Yatak ıslatınca cezalandırmayın
Yatak ıslatınca cezalandırmayın
Çalışmalar, ülkemizde yatak ıslatan çocukların yüzde 35'inin cezaya
maruz kaldığını gösteriyor. Tarih boyunca, birçoğu kaba hatta
barbarca olan yöntemlerle bile tedavi edilmeye çalışılan bu
problemin çaresi, günümüzde de cezalandırmalarla aranıyor.
International Hospital Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Alagöl,
ülkemizde yapılan araştırmalarda, yatak ıslatan çocukların yüzde
35'inin ağır cezaya maruz kaldığının ortaya çıktığını belirtiyor.
Prof. Dr. Bülent Alagöl, yatak ıslatma sorununun 6 yaş civarında
yüzde 10, 10 yaş civarında yüzde 5, genç erişkinlerde ise yüzde 0.5
ile 1 oranında olduğunu söylüyor.
ANNE-BABA KÜÇÜKKEN ISLATIYORSA, ÇOCUK DA
ISLATIYOR
Altını ıslatma sorununda kalıtımsal faktörlerin etkili olduğu
biliniyor. Anne-babadan her ikisinin çocukluk dönemlerinde alt
ıslatma sorunu varsa, çocuklarında aynı sorunun görülme sıklığı
yüzde 77.
Prof. Alagöl, 'Anne ve babadan sadece birini altını ıslattığında
çocuklarında alt ıslatma sorunu görülme sıklığı yüzde 44
oranındadır. Eğer anne ve babada böyle bir sorun yoksa yüzde 15
oranında altını ıslatma sorunu görülüyor. Son yıllarda yapılan
kromozom analizleri sonucu 8., 12., 13. ve 22. kromozomlarda altını
ıslatmadan sorumlu genler bulunmuştur' diyor.
Altını ıslatma sorunu bulununlar incelendiğinde yüzde 97'sinin
idrar ve üreme yollarını ilgilendiren hastalıklara bağlı olmadığı,
yüzde 3'ünün ise idrar yolu hastalıklarına bağlı olarak geliştiği
görülüyor. Prof. Dr. Bülent Alagöl, gece altını ıslatma sorununun
diğer nedenlerini ise şöyle sıralıyor:
· İdrar yolları enfeksiyonları.
· İşeme problemleri.
· İdrar yolları darlıkları.
· Diyabet hastalığı.
· Tiroid bezi bozuklukları.
· Uyku apneleri.
· Aşırı gıda duyarlılıkları.
Gece altını ıslatma konusunda en fazla kabul gören 3 teori olduğuna
değinen Prof. Bülent Alagöl, bunları şöyle sıralıyor:
1. Geceleri artan idrar yapımı.
2. Geceleri mesane kasının aşırı duyarlılığı.
3. Yüksek uyanma eşiği (derin uyku).
Bu etkenlerin tek başına değil birlikte de görülüp gece altını
ıslatma sorununu yarattığına değinen Prof. Alagöl, tanı koyabilmek
için ayrıntılı hasta öyküsü, fizik muayene, idrar yapmanın
gözlemlenmesi, tam idrar tetkiki istediklerini söylüyor. Bunlara
bazı olgularda üriner sistem ultrasonografisi, nörolojik muayene,
dışkıda parazit bakılması gibi tetkikler de eklenebiliyor. Temel
değerlendirmede herhangi bir patoloji saptanmayan olgularda
tedaviye geçilebiliyor. Geri kalan olgularda ise ileri tetkik
öneriliyor.
BEŞ YAŞINDAN SONRA YAPILAN TEDAVİ ETKİLİ
OLUYOR
Gece ıslatması çocuk ve aile için bir sorun olmaya başladığında
tedavinin zamanı gelmiş demektir. Ancak bunun beş yaşından daha
önce olmaması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Bülent Alagöl, 'Gece
ıslatma sorununun tedavisinde ilk ve en önemli konu, çocuğun
tedaviye motive edilmesidir. Bunu sağlamak içinde, çocukla sıcak
bir ilişki kurmak, ailenin anlayış ve desteğini sağlamak, problemin
çözüleceğine dair güven vermek ve çocuktaki suçluluk duygusunu
gidermek gereklidir' diyor.
Kontrollü çalışmalarda etkinliği test edilen ve bugün için rutin
kullanımı önerilen yalnız iki tedavi yöntemi bulunduğuna işaret
eden Prof. Alagöl, bunları 'Desmopressin' ve 'Enüretik Alarm'
olarak sıralıyor ve şu bilgileri veriyor:
Desmopressin: Vazopresin adlı bir hormonun,
bazı özellikleri giderilmiş sentetik benzeridir. Tablet, burun
spreyi ve ağızda eriyen formları mevcuttur. Demopressin, güvenli
bir ajan olup yan etkiler nadir ve hafiftir. Ancak ilaç kullanımı
sırasında sıvı kısıtlaması yapılması gerekir. Uyku apnelerine yol
açan 'Kronik Hipertrofik Tonsillit' ve 'Adenoid Vejetasyonu' (Geniz
Eti) olan çocuklarda gece ıslatma daha çok görülüyor. Bu çocuklarda
üst solunum yolu tıkanıklığı giderildiği takdirde yatak ıslatma
sorunu da sona eriyor.
Enüretik Alarm: Şartlı refleks geliştirme
prensibine dayalı olarak çalışan alarm cihazları, çocuğu
uyandırarak, mesanenin aşırı dolduğunu tanımayı öğretiyor. Böylece
çocuk, tedavi sonunda, ya yatak ıslatmak yerine uyanıp tuvalete
gitmeyi ya da şartlanma yoluyla mesane kasının kasılmasını
durdurmayı öğreniyor. Bu cihazın başarısı için çocuğun ve ailenin
istekli ve sabırlı olması gerekir. Çalan zil ile bütün ailenin uyku
düzeni bozulacak ve buna karşın tedavinin genellikle 3-6 ay
sürdürülmesi gerekecektir.
BİR DAMLA İDRARDA ALARM ÇALAN CİHAZLAR
VAR
Gece altını ıslatma sorununa karşı kullanılan bir başka yöntem de
alarm cihazları. Bir iki damla idrar kaçırıldığında çalışan bu
cihazlar, ses veya titreşimle uyarılan kişinin uyanıp mesanesini
kontrol etmesini sağlıyor. Bu yöntemin bilinen bir yan etkisi yok.
Cihaz taşınabiliyor ve iki parçadan oluşuyor. Alarm cihazı
pijamanın herhangi bir yerine ya da kola tutturuluyor. Ara kablo
çamaşıra dikilmiş olan kılıfın içine algılayıcı olarak
yerleştiriliyor. Bu cihazın kordonsuz, daha pratik şekli de
bulunuyor. İdrarın ilk salınımı ile birlikte devreye giren alarm
çalışmaya başlıyor ve çocuğu uyandırıyor.