Yaş farkının ilişkilere etkisi
Yaş farkının ilişkilere etkisi
Can Dündar’ın Türk edebiyatının "Şair-i Azam"ı Abdülhak Hamid
Tarhan’ın kendisinden yaşça küçük Belçikalı eşi Lüsyen ile yaşadığı
aşkı anlattığı "Lüsyen" romanı, çiftler arasındaki yaş farkı
tartışmalarını yeniden gündeme getirdi.
Eren, yaşı ilerlemiş erkeğin, hayat deneyimiyle kazandığı birçok
şeye sahip olduğunu belirterek, kadının yaşı ilerlemiş erkeğin
kazançlarını düşündüğünde onu güvenilir bulduğunu ifade etti.
Maddi imkanlar, statü, şöhret gibi kriterlerin de yaşı ilerlemiş
erkeklerin genç kadınlar tarafından tercih edilmesine neden
olduğunu dile getiren Eren, "Yaşlı erkek, sürekli veren, genç kadın
ise sürekli alan konumundadır, tıpkı ebeveyn çocuk ilişkisinde
olduğu gibi. Bu ilişkide genç kadın, kendini özel hisseder, maddi
ve duygusal yönden ihtiyaçları kolayca karşılanır. Genellikle,
korunma, beslenme, güvenlik, sevgi ihtiyacı olan genç kadınlar
yaşlı adamlarla birlikte oluyor" dedi.
Psikolog Eren, yaşlı erkek-genç kadın birlikteliğinin süresine de
değinerek, şunları kaydetti: "Gerçek ilişkide yaşanması beklenilen
ruhsal doyumun, yaşlı erkek-genç kadın ilişkisinde olması çok da
mümkün gözükmüyor. Nesil farklılığı sorun yaratıyor. Farklı yaşam
evreleri de söz konusu. Genç kız, ergenlik dönemini bitirmiş
genç-yetişkinlik dönemine girerken, yaşlı erkek olgunluk döneminde.
Biri geçmişin hesaplarını yaparken, diğeri geleceğini inşa ediyor.
Bu fark, ilişkinin sağlıklı olmasını engeller ister istemez. Diğer
taraftan yaşlı erkeğin bu ilişkide genç kadının ruhsal olarak
ihtiyaçlarını karşılamada zorlandığı da bir gerçektir. Ruhsal
ihtiyaç karşılanmadığı için ilişkinin çok uzun sürmediği,
çoğunlukla genç kadının terk ettiği görülür. Tersi de mümkün tabii
ki..."
Uzman psikolog İbrahim Eke ise öncelikle bir ilişkinin sağlıklı
olup olmayacağının, yaş farkı dışında birçok olgu ile ele alınması
gerektiğini söyledi.
Eke, tam tersi bir durumda toplumsal tepkinin çok farklı olacağını
vurgulayarak, "İlişkideki büyük yaş farkından yola çıkarak, direkt
’sağlıksız’ tanımı yapma şansımızın olmadığını düşünüyorum. Ama
soruyu şöyle sorarsak, sosyal algı açısından var olan bir
çarpıklığı da tanımlamış oluruz: 60 yaşındaki büyük ’kadın’
şairimiz, 18’lik Belçikalı bir genç ’erkek’ ile birlikte olsa ve
sonra bunun romanı yazılsa çok mu spekülatif olurdu böyle bir
durum? Yani yaşı büyük olan erkek olunca durum bir ölçüde normalize
edilebiliyor" şeklinde konuştu.
Genç kadının, kendisinden yaşça büyük erkeğe ilgi duymasında
belirleyici olan kavramın, güç olduğunu düşündüğünü aktaran Eke,
"Sonuçta sınıf atlama hayali bugün de neler yaptırıyor insanlara?
Başka birçok dinamik de var elbette açıklayıcı olabilecek, güvenlik
ihtiyacı, ulaşılamayacak olana giden kısa yol gibi..." dedi.
İbrahim Eke, konuya erkeğin tarafından bakıldığında da öne çıkan
kavramın güç olduğunu dile getirerek, "Böyle bir ilişkide erkek ne
bulur? Tabii ki o da güç bulur, başka bir deyişle iktidar. Sahip
olmak bir iktidar biçimidir. Etrafımıza baktığımızda, o kadar
’şairane’ olmasa da bu ilişkilerin farklı biçemlerini görebiliriz.
Özetle iki taraf için de aşk olarak tanımlamaktan çok, ihtiyaçların
karşılıklı olarak karşılandığı bir ilişki dinamiği tanımı yapmak
daha gerçekçi" diye konuştu.
Gazeteci-yazar Can Dündar’ın yoğun bir araştırma döneminin ardından
kaleme aldığı ve Birinci Dünya Savaşı öncesinde başlayan bir aşk
hikayesini anlattığı kitap, okuru bir yandan da Osmanlı
İmparatorluğu’nun son dönemleri ile Türkiye Cumhuriyeti’nin
kuruluşuna tanık ediyor.
Daha önce dile getirilmediği belirtilen anekdotların aktarıldığı
kitapta, Atatürk’ün Lüsyen ile dansı, Keriman Halis’in Türkiye
güzeli seçildiği yarışmanın jürisinde yaşananlar, Abdülhak Hamid
ile Nazım Hikmet’in edebiyat tarihimiz açısından kritik önem
taşıyan buluşması, Karındeşen Jack’ın Sultan Abdülhamid’e
gönderdiği suikast mektubu, İsmet İnönü ve Halide Edib’in satranç
tutkuları gibi öyküler de anlatılıyor.