Vücutta kalsiyum dengesi neden önemli?

Vücuttaki kalsiyum dengesinin hayati önemi olduğunu belirten Erk, “Bu mineralin azlığı ya da fazlalığı kemik erimesinden unutkanlığa, böbrek taşı oluşumundan kalp krizine kadar çok farklı sorunlara yol açabilir” dedi.

Vücutta kalsiyum dengesi neden önemli?

Sözcü Gazetesi'nden Nazan Doğaner Halıcı'nın haberine göre kemik sağlığına faydaları herkes tarafından bilinen kalsiyum aynı zamanda sinir ve kas sistemi için de çok önemli bir mineraldir. Kalsiyum olmazsa bir hücre diğeriyle ilişki kuramaz, kaslarımız kasılamaz. Kan basıncı ve pıhtılaşmasında da önemli bir rolü vardır.

Ancak kalsiyumun azlığı kadar fazlalığının da sağlık için ciddi riskleri olduğuna dikkat çeken İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Erk, bu mineralle ilgili bilinmesi gerekenleri şöyle anlattı…

VÜCUTTA NEDEN AZALIR?

Erişkin bir insan vücudunda ortalama bin 200 gr kalsiyum vardır. Bu miktarın yüzde 99'u kemiklerde, yüzde 1 kadarı vücut sıvılarında çözünmüş olarak bulunur. Kalsiyum vücudun dokularını oluşturan hücrelerin en önemli yapı taşlarından biridir. Kalp kası ve diğer kasların kasılması için gerekli bir mineraldir. Ortalama bir diyette 400-1000 mg kalsiyum vardır. Kalsiyum emilimi ince bağırsaklarda gerçekleştirilir, dışkı, ter ve en fazla böbrek yoluyla vücuttan atılır. Sağlıklı yaşam için kalsiyum dengesi çok önemlidir. Bu denge, boyunda yer alan tiroid organının hemen yanındaki paratiroid bezi ve D vitamini tarafından sağlanır. Serum kalsiyum düzeyinin yüzde 8.5 mg/dl'nin altında olmasına hipokalsemi (kalsiyum düşüklüğü) denir. Kalsiyum düşüklüğü en çok D vitamini eksikliği sonucu ortaya çıkmaktadır. Guatr ameliyatları sırasında paratiroid bezlerin çıkarılması, paratiroid bezlerin hasar görmesi; baş boyun bölgesine uygulanan cerrahi diğer operasyonlar ve boyuna uygulanan radyoterapi tedavisi sonrası hipokalsemi gelişebilir.

NASIL ANLAŞILIR?

Ani ortaya çıkan kalsiyum düşüklüğünde epilepsiye benzer istemsiz kasılmalar, vücutta yaygın uyuşukluklar, astıma benzer solunum güçlüğü, tansiyon düşüklüğü, kalp yetersizliği bulguları ortaya çıkabilir. Kronik olarak ortaya çıkan kalsiyum düşüklüğünde ise katarakt, diş ve tırnak bozuklukları, kişilik değişiklikleri, depresyon, psikoz ve demans gibi bulgular görülebilir. Uzun süre epilepsi tedavisi gören hastaların bir kısmında kalsiyum düşüklüğü olduğu saptanmıştır. Bu tür hastalar sıklıkla nöropsikiyatri kliniklerine başvururlar ve genellikle uzun süre tanı alamazlar.

YÜKSEK DE OLMAMALI

Kalsiyum vücutta fazla (hiperkalsemi) olduğunda da dokulara birikir ve kireçlenmeler oluşur. Kireçlenmelerin en önemli nedeni budur. Damarlarda kalsiyum birikintileri ne kadar çoksa damar sertliği o kadar yaygındır. Bu da tansiyon yüksekliği ve kalp krizi tehlikesinin arttığına işaret eder. Kalsiyum yüksekliği kanser vakalarıyla da ortaya çıkar. Çarpıntı, bulantı, kusma, depresyon, şuur bozuklukları, kabızlık, ağızda mekanik bir tat, sık sık idrara çıkma gibi bulgulara yol açabilir. Kan tahlillerinde kalsiyum seviyesi normal sınırların dışında ise paratiroit hormonu, D vitamini ve fosfor düzeyine bakılmalıdır.

TEDAVİ YOLLARI NELERDİR?

Genel sağlık ve kalsiyum dengesi için mutlaka güneş ışınlarından yararlanılmalıdır. Günde 20-30 dakikalık bir güneş banyosu yeterli olacaktır.

Yeterli bir kalsiyum alımı için diyette ise yeşil yapraklı sebzeler ve meyveler mutlaka olmalıdır. Hayvansal ürünlerden (et, süt, süt ürünleri) yeterince kalsiyum alınamaz. Çünkü bu ürünler asidik yapıda olduklarından vücut denge sağlamak için kemiklerden bol miktarda kalsiyum ve magnezyum çeker, idrarla atılan kalsiyum fazla olduğu için kalsiyum dengesi sağlanamaz. Dolayısıyla fazla tüketimi önerilmez. Tüm bu önlemlerin yetersiz kaldığı durumlarda günde 2-6 gram kalsiyum alınmalıdır ve diyet D vitamini ile takviye edilmelidir.

Kalsiyum takviyesinden önce bu gerekli madde besinlerden alınmaya çalışılmalı. Ancak beslenmeye gerekli titizlik gösterilmesine rağmen hâlâ kalsiyum ihtiyacı varsa ancak o zaman mutlaka doktor denetiminde ilaç kullanılmalıdır.