Yeliz'den ses getirecek açıklamalar
Yeliz, 'En İyileriyle' adında arşivlik bir albümle gündemde. Yeliz bu albümün kendisi için çok değerli bir sürpriz olduğunu, şarkıları dinlerken ağladığını söylerken ise o günlere özlemini saklamıyor..
- Albümünüz bu hafta piyasaya çıktı. Ama sizin, bu
albümün oluşum sürecinden hiç haberiniz yokmuş... Nasıl oldu
bu?
Evet, bu albümden benim haberim yoktu. En son
Yapımcı Hakan Eren, Soner Arıca ile düet albümümüzü çıkarmıştı.
’Artık albüm çıkarmayacağım’ deyip duruyordu. Bir gün sevgili
arkadaşım, iletişim danışmanı Özgür Aras aradı ve ilk albümümden
itibaren tüm hitlerimin isimlerini istedi. Sonra Hakan, ’Bir şeyler
düşünüyorum’ dedi. 1 ay sonra bir baktım bu albüm çıktı. O kadar
büyük bir sürpriz oldu ki! Albümü dinlerken ağlamaya başlıyorum. O
günler geliyor aklıma. Güzel bir arşiv çalışması oldu.
- Albümde bazı eksik şarkılar var. Tüm ’en iyiler’ yok
galiba.
Evet, hepsi yok. Bu albüm, 1974’te çıkan ilk plağımdan, 80’lere
kadar olan dönemi kapsıyor. Artık o 45’likler bulunmuyor,
biliyorsunuz; Hakan Eren bu işin duayeni. O, bütün bu 45’likleri
temizleyip dijital platforma aktardı.
TÜRKİYE’NİN İLK DÜETİNİ EROL EVGİN’LE BEN YAPTIM
- ’Bir Bakışın Yetti’ şarkısıyla Erol Evgin düeti, albümün sürprizi
olmuş...
Erol Evgin’in de son albümünde yer alıyor bu şarkı. Erol’la çok
düetimiz var. Belki de Türkiye’de ilk düet bize aittir. ’Renkli
Rüyalar’ adında bir müzikal yapılmıştı, orada Gülşen Bubikoğlu’nun
bütün şarkılarını ben seslendirmiştim. Bu şarkı o müzikalde en
sevilen şarkıydı.
- Siz sizi tanıyıp sevmemize neden olan ’Bu Ne Dünya
Kardeşim’ şarkınızı hiç sevmiyormuşsunuz. Neden?
Aslında son iki-üç seneye kadar hala sevmiyordum (gülüyor).
Özellikle son iki senedir çok seviyorum. Bu şarkıyı okumaya,
okuldan çıkıp kırmızı paltomla gittiğim zamanı hatırlıyorum. Dört
gün boyunca kaçmıştım stüdyodan. Sevgili Atilla Özdemiroğlu,
sonunda beni yakalayıp stüdyoya soktu. Duygusal şarkıları
seviyorum, istemedim hızlı şarkı okumak. Enrico Macias’ın
şarkısıdır bu. Türkiye’ye her geldiğinde benimle okumak ister.
Onunla söyledikçe keyif almaya başladım. Bir de artık dünyamıza çok
uyuyor sözleri; o nedenle artık seviyorum.
BU NE DÜNYA KARDEŞİM?
- Hala olup bitene ’Bu ne dünya kardeşim’ diyor
musunuz?
Kendi pembe dünyamda mutluluğumu bozmamaya çalışıyorum. Başka türlü
ayakta duramam. Artık bütün sevgiler, aşklar, dostluklar yalan.
Neyse ki benim için böyle bir durum söz konusu değil. Etrafımda
beni çok sevdiğine inandığım insanlar var. Öyle olmayanları
hayatımdan çıkarıyorum. Dünyanın şu anda geldiği durum çok can
sıkıcı. Ne doğaya ne de insana saygı var. Bu yüzden, diyorum...
- Albüme almadığınız ama kariyerinizde önemli yeri olan
’Sel Suyu’ şarkınız size hiç uğur getirmemiş... Doğru
mu?
Şimdi okuyayım, iki gün sonra sel basar gerçekten.
O albümü yaptıktan sonra evimi sel bastı! Her şeyimi kaybettim.
Kedimle birlikte sokakta kalmıştım. Yıllar sonra bir radyo
programında yine bu şarkıyı okurken, önümdeki su döküldü.
Programdan çıktığımda, yağmur öyle yağıyordu ki sel götürüyordu
dışarıyı. Çok şans getiren bir şarkı olmadı.
- Hep kontrollü ve söylediği şarkıya hakim olan bir
şarkıcısınız. Hiç detone olmaz mısınız?
Olmam. Tabii ben de insanım, sesim çok yorgun olur, çok hasta
olurum, o ayrı. Ama bugün Türkiye’de nota bileni cebimden
çıkarırım. 20 kişilik orkestrada kim yanlış nota basıyor,
duyarım.
- Detone olan çok mu şarkıcılar arasında?
Bırak nota bilip detone olanları, konservatuar mezunu olup şarkı
söyleyemeyenler bile var. Her konservatuar mezunu şarkı söylemek
zorunda değil. Mümkünse söylemesinler. Gerçi herkes şarkı
söylüyor. O ayrı mesele.
- Sizi izledim. Kontrollü haliniz sahnede de gözden
kaçmıyor. Her şeyi aynı anda yönetiyorsunuz.
Aynen öyle. Tamamen başka bir Yeliz oluyorum orada. O Yeliz,
kesinlikle gündüz gördüğün Yeliz değildir. Orkestra, garsonlar,
bütün seyirciler... İlk sahneye çıktığımda önce seyirciyi lazer
gibi tararım. Kim sevgili? Kim karı-koca? Kim alkollü? Kim kavga
ediyor? Kim az sonra sarhoş olacak? Hepsini tespit eder, mekanın
müdürüyle paslaşırım. Orkestraya hakimimdir. En ufak aksaklığı
anlarım. Allah bana çok iyi bir kulak vermiş. Bu konuda asla tevazu
göstermiyorum.
HİSSETMEDİĞİM ŞARKIYI OKUMAM
- Şarkı söylerken sizin kadar hissedenini görmedim.
Hissetmediğim şarkıyı okumam. Bütün okuduğum şarkılarda muhakkak
yaşadığım bir şey vardır. O içindeki sözlerden bir şeyle
seslenmişimdir sevgilime. Her şarkıyı yaşadığımdan, söylerken içim
ağlar. O anda bir duvar örüyorum kendime. åşık oluyorum, kavga
ediyorum, sevişiyorum, ayrılıyorum. Kavgadan sonra sevişmenin
verdiği hazzı yaşıyorum. Yani şarkı söylerken aşkta ne yaşanıyorsa
onu yaşıyorum. Şarkı bittiğinde zaten dayak yemiş gibi
oluyorum.
- Müzik kariyerinizde 15 yıllık bir ara var. O ara
olmasaydı şimdi daha başka bir Yeliz olacaktı. Üzülüyor
musunuz?
Hayır, onları aştım ben. Allah akıl vermiş, sana yol gösteriyor. Ya
o yoldan ya da diğerinden gidersin. Ben o zamanlar başka bir yol
seçip evlilik dedim. Çocuk aklı! Şimdiki aklım olsa yapar mıydım?
Asla. Ama keşke diyor muyum? Hayır. O da bana çok şey öğretti,
hayatla ilgili. Eğer yaşamasaydım belki şu an bu dinginlikte, bu
aşmışlıkta olmazdım. Tabii ki 15 yıl bana çok kayıplar verdirdi ama
yine de benim yerimde başkası olsa, şu an bu durumda olamazdı. O
kadar çok sevilmişim ki 15 yıl sonra, kaldığım yerden, aynı şekilde
karşıladılar.
- Hırslı biri değil misiniz?
Kariyer konusunda
hırslı değilim ama şarkı konusunda hırslıyım. ’En iyi ben
okumalıyım’, ’bu şarkı böyle okunur’ gibi hırslarım vardır. Ben bu
dünyaya şarkı söylemek için gelmişim. Sevgili Yonca Evcimik, ’Bu
kadının içine Allah bir tek ses teli koymuş. Başka da bir şey
koymamış’ der (gülüyor). Hep şarkı söylemenin peşinden koştum. Eğer
bu aleme uysaydım, bugün çok farklı yerlerde, çok zengin bir
şarkıcıydım. Ama gerçek şarkıcılıkla zengin olunmuyor...
Televizyonda futbol yorumcusu olmak istiyorum
- Sizin futbol tutkunuz, şarkıcılıktan sonra ikinci sırada
geliyor.
Küçükken sormuşlar hangi takımı tutuyorsun diye ’babaçee’ demişim.
Fenerbahçeliyim. Programım olmadığı zamanlarda devamlı maçlara
giderim. Lig bittiği zaman çok sıkılırım. Futbolu çok seviyorum.
Gazeteyi elime aldığım zaman, önce spor sayfasına bakarım.
Telefonumda şarkıcıdan çok teknik direktör numarası vardır
(gülüyor).
- Var mı ufukta bir spor programı?
Teklif
bekliyorum. İnsanlar benim maç yorumlarıma bayılıyor. ’Sizin
yorumlarınız olmadan, maç günü twitter çekilmiyor’ diyen
takipçilerim var. İstiyorum herhalde olacak.
- Enteresan olacak sizi pazar günleri erkeklerin arasında
yorumcu olarak görmek.
Tabii ki ben futbol adamı olamam. Şimdi Yılmaz Vural, şarkı
söyleyen birine ’Şu detone olmuş’ dese, ’Dur bakalım bir dakika’
derim. Ben de ofsaytın ne olduğunu biliyorum ama kalkıp bilen
insanların arasında ukalalık yapmak istemem. Ben halk gözüyle,
kadın gözüyle gayet güzel yorum yaparım.
’Aday yok ama bu yaz evleneceğim, gelinliğim hazır’
- ’Şu saatten sonra aşık olduğum kişi için kılımı bile kıpırdatmam’
demişsiniz. Aşk buna değer değil mi?
Yok kıpırdatmam çünkü şimdiye kadar çok kıpırdattım. Artık onlar
kıpırdatsın. åşık olunca ’işini bırak’ dediler; bıraktım. ’Sahneye
çıkma’ dediler; çıkmadım. En güzel 15 yılım böyle gitti. Ha
söylerim aşık olduğumu. Bu konuda hiç çekinmem. Eğer birine
vurulduysam ’Ben, seni istiyorum’ derim. Dedim de zamanında.
Yaşarım dibine kadar.
- Evinizin erkeği, kediniz Osman’mış...
Osman, çok başka benim için. Evimin erkeği o. 16 yıldır
birlikteyiz. Hayatımda böyle bir kedi görmedim. O bir insan. Benim
üzerimde resmen bir hakimiyeti var. İşime giderken, makyaj
yaparken; devamlı hesap soruyor benden. Her şeyi açıklamak
zorundayım ona. Çünkü gerçekten anlıyor. Bir gecelik sahne
programlarına sesi çıkmıyor ama uzun sureli bavul hazırlanıp kapıya
konmuşsa, tavır yapıyor.
- Osman seveceğiniz erkeğe de karışır gibi...
Evet. Gelecek insanın önce Osman’ı sevmesi lazım (gülüyor). Zaten
evime, hayatıma hayvan sevmeyen biri giremez. Hayvan sevecek ve
Fenerbahçeli olacak.
- Var mı yeni heyecanlar şu sıralar?
Aşık olduğum biri var ama kılımı bile kıpırdatmıyorum. İstiyorsa
gelsin buyursun ben buradayım. Kendi bilir (gülüyor).
- Bir de kehanetiniz varmış evlenmek üzere...
Ben bu yaz evleneceğim. Gelinliğim bile hazır. İki senedir
’2012’nin yaz ayında evleneceğim’ diye sayıklayıp duruyorum.
Düğünümü hazırladım kafamda. Herkes mutlaka beyaz giyinip gelecek.
Ben ki evlilik istemeyen bir kadınım ama böyle hissediyorum.
Hislerim de biraz kuvvetlidir benim (gülüyor). Hazırla yani
beyazlarını.
Türkiye’de benden iyi şarkıcı yok
- Hak ettiğiniz yerde misiniz?
Hak ettiğim değeri, yeni yeni görmeye başlıyorum. O da benim ayıbım
değil. Bunu yapanların ayıbı. Hatalarımla sevaplarımla Yeliz’im.
2007 yılında müziğe dönüp, dört elle sarıldığımdan beri istediğim
gibi gidiyor her şey.
- Güçlü bir sesiniz var, yorumunuz çok kuvvetli ama
Türkiye’nin ’üç as’ı sayılırken yani Ajda, Sezen Aksu ve Nilüfer’in
yanında dördüncü olarak adınızın anılmaması üzmez mi
sizi?
İsteyen ansın, isteyen anmasın. Biliyorum ki Türkiye’de benim kadar
iyi bir yorumcu, benim kadar iyi bir şarkıcı yok.
- Her şeyi olduğu gibi karşılar bir haliniz
var...
Biraz geç büyüdüm. Eskiden, hatalarımı asla kabul etmezdim.
Her şeyi daha olgun karşılıyorum artık. Başkalarını rahatsız edecek
egolarımı aştım ama bazen aşmamak mı gerekirdi diye düşünmeden
edemiyorum. Hayatım boyunca rol yapmadım. Bu yüzden, her
hafta 400 kişilik mekanı dolduruyorum. 30 yılı devirmiş bir şarkıcı
olarak, hiçbir sansasyon yaratmadan, her cuma mekan doldurmak, her
babayiğidin harcı değil.
Serhat Tekin