlarda gün içinde hemen herkesin birkaç dakikasını
görünümüne harcamasının doğal olduğunu vurgulayan Erol, bu
rahatsızlığı yaşayan kişilerin zamanının büyük çoğunluğunu nasıl
göründüğünü düşünerek ve buna üzülerek harcadığını söylüyor.
Kişi görünümü ile ilgili kusurları kontrol etmek,
değerlendirmek ve düzenlemek için büyük miktarda para ve zaman
harcayabilir. Bazen de kusurlarını kapamak için çalışabilir.
Bunlar aynaya bakma, kendini tartma veya ölçüm yapma ya da makyaj
yapma, kıyafet değiştirme ve ya saçını değiştirerek kusurunu kapama
şeklinde olabilir.
Bu kişiler takıntılı bir şekilde bedenin de kusurların var olduğunu
görürler. Çevresinden de bu kusurun çok büyük olmadığı veya açık
olmadığına dair telkin beklerler. Bu bozukluğu yaşayan başka
insanların da var olduğunu ve bunun tedavi edilebilir olduğunu
bilmek kişiler için rahatlatıcıdır.
Uzm. Psk. Zehra Erol, ailenin rahatsızlıkta zaman zaman risk
faktörü olabileceğine de vurgu yapıyor. Aile içinde
ebeveynleri görünüm takıntılı büyüyen çocuklar, bulunulan ortam,
kültür, yaşam deneyimleri tetikleyici olabildiği gibi çocukluk çağı
travmaları, çocukluk istismarı da risk faktörü
oluşturmaktadır.
Terapi lazım!
Terapi uzun soluklu ve düzenli olduğunda kişi için oldukça
faydalıdır. Terapide Beden imaj algısını etkileyen otomatik
düşüncelerin değiştirilmesi üzerinde çalışılır. Bu düşüncelere
bağlı davranışlar ve bunların kişiyi nasıl etkilediği üzerinde
durulur. Beden imajı ile ilgili kişiyi dürten çekirdek inançları
belirlemek, bozuk düşüncelerin etkisini anlamak da
hedeflerdendir.
Üzerine gitme yoluyla beden imajı ile ilgili davranışları
değiştirmek de terapinin parçasıdır. Bu kişiler görünümünün verdiği
rahatsızlıktan dolayı sosyal ilişkilerden uzaklaştıkları için
sosyal ilişkilerin arttırılması da üzerinde durulması gereken
konulardandır. Tüm bu süreç kişinin özsaygısını zedelediğinden
özsaygının da tedavide oldukça önemli bir rolü var.
SÖZCÜ İNTERNET SİTESİ