Zuhal Topal:Diziden neden ayrıldım
“Geniş Aile” kadrosundan ayrılmasından sonra konuyla ilgili pek çok dedikodunun öznesi haline gelen Topal, sonunda bu sürpriz kararı neden aldığını açıkladı: “Artık ben de kendi yuvamı genişletmek, çocuk sahibi olmak istiyorum.”
Siz ciddi ciddi insanları evlendiriyorsunuz… Kaç yuva
kurdunuz şimdiye kadar?
- 50 çift evlendirdik, devamı
da gelecek.
İnsanların özel hayatını eleştiren bir millet olmamıza
rağmen 60-70 yaşındakilerin evlenmek için televizyona çıkması size
de şaşırtıcı gelmiyor mu?
- Şaşırtıcı ve düşündürücü...
Ben önceden bu tür programları izlemiyordum. Hatta bana teklif
geldiğinde Tarık Akan ve Şerif Sezer’le Kars’ta film çekimindeydim.
Ve cevabım “Ben hiç o programları izlemedim, bilmiyorum” olmuştu.
Bana da acayip geliyordu bu format açıkçası... Ama sonradan gördüm
ki bu programlara başvuranlar aslında çok yalnız ve mutsuz
insanlar. Özellikle de yaşlılar.
Nereden vardınız bu kanıya?
- Çünkü onların sosyal çevreleri pek yok. Sağlık problemleri
olanlar neredeyse evden dışarı bile çıkamıyorlar. Yüzde 80’i
çocuklarının ilgilenmediği anne-babalar. Tek eğlenceleri de
televizyon.
PROGRAMDA DUYDUKLARIM BAZEN BENİ AĞLATIYOR
Kamera arkasında duygusal anlar da yaşanıyordur o
halde...
- Elbette... Bir tanesi “Ben ölsem kokarım, kediler yer beni” dedi,
ağladım. Kimi de “Huzurevine gitmek istemiyorum. Bir hayat arkadaşı
arıyorum başımı yaslayabileceğim” diyor. Bizim program hayatlarında
çok büyük bir tecrübe, çok enteresan bir duygu oluyor. Mesela bir
teyzemiz vardı. Karşısına yaklaşık 15 kişi çıktı ama bir türlü
evlenmiyor. 7 ay kaldı bizimle. En sonunda itiraf etti: “Ben sizi o
kadar çok seviyorum ki, evime gideceğim ne yapacağım tek
başıma!”
İnsanlara bir faydanızın dokunduğunu düşünüyor musunuz
gerçekten?
- Tabii... “Akrabalar pişman olup ilgilenmeye başladı” diyen var.
Gelip annesini babasını alan da oldu bizden. Mesela kadın maddi
açıdan zor durumdaydı. Çocukları geldi, özür diledi. Kadın “Ben
barışmak istemiyorum çocuklarımla” dedi. Elini bile vermedi. Zor
barıştırdık ve çocuklarına emanet ettik onu.
Belki de bir sosyoloğun bu durumu incelemesi
lazım…
- Kesinlikle katılıyorum. Toplumsal olarak bunun incelenmesi gerek.
Neden bu programlardan bir sürü var ve yüzlerce insan başvuruda
bulunuyor? Bu insanlar bizim içimizden. Senin, benim akrabamız
olmasa bile çevremizden birinin yakını bu kişiler. Öğretmen,
avukat, albay, mimar, doktor geliyor programa. Neden bizi tercih
ediyorlar? Bunun oturulup araştırılması lazım.
ÖYLE EKİBİN TEKRAR BİR ARAYA GELMESİ ZOR
Reytingi garanti, halk tarafından çok sevilen “Geniş
Aile” gibi bir diziden niye ayrılır bir oyuncu?
-
Bekliyordum bu soruyu. Sadece benim değil, o ekipteki herkes çok
önemli olduğu için bir kişinin ayrılması bile hayal kırıklığı
yaratıyor. Ama benim haftada beş gün canlı yayınım var. Ve geçen
sene hafta içi her gün dört saat canlı yayın yaptım. En uzun canlı
yayın yapan bendim. Çok yoruldum. Bir de Türkiye’de dizi çekmek çok
zor. Her bölüm 90 dakika. Dolayısıyla oyuncular, yapımcılar,
senaristler çok zorlanıyor. Özellikle başrol oynuyorsanız, başka
hiçbir şey yapmamanız lazım. Benim hayatım çalışmakla geçti.
Çalışacağız tabii ama aynı anda iki iş yaptığında birinden biri
etkileniyor. Ben sabah 07.00’de sete gidiyordum. Canlı yayın olduğu
için diziden çıkıp yayına yetişmeye çalışıyordum. Herkes
geriliyordu.
Programa hayır deme şansınız yok muydu?
- 1,5 senelik sözleşmem var. Ayrıca dizide bir takım misyonlar
tamamlandıktan sonra ister istemez tekrara düşülüyor. Ben de kendi
misyonumu tamamladığımı düşündüm. İki erkek devamlı benim peşimde.
Bu sene devam etseydim ne olurdu bilmiyorum. Bundan sonra da
dizilerdeki bu süre sorunu hallolmadığı takdirde hiçbir dizide
oynamayacağım.
Kimseyle bir probleminiz yok yani...
- Kesinlikle... Arkadaşlarımla, yönetmenimle hâlâ görüşüyorum. Ben
bu kadar iyi, bu kadar güzel çalışan bir ekip daha görmedim. Hiçbir
gerginliğin olmadığı tek set diyebilirim. Öyle bir ekip Türkiye’de
zor bir araya gelir.
ROJDA’YI YADIRGAMALARI NORMAL AMA ALIŞIRLAR
Ben bir kişi için çok üzülüyorum ama…
- Kime?
Rojda Demirer’e… Yeni biri gelince ekibe hep büyük beklenti, hep
eskisiyle kıyaslama olur ya…
- Ben de seyirci olarak öyleyim. Normaldir ama, alışırlar. Rojda da
iyi oyuncu. Ayrıca dizide farklı bir rol canlandırıyor.
Yapımcılarımız akıllıdır, rol tekrarı yaptırmadılar.
Çok sevilen bir dizide başrol, evlilik programı… 2010 sizin
yılınız oldu sanki...
- Aslında yıllardan beri buralardayım ben. Dört senelik Müjdat
Gezen Konservatuar ve Sanat Merkezi’ni bitirdim. Müjdat Gezen ve
Savaş Dinçel’in öğrencisiyim. Onları utandırmamak, onların
verdikleri emeğe saygısızlık etmemek ve “helal olsun” dedirtmek
için çabaladım. Bana verdikleri eğitimin karşılığını alsınlar
istedim.
Hayattaki birinci önceliğiniz mesleğiniz mi?
- Hayatta bazı önceliklerim var tabii, ama sadece iş değil. Aile de
benim için çok önemli ve artık çocuk istiyorum. Öyle bir düşüncemiz
var. Biraz da ondan bıraktım aslında diziyi. Doktorumla
görüştüğümde “Bu tempoda zor olabilir” dedi. Kalabalık bir ailem
olsun istiyorum. Sağlığım da izin verirse tabii.
Ya kendi ailenizle aranız nasıl?
- Annem, kardeşim, eşim ve onun ailesi de çok çok önemlidir benim
için. Geçen sene annemi göremediğim için ağladığım oldu! Babamı
erken yaşta kaybettiğimden birbirimize çok kenetlendik
NİKAHSIZ KADIN KALMASIN KAMPANYASI BAŞLATIYORUZ
Bunca enteresan insan hikayesi dinliyorsunuz. Bir kitap
yazsanıza…
- Ben de düşünüyorum aslında. Bu işi başlatan bizim
yönetmenimizdir. O çok iyi bilir bu işi. İnsanları çok iyi tanıyor.
Ortak bir şey yapabiliriz. Zaten bizim “Nikahsız kadın kalmasın”
diye bir kampanyamız da olacak. İmam nikahlı kadınlara toplu nikah
kıydırmak istiyoruz.
Pınar YILMAZERLER/HÜRRİYET