Yılmaz Özdil yazdı: "Nerede o eski Ramazanlar?"

Sözcü Gazetesi'nden Yılmaz Özdil'in yazısı...

Yılmaz Özdil yazdı: "Nerede o eski Ramazanlar?"

Aaahh ahh.

Nerde o eski ramazanlar.

Hiç unutmuyorum, 2013 yılıydı.

Asrın liderimizin iftarıydı.

Nezih bir topluluk sofradaydı.

Yılmaz Özdil yazdı: "Nerede o eski Ramazanlar?"

“G.t.n.n kılıyım” diyen Şafak Sezer, akp'nin açılımcı akilleri Hülya Koçyiğit'le Orhan Gencebay, çakma dombıracı Uğur Işılak, “ak yürekler seninle” diye şarkı yapan Doğuş, Demet Akalın, Nur Yerlitaş, Coşkun Sabah, Hakan Peker, “muhteşem vizyonunuzla ülkemizin önünü açıyorsunuz, sizin için canımızı vermeye hazırız” diyen Ajda Pekkan, “Tayyip Erdoğan'ın duruşu bile güzel, aslan gibi, vurduğu yerden ses getiriyor” diyen Bülent Ersoy, oğlunun yatak odasında para kasaları yakalanan Muammer Güler, “bakara makara” diyen Egemen Bağış… Dedim ya, mübarek ramazan sofrasında pek nezih bir topluluktu.

Oruçlar açıldı, kameralara pozlar verildi, huşu içinde dağılırlarken, olanlar oldu.

Ajda Pekkan, Bülent Ersoy'a selam vermeden gitti.

Vay sen misin öyle giden…

Bülent Ersoy çok sinirlendi, “hödük, ucube” dedi.

Hızını alamadı, fevkaladenin fevkinde konuştu…

“Sen kime numara yapıyorsun da selam vermiyorsun, nedir bu nağmelerin, kime bu tavırların, masada ben varım, senden aşağı insan yok, senden üstün insanlar var orada, neyini hava yapıyorsun, küstah ucube” dedi.

Şak…

Ajda savcılığa suç duyurusunda bulundu.

Sadece hakaret davası açmakla yetinmedi, televizyona çıktı, “Bülent Ersoy ayıp etti, biz onunla abi-kardeş gibiydik” dedi.

Sanat camiamız hop oturup hop kalktı.

Takdir edersiniz ki, ablan kurban olsun'a “abi” demek, olacak iş değildi.

Üstelik Ajda, bazı kaynaklara göre 1941, bazı kaynaklara göre 1946 doğumluydu. Bülent Ersoy ise, 1952 doğumluydu.

Bu durumda, Ajda nasıl “küçük kardeş” olabilirdi ki?

Olsa olsa “abla” olabilirdi.

Dolayısıyla, Bülent Ersoy'un da Ajda hakkında suç duyurusunda bulunacağı açıklandı.

Ramazan ayının en önemli meselesi buydu.

Asrın liderimiz devreye girdi.

Akp yandaşı radyocu Gezegen Mehmet'i sarayın elçisi olarak gönderdi.

Gezegen Mehmet, hem Ajda'yla hem Bülent Ersoy'la konuştu, “asrın liderimiz ikinizi de çok seviyor, sulh yoluna giderseniz çok mutlu olacak” dedi.

Böylece iş tatlıya bağlandı.

“Asrın liderimiz öyle istiyorsa, hay hay” dediler.

Kriz çözüldü.

Aradan az bi zaman geçti.

Şak…

Bülent Ersoy hakkında tutuklama kararı çıktı iyi mi!

Çünkü…

Asrın liderimizin ricasını kırmayan Bülent Ersoy, dava açmaktan vazgeçmişti ama, meğer Ajda davasını geri çekmemişti.

Soruşturma Bülent Ersoy'un gıyabında devam etmiş, sanık olduğundan haberi olmadığı için ifade vermeye gitmemiş, bu nedenle tutuklama kararı çıkmıştı, polis tarafından görüldüğü yerde yakalanacaktı.

Müslüman aleminin magazin dünyası allak bullak olmuştu sayın seyirciler…

Bülent Ersoy savcıya gitti, ifadesini verdi, tutuklama kararı kaldırıldı, tutuksuz yargılanmaya başlandı.

Netice?

Dava sonuçlandı, Bülent Ersoy hakaretten suçlu bulundu.

Ajda Pekkan'a 3 bin 750 lira tazminat ödemeye mahkum edildi.

Bülent Ersoy'a mahkumiyetle alakalı görüşlerini sordular, “Avukatıma söylerim öder, o para benim makyaj param bile değil” dedi.

Aaahh ahh.

Nerde o eski ramazanlar.

YAZININ TAMAMINI BURAYA TIKLAYARAK OKUYABİLİRSİNİZ...