Yılmaz Özdil yazdı: "Boş baklava"
Usta kalem Yılmaz Özdil'in Sözcü Gazetesi'nde yayınlanan bugünkü yazısı...
Baklava…
Saray tatlısıydı.
★
Topkapı Sarayı'nın mutfak defterlerindeki en eski kayıt, Fatih Sultan Mehmet dönemine aitti.
Paşaların beyzadelerin konaklarında, bayram gibi, sünnet gibi, özel günlerde pişirilirdi, ince zevk göstergesiydi, zenginlik alametiydi.
“Baklava alayı” geleneği vardı.
Ramazan ayında padişahın lütfu olarak yeniçeri ocağı'na askeri törenle baklava gönderilirdi, her on yeniçeriye bir sini baklava hazırlanırdı, İstanbul halkı saray mutfağından kışlalara taşınan baklava alayını seyretmek için yollara dökülürdü.
Saltanat sembolüydü.
Halk tadına bakamaz, anca uzaktan bakardı.
★
Cumhuriyet'le birlikte halkın tatlısı oldu.
Çünkü…
Şeker fabrikaları açıldı.
Tarımsal üretim patladı.
Baklava, artık vatandaşın ulaşabildiği tatlılardan oldu.
★
Cumhuriyet öncesinde şeker üretimi sıfırdı, tamamı yurtdışından ithal ediliyordu, peş peşe hayata geçirilen Uşak, Alpullu, Eskişehir, Turhal sayesinde, hem bollaştı, hem giderek fiyatı ucuzladı.
1920 yılında şekerin kilosu 150 kuruşken, 1930 yılında 37 kuruştu!
1929'da dünya ekonomik buhranı varken bile, Türkiye'de şeker ucuzlamaya devam etti!