Varisten nasıl kurtuluruz?
Dokuz Eylül Üniversitesi Kalp Damar Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özalp Karabay, varis tedavisinde lazer kullanımı ile ilgili bilgiler verdi.
Dokuz Eylül Üniversitesi Kalp Damar Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Özalp Karabay, sürekli ayakta durarak veya masa
başında oturarak çalışan meslek gruplarının özellikle bayanlarda
daha yüksek oranda olmak üzere varis açısından risk grubunda yer
aldığını söyledi. Ayaklardaki toplardamarlarda kirli kanın
birikmesiyle oluşan varisin kişilerde ayak yaraları, ağrı, hareket
kısıtlılığına yol açtığını belirten Prof. Dr Karabay, kişilerin
varisten basit önlemlerle korunabileceğini ve gerekli durumlarda da
başarıyla operasyonlarının yapıldığını söyledi.
YÜRÜYÜŞ YAPIN
"Ayaklarda yer alan toplardamarlar tarafından kalbe
pompalanamayan kirli kanın kapaklarda bozulma nedeniyle
toplardamarlar içerisinde birikmesi ve bunun sonucunda
toplardamarların genişlemesinin varis hastalığına yol açtığını
kaydeden Prof. Dr. Özalp Karabay, "Kan birikmesi nedeniyle
toplardamarlarda yüksek tansiyon oluşmakta. Bu hastalık kişide
ciddi ayak ağrıları, şişliklere yol açarken, bir müddet sonra da
kılcal damarlardan başlayarak ciddi varislere kadar giden tablo
karşımıza çıkmakta. Toplardamarlardaki tansiyonu düşürmenin en
kolayı hareketli olmak, yürüyüş yapmak, bisiklete binmek"
dedi.
Varis hastalığının kadınlarda daha çok görüldüğünü belirten Prof.
Dr. Karabay, varisin yaşla birlikte sıklığının artığını kaydetti.
Varisin büro çalışanlarında ya da uzun süre ayakta çalışanlarda
görüldüğünü belirten Prof. Dr. Karabay şunları söyledi:
"Baldır kasları pompa görevi görerek kirli kanı kalbe
göndermekte. Oturan ve ayakta sabit duran kişilerde bu pompa
sağlıklı çalışmadığı için kirli kan toplardamarlarda birikerek
damarlarda varis gelişimini kolaylaştırır. Variste genetik
yatkınlık çok önemli. Anne ve babada varis varsa çocuklarında da
yüzde 90 varis bulunmakta. Hamilelikte doğum sayısıyla paralel
olarak varis sıklığı artmakta. Büfe çalışanı, berber, tezgahtar,
hemşire, ofis çalışanı, öğretmen gibi uzun süreli ayakta yada
hareket kısıtlılığı yapacak şekilde oturarak çalışan meslek
gruplarında varis açısından riskli grupta yer
almaktadırlar."
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Varisin tanısında bu konuda uzmanlığı olan kalp ve damar cerrahının
yapacağı fiziki muayenenin yanı sıra dopler ile inceleme bütün
bulguları hekimlere verebildiğini ve hekimlerin yapacağı tedavi
konusunda da yardımcı olduğunu ifade eden Karabay şunları söyledi:
"Tedavide öncelikle yaşam tarzımızı değiştirmeliyiz, daha
çok sportif faaliyetlerde bulunmalıyız, hareketsiz kalmamalıyız.
Topuklu ve dar giysilerden kaçınmalıyız. Uzun süreli ayakta çalışan
ve ofis çalışanlarının kompresyon çorabı kullanması faydalı olup bu
kişilerdeki varis gelişimi aşağıya indirmekte, şikayetlerinin bir
çoğunun da ortadan kaldırabilmektedir. Varis hastalıklarında
gerekli durumlarda cerrahiden kaçınılmamalıdır. Son yıllarda bu
konuda büyük gelişmeler var."
Prof. Dr. Özalp Karabay EVLT lazer tedavi yöntemini ise şöyle
açıkladı: "Varise neden olan toplardamarın, iz bırakmadan
ve ameliyatsız lazer ışınları kullanarak içten yakılması
yöntemidir. Bu teknik ile varise ve ağrıya neden olan bozulmuş ve
hasarlı damar ameliyata gerek kalmadan lazer ile içten yakılarak
tam bir iyileşme sağlanır. Hastalığın yüzeysel damarlarda
oluşturduğu etki kaybolur. Varisler büyük oranda kendiliğinden
geçer. Çok geç kalınan vakalarda ise tamamlayıcı olarak
ultrasonografi rehberliğinde köpük skleroterapi ve dışarıdan lazer
işlemi uygulanabilir. Lokal anestezi ile müdahale odasında
yapılabilmesi, kısa ve büyük ölçüde ağrısız bir iyileşme dönemi
olması gibi avantajları bulunmakta. Varislerin lazer tedavisi
genellikle 1 saatten az bir sürede yapılıyor ve hasta müdahale
odasından yürüyerek çıkıp aynı gün evine dönebiliyor. Günlük normal
aktivitelerini hemen yapabilen hastalar eğer çalışıyorlarsa kısa
süre içinde işlerine başlayabiliyor."
ÖZEL PLANLANMALI
Prof. Dr. Özalp Karabay Kılcal varis tedavisinde yaygın kullanılan
yöntem olarak ön plana çıkan lazer ile tedavi yönteminde; yapılan
işlemleri anlattı: "Enerji taşıyan ışığın damara
uygulanması ile yoğun ışığın daha koyu renkli olan varis tarafından
tutularak ısınıp yok olması prensibine dayanır. 70-90 dereceye
kadar ısınan damar duvarı ve içindeki kan hücreleri tahrip olur ve
vücut tarafından taşınarak yok edilir. Uygulanan kılcal varis için
kalıcı tedavi sağlar yani tedavi olan damar sonsuza kadar kaybolur.
Lazerle kılcal varis oluşumlarının tedavisi her hastanın
lezyonlarına göre kişiye özel planlanmalıdır. Farklı hastalarda
lezyona göre lazer enerjisinin dozu kişiye özel ayarlanır ve seans
aralıkları bir kaç haftadan bir kaç aya kadar değişebilecek şekilde
yine kişiye özel ve lezyonun özelliklerine göre belirlenir.
Genellikle lazerle varis tedavisinde tekrarlayan seanslara ihtiyaç
duyulmaktadır. Tedavi edilmeyen kılcal varisler giderek daha hızlı
yaygınlaşmaktadır bu sebeple var olanların tedavi edilmesi
yaygınlaşmayıda engeller."
GERKESİZ AMELİYATLARDAN
KAÇININ
Prof. Dr. Özalp Karabay, varis olgularına kompresyon çoraplarının
yanı sıra şikayetlere yönelik ilaç tedavisi de verildiğini ve
buradaki asıl amacın kişinin damarlarının sağlıklı kalmasını
sağlamak olduğunu belirterek, "Varise neden olan bu
damarlar, her iki ayağımızda altın değerinde olup koroner by-pass
için ve vücudumuzdaki değişik damar ameliyatlarında gerektiğinde
kullanılan en önemli damarlardır. Bu damarımızı varisten korumak ve
gerektiğinde kullanılmasını sağlamak için risk faktörlerini
azaltmamız, spor yapmamız, varis çorapı kullanmamız her yönüyle çok
önemlidir. İyi bir muayene olmadan ve dopler yaptırmadan bu
toplardamarlarımızı en küçük varis oldu diye cerrahi olarak tedavi
ettirmemeliyiz. Ancak ilerlemiş bir varis kişide çok belirgin
şikayetler oluşturuyorsa ve damar yapısı iyici bozulmuşsa bu
varislerin tedavisının yapılması uygundur" dedi.
LAZERİN ÜSTÜNLÜKLERİ
* Uygulama kolay ve ağrısızdır,uyuşturucu ve narkoz uygulanmaz.
* İstirahat gerektirmez,tedavi süresince hasta işine devam eder
* İz bırakmaz
* Tedavi süresince ve sonrasında bandaj veya varis çorabı
kullanılmaz.
* Tedavi başarı oranı yüsektir , daha az tekrarlama olasılığı
vardır.
* İşlem sonrası hasta memnuniyeti çok yüksekdir.
* Başarı oranı %93-100 arasındadır
YENİ ASIR