Ufuk Özkan kendini ve Cevahir'i anlattı
"Geniş Aile" dizisinin başrollerinden biri olan 'Cevahir’i canlandıran Ufuk Özkan hem kariyeri hem de özel yaşamı hakkında konuştu.
Oyunculuğa nasıl başladınız?
Almanya’dan Türkiye’ye 11-12 yaşlarında döndüm ve geldiğimde bir uyum problemi yaşadım. Buradaki sosyal hayata adapte olabilmek zor oldu. Türkçem de yetersizdi. Biraz da torpille Samsun Belediye Konservatuarı Tiyatro Bölümü’ne girdim.
Müşfik Kenter "Kuva-yi Milliye" isimli oyunu oynamak için Samsun’a gelmişti. Oyun bittikten sonra kuliste konuştuk ve başımı okşayarak bana "Büyüyünce ne olmak istiyorsun?" diye sordu. Ben de "Sizin gibi alkışlanmak istiyorum" cevabını vermiştim. O gün oyuncu olmaya karar verdim. Alkışlanma duygusu, sahnede olmak bana tıpkı “Alice Harikalar Diyarında” hissi vermişti. Tesadüftür ki, yıllar sonra ablasının öğrencisi oldum. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Bölümü’nü 2. girişimde kazandım. Ondan sonra Şehir Tiyatrosu’nda çalıştım. Konservatuardaki arkadaşlarımla beraber Tiyatro Kılçık isminde bir kabare grubu kurduk. 7 sene orada oyunculuk yaptım. Asuman Dabak Tiyatrosu’nda 4 sezon kadar çalıştım. Televizyonda da birçok işler yaptım. Şimdi de Geniş Aile’de devam ediyorum.
“Su 100 derecede, Cevahir 1 derecede kaynıyor”
Cevahir karakteriyle benzediğiniz yönler var mı?
Hayatı alaya almayı ben de severim ama tabii ki sorumluluklarım çerçevesinde. Su 100 derecede kaynar ya Cevahir 1 derecede kaynıyor. O yönünü çok seviyorum. Ben de Karadenizliyim, çabuk parlarım. Bu yönüm Cevahir’e benziyor.
Çok tanıdık bir karakter aslında. Herkesin evinde bir “faydasız” vardır. Bu sadece erkek olmak zorunda değil, kız da olabilir. Bizimki biraz mahalle hikayesi. Ben de Anadolu’dan (Samsun’dan) 1994 yılında geldim. O mahalle kültürünü biliyorum. Sokakların önünde kilimler serilip çaylar içiliyor, çekirdekler yeniliyordu. Mahalle içinde konuşulan tatlı-sert argoyu biliyorum. Dizide de bunu en azından tonlama olarak kullanıyorum. Sevgili Cüneyt İnay da karakterleri çok iyi yazıyor.
Bu karakter aynı zamanda size geçen yıl Altın Kelebek Ödülü’nü kazandırdı.
İsmail Cem Magazin Gazetecileri Derneği ödülünü de aldım. Olimpiyatlar gibi, 4 yılda bir geliyor bu şans. Altın Kelebek ödülünü de Haluk Bilginer ile paylaştık. Böyle bir ismin yanında adımın anılması ayrıca onur verici bir şey. Kendisiyle hiç tanışmadık. Sadece yıllar önce ben konservatuarda öğrenciyken, Tatlı Hayat dizisinde bir bölüm oyuncusu olarak çalışmıştım.
Kaç yıllık evlisiniz?
5 yıllık evliyim. 3 yaşında Eren isminde bir oğlumuz var. Geri kalan vaktimi de oğluma ayırıyorum ki, zaten geriye vaktim kalıyor. Bu zamanlarda da eşim ve çocuğumla beraber yemeğe çıkıyoruz. Eren’in sevdiği oyun parkların gidiyoruz. Birlikte oyun oynuyoruz, boyama yapıyoruz, ona masal okuyorum. Canlandırma ve taklitler yapıyoruz.
Başlarda insanlar benimle fotoğraf çektirmek istediklerinde kızıyordu, ağlıyordu. Şimdi ise birileri fotoğraf çektirmek istediğinde o da yanıma geliyor ve poz veriyor. Artık ünlü olduğumu biliyor. Ona “Benimle neden fotoğraf çektirmek istiyorlar?” diye soruyorum. “Çünkü sen televizyonda çalışıyorsun, seni oradan görüyorlar” diyor.
Eşiniz ne iş yapıyor?
Yıllarca solist olarak Anadolu Ateşi ile dans etti. Sonra o gruptan ayrıldı. Bir iş adamının öncülüğünde “Night of the Sultans” isminde bir grup kuruldu. Onlarla beraber 6 sene kadar yine solist olarak dans etti. Evlenince kendi isteğiyle bırakmak istedi. Şu anda evde. İleride kendi mesleğinde olmasa da bir şeyler yapmayı planlıyor. Çünkü mesleğinden biraz sıkıldı ve profesyonel anlamda dans etmek gerçekten zor bir iş.
“Oğluma ’Neden Galatasaraylıyım?’ Albümü hazırlıyorum”
Oğlunuza bir Galatasaray albümü hazırlamışsınız sanırım.
Evet. “Neden Galatasaraylıyım?” başlığı altında bir albüm hazırladım ve hala içine eklemeler yapıyorum. Bunun içinde şampiyonluk fotoğrafları, UEFA şampiyonluğumuz, süper kupa şampiyonluğumuz var. Ayrıca benim de Ali Sami Yen’de çekilmiş fotoğraflarım var. Belirli bir yaşa geldiğinde de o albümü oğluma hediye edeceğim.
Bunun gibi başka albüm var mı oğlunuzun doğumundan itibaren hazırladığınız?
İlk yürümeye başladığı anın görüntüleri var. Kreşe gittiği ilk gün fotoğrafları gibi bu tarz şeyleri saklıyoruz tabii. Herkesin evinde olduğu gibi fotoğraflar görüntüler var.
Çocuk büyütmekle ilgili birçok kitap var. Bunlarla aranız nasıl peki?
İnternet aracılığıyla bu tarz yazıları okuyorum. Büyüklerimizin tavsiyelerine de kulak veriyorum. Eren’de bir adaptasyon problemi vardı. İçine kapanık bir çocuktu. Çünkü biz biraz sessiz bir yerde oturuyorduk. Taşındıktan sonra bir pedagog ve konuşma terapistine gitmeye başladı. Onun çok faydasını gördük. Kreş başlayınca oradaki çocuklarla birlikte paylaşmayı öğrendi. Kreşten sonra bir üst seviyedeki okula başladı. Annesini kaldırıyor ve okula kendi gitmek istiyor. Her gün eve çeşitli madalyalarla geliyor. Sırasını bekleme madalyası, yemeğinin tamamını yeme madalyası, ortak oyunlarda oyuncaklarını paylaşma madalyası…
Eren kardeş istiyor mu?
Bazen soruyoruz, istediğini söylüyor. Anneye olan düşkünlükten dolayı beni de kıskanıyor. Her çocukta vardır bu. Belirli bir zamana kadar anneci sonrasında babacı oluyorlar. Biz de eşimle konuşuyoruz ama bu biraz zor. Çocuğu dünyaya getirdikten sonra bir birey olarak yetiştirmek hakikaten çok güç.
“İnsanlar dizileri izliyor, eğleniyor ve sonra çöpe atıyorlar”
Geniş Aile dizisi bir dahaki sezonda da devam edecek. Bunun dışında sinema gibi başka bir projeniz var mı?
Ben yaptığım işte çok mutluyum, çok eğleniyorum. İşime de çok yansıyor bu. Herkes “Komedi oynamak sizin üzerinize yapışır mı?” diye soruyor. Ben buna çok inanmıyorum. Sonuçta bu bir popüler kültür. İzliyorsun, eğleniyorsun, gülüyorsun sonra da çöpe atıyorsun. Sinema çok daha başka bir şey. Bu proje bittiğinde başka bir projeyle, bir dramayla belki de izleyicilerin karşısına çıkmak isterim. “Aaaa bu çocuk sadece güldürmüyormuş, bunu da iyi becerebiliyormuş” demeleri oyuncu olarak beni gururlandırır.
“Tiyatro hasreti kaşıntı yapmaya başladı”
Eş zamanlı olarak tiyatroya devam ediyor musunuz?
13 sene boyunca tiyatro yaptım. Özellikle turne yolculuklarından dolayı bıraktım. Bir uçaktan inip orada oyunu oynamak, sonrasında başka bir uçağa binip başka bir yerde oyun oynamak çok yorucuydu. Bir sene bu işi yapmadım. Ama yavaş yavaş kaşıntılar başladı.
En çok oynamak istediğiniz yerli ya da yabancı oyuncular kimler?
Cem Yılmaz’la birlikte herhangi bir projenin içinde yer almak çok isterdim. Bu isteğimle ilgili bir iletişimimiz olmadı ama tanışıyoruz. Onun kafasının içinden geçen her şey beni çok güldürüyor. Onun bir projesinde olmayı çok isterim.